Image may be NSFW.
Clik here to view.
İmam nikâhı hakkında genel kanaatlerimi daha önceden çeşitli vesilelerle yazdım. Ona geri dönecek değilim; isteyenler arşivden o yazılara ulaşabilirler. Bu yazıda resmî evlilikleri dinî inançları sebebiyle pekiştiren imam nikâhından değil de, ikinci-üçüncü evlilikler için kullanan imam nikâhından bahsedecek ve sırf bu nedenle yıkılmanın eşiğine gelmiş bir yuvadan, intihar etmeyi diline dolayan bir eşten söz ederek sorduğu birkaç soruyu kaydedeceğim.Özeti şu: “Yurtiçi ve dışında çok çeşitli hayırlı hizmetlerde bulunmuşlar… çoklarının gıpta ile baktığı mutlu bir hayatları varmış… kadın üniversite mezunu olduğu halde çocuklarının talim ve terbiyesi adına ev hanımlığını tercih etmiş… eşi ona “Ruh ikizim, göz aydınlığım, dünyada ve ahirette refika-i hayatım, sen bana Allah’ın en büyük lütfusun...” gibi sözlerle hitap edermiş… Bitme tükenme bilmeyen seyahatler “Babam olsa idi bizi doktora götürürdü değil mi anne!..” serzenişlerine neden olmuş… aklı geride kalmasın diye kocasının yokluğunda yaşadığı sıkıntıları sürekli gizlemiş… ve bir gün gerçek ortaya çıkmış; meğer ki kocası bir başka kadınla hem de yıllardır imam nikâhı ile evliymiş… bunu fark eden birisinin ‘bıraktığın takdirde karına söylemem’ demesine rağmen ihtimal çektiği vicdan azabından dolayı kocası bu durumu bir gün kendisi anlatmış… ve kadın diyor ki: “Yıllardır yollarını hasretle gözlediğim, dürüst, samimi, sadık bildiğim eşim meğer ki bana yalan söylüyormuş…”Muhtevayı yansıttığı kanaatiyle burada kesiyorum; aradaki boşlukları hayal gücünüzü kullanarak siz doldurabilirsiniz. Şimdi sorular: “Camide, cami cemaatinden iki kişi yoldan alıkonulup şahit tutularak kıyılan bu imam nikâhı ile yapılan evlilik caiz midir ki o şahitlerin kim olduğu bilinmediği gibi, bilinse dahi onlar şahitlik yaptıkları kişileri ne o gün ne de bugün de biliyorlar? Şahitlik ve nikâh kıyma gerçekten bu kadar sembolik midir İslam’da? Hukukî hiçbir yaptırımı yok mudur?”Ardından bir başka soru: “Böylesi bir nikâhı kıyan ve son tahlilde yuvanın dağılmasına sebebiyet veren imamın ya da şahitlerin bu süreçte sorumluluğu hangi ölçüdedir? Din bu konuda ne diyor? Ve en can alıcı soru en sonda: “Eğer bu nikâh caiz ise şayet, söz konusu imam nikâhının mut’a nikâhından ne farkı vardır?”Sonuca gelelim; kadın kocasını asla affetmeyeceğini söylüyor; şu günlerde zehir-zemberek yaşadığı hayatı -Allah muhafaza intiharla sonlandırma düşüncesi içinde olduğunu yakın dostlarına bildirdiği gibi bana ulaşan e-postasında da bu düşüncesini yazmış.Şimdi imama, şahitlere düşen sorumlulukları, yaptırımları, mut’a nikâhı ile arasındaki farkı gibi işin fıkhî yanını ilgilendiren konular bir tarafa, insanî, vicdanî ve ahlakî değerlerimiz itibarıyla bakalım olaya? Tek bir soru: Değer miydi?Hayatınızı dünya-ukba bütünlüğü diyerek birleştirdiğiniz eşinize, çocuklarınızın annesine, geçici şehevî zevkleri uğruna böylesi bir davranışı nasıl reva görürsünüz? Müslüman olmayı bir kenara bırakalım, hangi vicdan sahibi insan buna can u gönülden evet der? Kendi itibarını iki paralık etmesi haydi kendi tercihi diyelim; pekâla bu insan bu gerçeğin açığa çıkması durumunda –ki çıkmış işte ve gerçeklerin mutlaka açığa çıkma gibi bir huyu vardır malum- ailesinin, çocuklarının, ait olduğu camianın ve en geniş dairede İslam’ın itibarını hiç mi düşünmez bu insan? Ve hepsinden öte Allah muhafaza dedim, bir kez daha diyorum eğer eşi içine girmiş olduğu bu bunalım sürecinde intihar ederse, asıl sorumluluk kime ait olacaktır?Sözün geldiği bu noktada fazla sözü fazla görürüm. Başlıkta dediğim gibi imam nikâhına bir de bu gözle bakın.Son sözüm; değer miydi? Cevabınızın ‘hayır’ olduğunu düşünüyorum. ‘Evet’ diyenlere şunu derim: Keşke bunu meşru yollardan yapsaydı. Meşru boşanma sebeplerine sahipse, önce boşanıp sonra diğeri ile evlenseydi!
Clik here to view.
