Siyasi ve ekonomik testten geçtiğini düşündüğüm Türkiye’nin piyasalarının olayların kontrol altına alındığı noktasında nasıl bir tepki verdiğini gördük.Geçen hafta sonu yaşanan ürkütücü ve belirsizliğe itici gelişmeler; kimileri tarafından zoraki bir Türk baharı olarak yansıtılırken gerek siyasi olarak gerek ekonomik olarak son yıllarda elde edilen başarıyı ya da gelişmeyi tersine çevirmek adına yapılmış gibiydi. İlk anda ülkeden para çıkışı yaşanacağı aşikardı. Nitekim mayıs ayındaki 8 milyar dolarlık net çıkışın sebeplerinden biri olarak gösterilebilir. Hazine’ye 3,5 milyar liralık doğrudan gelir sağlayacak Emlak Konut GYO’nun halka arzının ertelenmesi bu olayların etkisiyle oldu. Turizmde özellikle İstanbul’da rezervasyonların iptal edilmesine kadar varan durumun ortaya çıkması, olayların olduğundan çok büyük gösterilmesiyle birlikte söz konusu oldu. Sonuç olarak kısa vadede Türkiye ekonomisi bu olayların neticesinde önemli kayıplara uğramış olarak gözükebilir. Borsa İstanbul’da iniş çıkışlar her zaman olur, nitekim böylesi bir olayın yaşanmadığı Japon Borsası Nikkei Endeksi bile son bir ayda yüzde 20 geriledi. Kaldı ki Borsa İstanbul kâr satışlarıyla zaten karşılaşacaktı. Sorun Borsa’daki düşüşte değil. ABD Doları olaylar başlamadan yükselişe geçerek 1,8956 liraya çıkmıştı. Belki de olaylardan en fazla darbe alan, para birimi yüzde 3 gerileyen dolar oldu. Tahvil fiyatlarında ise yüzde 4,6’dan yüzde 7‘ye doğru bir sıçrama yaşandı. Ancak küresel piyasalarda zaten sürdürülemez bir noktada olan negatif faiz süreci enflasyon düşünüldüğünde tahvil fiyatlarının bu noktalara kadar yükselmesi beklenen bir gelişmeydi.Sonuç olarak olaylar Türkiye’yi Mısır, Tunus, Libya ve Suriye’deki gibi bir bahar hareketine sokmak amaçlı mıydı? Bilinmez, ama görülen, Türkiye’nin bu badireyi daha demokratik bir şekilde çözebileceğini gösterdiği. Piyasalar bu algıyla çok hızlı bir şekilde tepkiler veriyor. Hayret verici belki ama kredi derecelendirme kuruluşları ve yabancı yatırımcılar, belki de daha soğukkanlı tepkiler vererek durumu Ortadoğu baharlarına benzetmediler. Her ne kadar yabancı basının önemli bir bölümü olayları görmek istedikleri gibi yansıttılarsa da olayların Türkiye’de daha fazla demokrasi gelişimi sağlayacağını ve Türkiye’nin ne bir Mısır ne de Suriye olmayacağı tezlerinin güçlü olması yabancı yatırımcıları paniğe sevk etmedi. Bu süreçte Borsa İstanbul ile birlikte en fazla değer kaybeden ABD Doları oldu.Gelelim finans piyasaları ve küresel ekonomilerdeki gelişmelere. Öncelikle haftanın en önemli gelişmesinin, FED toplantısı olduğunu söyleyelim. “FED 85 milyar dolarlık tahvil alım programında değişikliğe gider mi, gitmez mi?” sorusu haftanın cevabını beklediği en önemli konusu. Tahminler işsizlik oranının yüzde 7,6 olduğu bir dönemde bu kararı alma konusunda FED’in çok zorlanacağı ve herhangi bir değişikliğe gitmeyeceği yönünde. Beklentiler eylül veya aralık ayında tahvil alımlarında kademeli bir azalmanın söz konusu olacağı yönünde. Muhtemelen yeni FED başkanı tartışmaları ile birlikte aralık ayında bir değişikliğin olması en güçlü ihtimal. Bekleyip göreceğiz ama çarşamba günü piyasalar FED kararı öncesi ve sonrası ilgi çekici tepkiler verebilir.Euro/dolar paritesi FED’i takip edecekMayıs ayı sonlarına doğru 1,28 seviyesinden oldukça güçlü bir trend başlatarak haziran ortasına geldiğimizde 1,34 seviyesine yaklaşan Euro/dolar paritesi, önemli bir eşiğe gelmiş durumda. Önümüzdeki hafta çarşamba günü merakla beklenen FED toplantısı öncesi paritenin 1,34‘ü zorlaması oldukça manidar. Bu gelişme, toplantıdan tahvil alımlarına aynen devam ve yüzde 0,25 olan FED faizlerinde herhangi bir değişiklik beklenmediği kanısı uyandırıyor. Ancak paritedeki gelişmeler tek başına bir anlam ifade eder mi tartışılır. Zira yaklaşık dört yıldır FED finans piyasalarını inanılmaz bir şekilde destekliyor ve bu durumdan ölçülü bir çıkış aranıyor. Belki faiz oranlarını yükseltme kararı görev süresi 6 ay sonra dolacak olan Ben Bernanke sonrasına bırakılacak ama tahvil alımları yükselen istihdam verileri sebebiyle birkaç ay içinde azaltılacak görüşü ağır basıyor. Gelişmekte olan piyasalarda hatta Japonya gibi ülkelerde dahi borsalarda başlayan yüksek kayıpların arkasında bu beklenti yatıyor. Üstelik yaz mevsimi olmasına rağmen altın fiyatlarında pariteye rağmen yaprak kımıldamaması bu görüşü destekliyor. Sonuç olarak Bernanke, FED kararları sonrası yapacağı açıklama ile borsaların ve emtiaların kısa ve orta vadeli yönünü tayin edecek bir açıklamayı mı tercih edecek, yoksa henüz değişiklik gerektiren bir husus olmadığının mı altını çizecek merakla bekleniyor.YATIRIMCI TAKVİMİ17 Haziran Pazartesi: Türkiye mart ayı işsizlik oranı, Türkiye mayıs ayı bütçe dengesi, Euro Bölgesi nisan ayı dış ticaret dengesi, ABD haziran FED imalat endeksi 18 Haziran Salı: TCMB faiz kararı, İngiltere mayıs ayı çekirdek TÜFE, ABD mayıs ayı çekirdek TÜFE 19 Haziran Çarşamba: Japonya mayıs ayı dış ticaret dengesi, ABD Merkez Bankası’nın (FED) toplantısı 20 Haziran Perşembe: Çin haziran ayı imalat sektörü PMI 21 Haziran Cuma: Euro Bölgesi nisan ayı cari işlemler dengesi
↧