Her darbe bir travmaya yol açar. Mısır’daki darbe İslam dünyasının demokratikleşmeye olan inancını sarstı bile. Özellikle de 1940’lı yıllardan bu yana nüfusları ölçeğinde nüfuz sahibi olabilme hakkının peşinden koşan İhvan-ı Müslimin’i sarstı.Mısır’dan gelen İhvan liderlerine yönelik cadı avı haberlerine bakılırsa daha da sarsacak. Sadece Mısır’ın kendi İhvan tabanı değil, Suriye’den Cezayir’e kadar bütün bir İslam coğrafyasında İslamcı siyaset yapan hareketler sarsılacak.İlk sarsılma, sandığa ve demokrasiye olan güvenin sarsılmasıdır. Bugünlerde “sandık demokrasisi” diye aşağılanan demokrasi Mısır’da olan, İhvan’ın tanıdığı ve bildiği tek demokrasidir. Orada burada “seçilmek yetmez” diye konuşanlar, İhvan tabanını sandıktan ve siyasal mücadeleden soğuttuklarını anlamıyorlar. İhvan’ın sandığa karşı alternatifi liberal demokrasi değil, silahlı mücadeledir. Önlerinden sandık alındığında gidecekleri yön kuşatıcılık ve diyalog değil, çatışmacılık ve iç savaştır.Hükümet olsa dahi iktidar olamayacağını öğrenmiş bir İhvan yeniden seçilmek için neden uğraşsın ki? Dış şartlar her ne olursa olsun, İhvan demokrasiden kendi duruşu bunu gerektirdiği için vazgeçmemeli. İhvan’ı Tahrir günlerinde meydanlara inmedikleri için alkışlamıştık. Şimdi siyasetten, sandıktan vazgeçmezlerse alkışlayacağız.Askerin müdahale mantığı, müdahale edilenin mahiyetine göre değişmez. Ordu, dünyayı, dost ve düşman kuvvetler olarak görmek, düşman kuvvetleri en kısa zamanda bertaraf etmek ve yeniden toparlanmalarına imkân tanımamak üzere eğitilmiştir. Mısır’ın darbecileri de İhvan’ı bir sonraki seçimlerden, mümkünse bundan sonraki bütün seçimlerden uzak tutmak, bir yolunu bulup yasaklı parti durumuna düşürmek veya en azından tek parti olarak siyaset yapmalarına engel olmak üzere planlarını yapmıştır. Mursi’nin bir türlü değiştiremediği Mübarek’in savcıları, daha darbenin birinci gününde İhvan liderleri için suç duyurularında bulunmaya başladılar bile. İhvan bir delilik yapıp mücadelesine kan karıştırırsa bu duyurular artacak ve Mısır siyaseti yeni “siyasi yasaklılar” listeleriyle tanışacaktır.Darbenin ilk zuhur eden gayr-i meşru çocuğu radikalleşmedir. Demokratik siyasetle hak ettiklerini alamadıklarına ve asla alamayacaklarına inanan kanı kaynayan kuşaklar çözümü daha radikal hareketlerde ararlar. İhvan’ın Mübarek döneminde yaşadığı bir dizi ümit-hüsran döngüsü sonunda Mısır Selefi hareketini ortaya çıkarmıştı. Mısır Selefiliği seçimlere katılan Nur Partisi’nden veya onu kuran Davet Partisi’nden ibaret değil. Libya sınırında cehaleti yücelten terörist Selefi gruplar da var; Sina Yarımadası’nda İslamcılık ile eşkıyalık arasında bir yerlerde dolaşan Selefiler de var. Demokratik siyasetten ümidini kesen İhvan tabanının bu aşırı uçlara kayması da muhtemel.Mısır İhvan’ının hayal kırıklığı İslam dünyasındaki bütün İhvan’ın hayal kırıklığı demektir. Suriye’de bugüne kadar Selefi unsurlara kıyasla baskın muhalif grup olarak görünen İhvan, Mısır’daki darbe sonrasında ciddi bir aidiyet sorunu yaşayacaktır. Bu da eli silahlı gençlerin İhvan birliklerini bırakıp Selefi Nusret Cephesi’ne katılmalarıyla sonuçlanabilir. Suriye’deki meşru muhalefet kanlı bir teröre dönüşme eğilimi gösterir böylelikle.Mısır’ın yeni devlet başkanı Adli Mansur, İhvan’ın Mısır halkının meşru bir parçası olduğunu ve yeni Mısır’ın kurulmasına katkıda bulunma hakkının tanındığını söyledi. Bu söz İhvan tarafından ne kadar samimi bulunacak? Meşru iktidarından gayr-i meşru bir darbeyle uzaklaştırılmış olan İhvan yine de meşru metotlarla mücadele etme erdemini gösterebilecek mi? Mısır kadar, bütün İslam dünyasının ve İslamcı siyasetin geleceğini belirleyecek sorular bunlar.Dua edip, göreceğiz.
↧