Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Abdülhamit Bilici - Afrika'nın demokrasi tokadı!

$
0
0
Türkiye, darbeler konusunda uzmanlık sahibi bir ülke. AskerÎ darbeleri kim yapıyor? Yalan haberler ve provokatif eylemlerle ortam nasıl hazırlanıyor?Cunta nasıl örgütleniyor? Medya, üniversite, iş dünyası ve bürokrasi ile nasıl eşgüdüm sağlanıyor? Darbeyle gelen yönetimin dünya güçleri tarafından tanınması nasıl temin edilecek? 60 yılda 5 kez demokrasiye müdahale yaşayan ülkemiz, acı tecrübe sonucu bunların cevabını iyi biliyor. Oyuyla seçtiği başbakanın darağacına gönderildiği günden beri, Türkiye’de her demokratın kafa yorduğu konu darbeler. Özellikle devam eden Ergenekon, Balyoz gibi darbe teşebbüsü davaları; gerçekleşen 12 Eylül/28 Şubat davaları ve Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun kapsamlı araştırması sayesinde hepimiz darbe uzmanı olduk. Ortaya çıkan yüz binlerce sayfa bilgi ve belge incelense bu konuda bize ve aynı kaderi paylaşan ülkelere yol gösterecek ciltlerce kitap yazılır.Tam da “darbe defterini kapattık, normalleştik, artık darbe olmaz” havasına girmişken, Mısır’da canlı yayında yaşanan darbe, bu hastalıktan arınma sürecinin tamamlandığına dair aceleciliğimizin ne kadar yanlış olduğunu gösterdi. Mısır’da ortam biraz sakinleştiğinde, demokrasi oyununa yeni başlayan Müslüman Kardeşler ve diğer aktörler de mutlaka muhasebesini yapacak ve Türkiye tecrübesini niye daha iyi çalışmadıkları için hayıflanacaklar.28 Şubat post-modern darbesinden çıkarılan derslerle kurulan ve 10 yıldır Türkiye’yi yöneten AK Parti’nin özellikle ilk 8 yılı incelense, Mısır 28 Şubat’ı andıran bu travmayı yaşamayabilirdi. Yeni süreçte; Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve Bülent Arınç gibi Milli Görüş’ün eski önemli isimleri iç politikada kimlik siyasetinden vazgeçtiler. Dindar kimliklerini gizlemeden halkın tümünü kucaklamayı ve herkese hizmet götürmeyi hedeflediler. Merkez sağ siyaset ekseninde halkın teveccühünü kazanan Menderes, Özal çizgisinde siyaset yapmanın gereği olarak, sosyal demokrat, liberal, muhafazakar birçok isimle yan yana gelerek partinin temsil gücünü artırdılar. Türkiye’yi gerçek demokrasi yapma idealini paylaşan tüm kesimlerle güç birliği yaptılar. İslami kökenlerine rağmen ekonomik kalkınma, altyapı projeleri, yoksulların desteklenmesi, kamu hizmetlerinin kalitesinin artırılması her zaman dini söylemlerin önünde yer aldı.Milli Görüş’ün sadece İslam dünyasına odaklanan yaklaşımı yerine, toplumun büyük destek verdiği Avrupa Birliği üyelik hedefini dış siyasetin merkezine koydular. Bu yolda yapılan reformlar, demokrasi ve hayat standardını yükseltip iç siyasette statükocu odaklara karşı denge oluşturduğu gibi, dışarıda AK Parti’nin İslami köklerine bakıp endişe duyanların şüphelerini giderdi. Dış açılım AB ile sınırlı kalmadı. Rusya, Afrika, İslam dünyası, Ortadoğu, komşu ülkeler ve hemen her yönde ilişkiler geliştirildi. İlk dış ziyaretini İran’a yapıp tek Batı başkentine gitmeden 28 Şubat nedeniyle görevden ayrılmak zorunda kalan rahmetli Erbakan’ın çizgisinden farklı bir çizgiydi bu.Siyasetteki bu değişimin yanı sıra 30 yıl önce Turgut Özal’ın başlattığı açılımlar sayesinde medya çeşitlenmiş, sivil toplum güçlenmiş, ekonomide tabana yayılmış, devlet kurumlarında Anadolu insanının varlığı hissedilmeye başlamıştı. 27 Mayıs’ı, 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü, 28 Şubat’ı önlemeye güç yetiremeyen Türkiye’nin, Balyoz, Sarıkız ve 27 Nisan darbe teşebbüslerine dur diyebilmesi, ilk kez darbecilerden hesap sorulması bu gelişmelerin sonucuydu. Eskiden liderlerimiz, kapıya jandarma dayandığında darbeden haberdar olurken, şimdi darbe planları bu sayede önceden medyaya düşüyordu. Dolayısıyla AK Parti liderliğinin kendisini ayakta tutan bu çerçeveyi asla unutmaması, Müslüman Kardeşler gibi demokrasi yoluna yeni çıkan aktörlerin de bu tecrübeyi çok iyi etüt etmesi şart. 21. yüzyılda Mısır gibi önemli bir ülkede darbe yaşanması ve çağdaş Batı’nın karşı çıkmak yerine buna darbe bile diyememesi, düşünülmesi gereken bir durum. Geçmişte bizdeki darbelere de hep yeşil ışık yakan Batı’nın, demokrasiyle ilgili bu ikiyüzlülüğünü en iyi deşifre eden ise darbe gerekçesiyle Mısır’ın üyeliğini askıya alan Afrika Birliği oldu. Kararın dayanağı, örgütün 2007’de kabul ettiği “Demokrasi, Seçimler ve Yönetim Şartı”. Darbeye sıfır tolerans konusunda Afrika’nın bu tavrı, keşke Batı’ya ibret olsa… Biz Mısır’da olanlardan, Mısır da bizim yaşadıklarımızdan ders alsa…

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue