Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Süleyman Sargın - Nefis muhâsebesi

$
0
0
Muhasebe, mü’minin yapıp ettiklerini hemen her gün gözden geçirmesi demektir. Bu gözden geçirme, neticeye götüren bir tarzda olmalıdır.Hayırlı faaliyetler ve güzellikler şükürle karşılanmalı; inhiraflar ve günahlar da istiğfarla giderilmelidir. Bir Müslüman’ın bu şekilde sürekli nefsiyle hesaplaşması, kendi kendini sorgulaması ve her zaman muhâsebe duygusuyla dopdolu yaşaması gerekir. Bu ameli biz bazen “insanın kendiyle yüzleşmesi”, bazen “nefsin sorgulanması” ve bazen de “nefis muhâsebesi” olarak isimlendiririz. Bu da, insanın arzularını, hırslarını ve davranışlarını denetlemesi, doğru veya yanlışlarını vicdanının süzgecinden geçirip bir değerlendirmede bulunması şeklinde gerçekleşir.Üç aylar, kandiller, Ramazan ve Kadir Gecesi gibi mübarek zaman dilimleri muhasebe için önemli fırsatlardır. Ama muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ifadeleriyle, “hakikî bir mü’min ömrünü nefsiyle mücâdele ederek sürdürür. Kalbine uğrayan hâtıralara ve kafasından geçen düşüncelere bile parola sorar. Her işinde nefsânîliğini aşmaya çalışır; çok defa en güzel ve en mâkul davranışlarından dolayı bile kendi kendini sorgular. Her akşam eksik ve yanlışlarını bir kere daha gözden geçirir; her sabah hatalarını giderme, ahiret hesabına kaçırdığı fırsatları telafi etme ve ötelere azık hazırlama azmiyle hayata açılır.”Hesaba çekilmeden hesap görmekTirmizî’de geçen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (aleyhi ekmelü’t-tehayâ) en büyük mahkemede hesaba çekilmeden önce dünyadayken sık sık nefsi sorgulamayı akıllılık ve mü’minlik emaresi olarak zikreder. Hazreti Ömer Efendimiz de Allah Resûlü’nden işittiği bu hakikati farklı bir üslupla seslendirerek şöyle buyurur: “Ahirette hesaba çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekin. Ötede amelleriniz tartılmadan önce burada kendiniz tartın. En büyük arz ve mahkeme için şimdiden gerekli hazırlıklarınızı yapın. Bilin ki, o gün huzura alındığınızda size ait hiçbir şey gizli kalmayacak ve bütün sırlarınız bir bir sayılıp dökülecektir.”Öyleyse Allah’a ve ahiret gününe inanan bir insan, yanlışları ve doğruları, hataları ve isabetli tavırları, kaybettikleri ve kazandıkları açısından her gün nefsiyle yüzleşmelidir. Bunu, kötülük ve fenalıklarını deşeleyip kendini aşağılamak suretiyle yapmamalıdır. Tam tersine, nefsini karşısındaki bir kanepeye oturtup, onu “rasyonel, insaflı ve hâzık” bir hekimin hastasını muayene etmesi edasıyla sorgulamalıdır.Nefsiyle yüzleşen insan, evvela onu farklı bir varlık gibi görüp muhatap almalı, tenkitlerini, takdirlerini dile getirmeli ve cevaplarını dinlemelidir. Sonra da ortaya konulan düşünceleri, yöneltilen soruları, nefisten gelen itirazları veya kabulleri bir hakeme arz etmeli ve onun değerlendirmelerine kulak vermelidir. İşte o hakem, olsa olsa insanın en doğru söyleyen sistemi, yani vicdanı olabilir. Bundan dolayı, nefis muhâsebesinde vicdanın sesini dinlemek, onun ölçülerini esas kabul etmek ve nihaî kararı ona tasdik ettirmek gerekir.Nefsi ele alırken ve onu değerlendirirken akla uygun, ölçülü ve hesaplı davranarak onun mahiyetini de göz önünde bulundurmak icap eder. Nefis mekanizması, her türlü şehevî arzu, istek ve kaprislerden; bazı hikmetlerle belli gayeler için insana verilen kin, nefret, öfke, hiddet ve inat gibi duygulardan meydana gelir. Bundan dolayı, mana büyükleri ruhun “terbiye”sinden ve kalbin “tasfiyesi”nden bahsederken nefis için de “tezkiye” ifadesini kullanmışlardır.Diğer taraftan, nefis; kibir, gurur, bencillik, haset, kin, öfke, düşmanlık.. gibi şeytanî hususiyetlerine rağmen, onu kalb ve ruhun arkadaşlığına yükseltebilecek önemli bir potansiyeli de özünde taşımaktadır. Nefis, ciddi bir seyr u sülûkla şeytanî özelliklerinden birer birer sıyrılabilir. Hatta “emmâre” olmaktan kurtularak, levvâme, mülheme, mutmainne, râdiye, mardiyye ve sâfiye gibi mertebelere sıçramak suretiyle müzekkâ (temizlenmiş) hale gelebilir. Ayrıca nefis, insandaki metafizik gerilimi tetikleyen çok önemli bir unsur sayılır. İnsanı sürekli uğraştırır; onun gaflete düşmesine asla fırsat vermez ve insandaki mücadele azmini biler. Onun içindir ki, insanı sadece mânâ yönüyle ele alıp terbiye etmek veya onu vicdan mekanizmasından ibaret kabul ederek yalnızca ruh terbiyesi ve kalb tasfiyesiyle meşgul olmak yeterli değildir. Aynı zamanda, nefsin tezkiyesi ve insana verilen negatif duyguların da hayır istikametine çevrilmesi gerekir.Tesiri hiçbir zaman yok olmazTabii, Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadesiyle, nefs-i emmâre, levvâmeye veya mutmainneye inkılâp etse bile onun tesiri hiçbir zaman bütün bütün yok olmaz. Çünkü o, silâhlarını ve cihâzâtını sinirlere, hassasiyetlere ve çeşitli mevzulardaki aşırı titizliğe devreder; onlar da onun vazifesini âhir ömre kadar sürdürürler. Nefs-i emmâre çoktan öldüğü halde, onun tesirleri yine görünür. Bu hususa dikkat çeken Üstad Hazretleri der ki, “Ben bir zaman enaniyetini bırakmış ve nefs-i emmaresi kalmamış büyük evliyanın da şiddetli bir surette nefs-i emmareden şikâyet ettiğini gördüm, hayrette kaldım. Sonra kat’î bildim ki, âhir ömre kadar mücahede-i nefsiyenin sevabdar devamı için, nefs-i emmarenin ölmesi üzerine onun cihazatı damarlara ve hissiyata devredilir, mücahede devam eder. İşte o büyük evliyalar, bu ikinci düşmandan ve nefsin vârisinden şikayet ederler.” Berat Kandili inşallah böyle bir muhasebeye ve neticesinde nefsi tezkiyeye vesile olur.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue