Hasan Ali Toptaş, her yıl eylülün ilk günlerinde, ki üzüm toplama mevsimidir, doğduğu kasabaya doğru yola çıkar. Baklan Ovası’nı ikiye bölen Denizli-Uşak yolundan ayrılıp Beşparmak Dağı’nın dibindeki kasabaya doğru yöneldiğinde, her defasında tuhaf bir heyecan kaplar içini. Çocuk olur yavaş yavaş… Yavaş yavaş, kendi kaynağına akan bir su damlası olur ve aydınlanır.Kasabaya bu mutat gelişlerinde Toptaş, yayımlanmış kitaplarını da birer ikişer getirip anne-babasının evine bırakır. O getirir getirmesine de, annesi okuma yazma bilmiyordur. “Samuel Beckett gibidir.” dediği babası da merak etmediğinden, yüzüne bile bakmamıştır kitapların. Sorulacak olsa»»
↧