![]()
Toplumu geren sert üsluptan kaçınma konusunda tarihî bir misal arz etmek istiyorum bugün sizlere.Sanırım siz de büyük veli Hasan Basri Hazretleri’nin bu tarihi tavsiyesini takdirle okuyacak, toplumu cepheleştirmeye sebep olacak aşırı üsluptan uzak kalınması uyarılarını da çok değerli bulacaksınız.. *Bir Emevi yöneticisi ve kumandanı olan meşhur Haccac-ı Zalim, 95 tarihinde kendi kurduğu Vasıt şehrinde 53 yaşında ölünce, Emevi taraftarları mateme bürünmüş, Abbasi karşıtları ise ölüm gününü bayram ilan ederek sevinmişlerdi. Böylece Bağdat’ta Hacac taraftarları ile Haccac karşıtları oluşmaya başlamıştı..İşte bu hassas günlerde Haccac taraftarı bir adam, çevresindeki karşıtlarına duyuracak şekilde yaptığı tahrikçi duasında şöyle diyordu: “Ya Rab, büyük kumandan Haccac Hazretleri’nin şefaatinden beni mahrum eyleme!”Bunu duyan Haccac karşıtı biri de şöyle karşılık veriyordu bu duaya: “Ya Rab, cehennemliğin teki olan imansız Haccac’a taraftar olma küfründen beni muhafaza eyle!” Taraftarların toplumun cepheleşmesini körükleyen bu aşırı iddialarından rahatsızlık duyan mutedil halk kitlesi de vardı. Onlar bu aşırı iddia sahiplerine ikazlarını şöyle yaptılar:İkiniz de büyük veli Hasan Basri Hazretleri’nden Haccac’ın durumunu sorun. Bakalım şefaati istenecek derecede cennetlik biri mi diyecek, yoksa taraftarı olmaktan Allah’a sığınılacak derecede imansızın teki mi olduğunu söyleyecek bir dinleyin. Sonra gelin toplum içinde iddialarınızı ona göre ayarlayın, halkı tahrik ederek düşman cepheler meydana getirmeyin!. Bu ikaz üzerine iki aşırı taraftar tartışarak büyük veli Hasan Basri Hazretleri’ne gidip Haccac hakkındaki iddialarını anlattılar. Hasan Basri Hazretleri tartıştıkları Haccac’ın durumunu taraftarlara bakın nasıl bir İslami ölçü ile anlattı:-Haccac-ı Zalim ölürken; “Rabb’im, demiş, halk senin beni affetmeyeceğini sanıyor, ben ise Senin rahmetinin benim zulmümden büyük olduğunu düşünüyor, affedeceğini ümit ediyorum. Bana halkın suizannıyla değil de, benim hüsnüzannımla muamele eyle!” diyerek ölmüş. Böyle bir dua ile ölen Haccac’ın imansız gittiğini, cehennemliğin teki olduğunu iddia etmek Müslüman için mümkün değildir. Nitekim bunca zulmün, katlin, haksızlığın sorumlusu olan Haccac’ın şefaati istenecek derecede cennetliğin biri olduğunu iddia etmek de yine Müslüman için mümkün olmayacağı gibi!.Bundan sonra şu tembihte bulunur iddia sahiplerine:Unutmayın ki siz, tarafını tuttuğunuzu şefaati istenecek bir cennetlik, karşıtı olduğunuzu da imansız gitmiş bir cehennemlik ilan etme bilgisine de, hakkına da sahip değilsiniz! Gaybı Allah bilir, diyerek ‘Ölülerinizi hayırla yâd edin’ hadisine uyun, toplumu ayrıştıran değil birleştiren yumuşak üslupla anlatın düşüncelerinizi..Hasan Basri Hazretleri’nin bu değerli uyarısını dinleyen taraftarlar, ‘Haccac’ın gerçek durumunu Allah bilir, biz taraftarlıkta aşırı gitmişiz’ diyerek tartışarak gittikleri yoldan bu defa konuşarak döner, takdir ve tenkitlerini yumuşak üslupla dile getirmeye başlarlar. Şimdi bu tarihi uyarıyı düşünme sırası bizde. Biz de taraftarı olduklarımızla, karşıtı bulunduklarımız hakkında aşırı dil kullanıyor, toplumu cepheleştiren tahriklere giriyor muyuz?. Hasan Basri Hazretleri’nin aşırı üslup sahiplerine yaptığı uyarılar bizim için de geçerli değil mi? Ne demişti büyük veli, iki zıt iddia sahiplerine:Siz tarafını tuttuğunuzu cennetlik, karşıtı olduğunuzu da cehennemlik ilan etme bilgisine de, yetkisine de sahip değilsiniz! Toplumu cepheleştirmeyecek yumuşaklıkta ifade edin takdir ve tenkitlerinizi!..Ne dersiniz, büyük velinin bu tavsiyesine? Toplumu cepheleştirmeyecek yumuşak üsluba bizim de ihtiyacımız yok mu? Tarafını tuttuğumuzu başımıza taç, karşıtı olduğumuzu da ayağımıza pabuç yapar gibi aşırılıklardan bizim de kaçınmamız gerekmez mi? Kardeşliğimizi güçlendirecek konuşmaya biz de mecbur ve mükellef değil miyiz?