Başbakan’ın “mesaj alınmıştır” sözü tek taraflı bir “ateşkes ilanı” anlamına geliyor. Anlaşılan, eylemciler de, işte bu mesajı alacaklar ve muhtemelen bugün itibarıyla ateşkes “karşılıklı” hale gelecek.Kazlıçeşme’de AK Parti mitingi devam ederken, Gezi Parkı direnişçileri de üçüncü haftasına giren eylemlerine, artık tarihî bir sembole dönüşen Gezi Parkı’nda organize ettikleri bir “şölen” ile son noktayı koymuş olacaklar.Bir savaş sona erdiğine göre “kim kazandı?” sorusunu tekrar soralım. Görünürde eylemciler somut bir başarı elde ettiler. Hükümetin Gezi Parkı konusundaki ısrarı, mahkeme sonucuna, hatta sonrasındaki plebisite bağlanmış oldu. Peki, asıl mesele, yani Gezi Parkı’nın bir sembol olarak yüklendiği “farklı hayat biçimlerinin güvencesi” tartışmasına ne oldu? Bu sorunun cevabı biraz zamana bağlı. Ama kullanılan araçlarda, uygulanan yöntemlerde epeyce değişim yaşandı.Başbakan, “Eğer meramınız Gezi Parkı ise mesaj alınmıştır ve değerlendirmesi yapılmıştır.” derken, usule dair bir adım atmış oluyor. Bu adımı, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun sözleriyle yorumlamak lazım. Gençlerle görüşen Vali’ye soruyorlar: “Neden bu görüşmeyi daha önce yapmadınız?” Cevap: “Demokrasi konusunda eksiklerimizi fark ettik.” Başbakan’ın Gezi Parkı temsilcileri ile saatlerce görüşmesi de bu eksikliğin telafisi olarak yorumlanmalı. Üstelik sadece görüşmeyi değil, bu görüşmelerde verilen güvenceleri de bir yenilik olarak kaydetmek lazım. Hükümet bu işe gerektiği gibi önem verdi ve ince eleyip sık dokuyarak hassasiyetle üzerinde durdu. Görüldüğü üzere epeyce dersler çıkardı.Sorun, bütün demokrasilerin çözmeye çalıştığı en temel soruna dairdi: Çoğunluğun iktidarının sınırları nerede biter, azınlığın hak ve özgürlüklerinin sınırları nerede başlar? Orta-üst sınıflar, Gezi Parkı eylemi üzerinden birikmiş sıkıntılarını, taleplerini ve tepkilerini dile getirdiler. İllegal gruplar, fırsatı ganimet bilip leş kargaları gibi mevzunun üzerine çöktüler. Gezi Parkı eylemcileri hem onlara hem de hükümete dertlerini anlatmaya çalıştılar. Toplumun seçkinlerini temsil etme gücünü kullandılar. Sosyal medyayı ve renkli vizyonlarını seferber ettiler. Direnişlerine popüler bir hava verdiler. Sembolü bileklerinin hakkıyla ele geçirdiler. Ya o sembolle temsil ettikleri talepleri ne oldu?Gezi Parkı olayı, genç kuşaklara politize olma ve politik kimlikler edinme fırsatı verdi. İllegal örgütleri saded dışı bırakalım. Gezi Parkı’na yerleşen genç kuşak “iyi aile” çocukları ve geleceğin seçkinlerinin bir kısmı onların arasından çıkacak. İnisiyatif geliştirmek, eylem koymak, dayanışma içine girmek, bireyselliğini kitle içinde eritmek ve sonunda istediğini elde etmek çok önemli bir tecrübe. Bir kitle eyleminin içinde bir defa dahi yer almış biri, bütün dünyaya farklı bakmaya başlar. Çıkartacakları sonuç: Sahip çıkmazsan özgürlüğünü sürdüremezsin.Başbakan bu krizi partisi için bir fırsata dönüştürdü. AK Parti seçmenleri 11 yıllık iktidarın rehavetinden silkindi. Kale kapıları arkasında güven içinde daldıkları uykularından uyandılar. İktidarın her dem uğruna mücadele edilmesi gereken bir kale olduğunu hatırladılar. Muhtemelen bugün Kazlıçeşme’de toplanan kalabalıklar, iktidara sahip çıktıklarını kuvvetli bir şekilde vurgulayacaklar. AK Parti, böylelikle erken bir tarihte üç seçimden meydana gelen uzun seçim maratonuna başlamış olacak. Mesaj açık: Defter henüz kapanmadı, daha görülecek hesaplar var.Ülke adına çıkartacağımız ders: Her an her şey alt-üst olabilir. Her şey bir anda kontrolden çıkabilir. Bu kadar kaygan bir zeminde yer almamızın sebebi, siyasal bünyenin hâlâ sağlam bir bünyeye kavuşmamış olması. Çare yeni anayasa. Artık anayasa yapmak için yepyeni bir sebebimiz var.Alınması gereken en esaslı mesaj bu olmalı.
↧