İnsanları ağırlamaya alışkındı ama eşyaları ilk kez misafir ediyordu. Artık oturmadığı bir ev ile kapanan bir atölyenin koltuğu, masası, kitaplığı, tabak çanağı, kırtasiyesi, televizyonu, dolabı, fırını, tablosu, halısı ve akla ne geliyorsa osu busu...Yatılı geldikleri gibi yetmiyormuş gibi ne zaman gidecekleri de belli değildi. Misafirlikleri, boşaltılan evin satılıp yenisi alınıncaya kadar sürecekti.HEPSİ kendisine ait ve temiz de olsa bir çöplüğün ortasındaymış hissine kapılmıştı. Sanki mekânın asıl sahibi eşyalar, konukluk ise onun sıfatıydı.»»
↧