![]()
Fenerbahçe, Alper, Bruno Alves, Holmen ve Kadlec’in katılımlarıyla geçen sezondan da güçlü bir kadro oluşturdu. Kadronun gücü, Cardozo da katılırsa iyice artacak.Neresinden bakarsanız bakın, şampiyonluğa oynayabilecek yeterlilikte iki ayrı takım çıkarabilirsiniz bu kadrodan. Ancak kaliteli ve derinliği olan bir kadroyu kurmak, futbolda hedeflenen başarılara kolaylıkla ulaşacağınız durum garantisi demek değil. Doğru oyun, doğru oyuncu seçimlerini, takım içi rekabeti de yoğunlaştırarak yapabilirseniz başarıyı yakalayabilirsiniz. Fenerbahçe bu anlamda henüz beklenen çizginin gerisinde. Şu ana dek üç hazırlık maçı yaptı. Bu üç rakip arasında Fenerbahçe’nin durumunu test edebileceği tek ekip PSV Eindhoven idi. İlk yarı kötü oynandı. İkinci yarının 25 dakikalık bölümünde toparlanıldı. İnisiyatif tamamen ele alındı. Taraftar açısından acabaların yoğunlaştığı keyifsiz bir sonuçla sahadan ayrılındı. Ama bence sorunların düzelmesi açısından Fenerbahçe’ye katkı yapabilecek bir maç oldu. Bazı galibiyetler vardır, skorun da büyüklüğüyle sizi bulutların üzerine taşır. Adeta gözbağı olur. Bazı yenilgiler vardır, belki üzülürsünüz, kırılırsınız ama müthiş yararları dokunur.PSV yenilgisini, ben biraz da bu yanıyla değerlendiriyorum. Aslında hazırlık dönemlerinin saha sonuçlarına yansıttığı rakamların fazlaca ka’le alınmaması gerekir. Aslolan oyundur. Bu tarafından baktığında Fenerbahçe’nin birkaç temel sorunundan söz edebilirim. İlki hem bireysel, hem de takım savunmasındaki rahatsızlık. Tim Matavz’ın attığı ilk gol, bu rahatsızlığın hangi boyutta olduğunun çarpıcı örneklerinden. Önce golü hatırlatayım. Top ortadan sağa yöneliyor. Bruna Alves doğru bir tercihle o bölgeye desteğe gidiyor. Yobo’nun yapması gereken, Alves’in pozisyonuna geçmek. Tabii Bekir’in de Yobo’nun pozisyonuna. Alan savunmalarında özellikle dörtlü defanslarda rakibin geldiği yöne doğru yapılan kaymalar çok önemlidir. Doğru zamanda, doğru pozisyonu senkronize bir şekilde alabilirseniz, riskleri minimize edersiniz. O pozisyonda Yobo ne yaptı? Bruno Alves’in dibine gitti. Bekir’in normalde Yobo’nun pozisyonuna geçmesi lazımdı. Lakin hamlede geç kaldı. Yobo zaten Bruno Alves’in pozisyonunu alamayınca merkez tümüyle boşaldı. Arkadan Meireles de geldi. Ancak boşuna. Matavz, ilk pozisyonda bomboş vurdu. Volkan’ın çeldiği topta ise Bekir-Meireles ikilisi doğru pozisyon alamadıkları için rakip rahatsız bile edilmedi. Buna benzer çok sayıda hata yapıldı o maçta. Nitekim ilk yarıda PSV’ye üç net pozisyon daha verildi. Belli ki arka alanda biraz da Yobo’nun aksamasından kaynaklanan ciddi bir uyum sorunu var. Dahası orta alan da savunmayla bütünleşmeyi henüz yeterince beceremiyor. Fenerbahçe, beklerini oyuna katarak hücumda daha etkili olmak düşüncesinde. Doğrusu da bu zaten. Ancak böyle bir tercih kullanıyorsanız, savunmaya dönük orta saha oyuncunuzun, stoperlerin hem önünde yer alması hem de ilk müdahalelerde etkili bir kesici olması gerekiyor. Fenerbahçe’nin kadrosunda bunu iyi yapabilecek tek oyuncu var: Mehmet Topal. Ersun Yanal’ın bu şablonda Mehmet’ten vazgeçerek oynaması, savunmasında riske davetiye çıkarması anlamına gelecektir. Orta alan Fenerbahçe’nin kağıt üzerinde en güçlü bölgesi. Mehmet Topal, Meireles, Selçuk, Emre, Holmen, Baroni, Salih, Alper, hatta Mehmet Topuz, Caner, gerekirse Stoch bu bölgede yapabilecek oyuncular. Böylesi bir zenginlik, bir teknik adam açısından büyük nimet. Ancak aynı zamanda da büyük dert. Çoğunluğu bizim lig için üst düzey denebilecek bu oyuncular içerisinde mevcut oyun sistemine göre seçeceğiniz üç oyuncu hangileri olacak? Bunu irdelemeden önce, yabancılar açısından şekillenecek onbire değinmekte yarar var. Fenerbahçe idealde hücum-savunma dengeleri oturtan bir takım olacak. Ve tabii ki bu sezonki maçlarının neresinden bakarsanız bakın yüzde 80’ini hücum ağırlıklı oynayacak. Böylesi bir takımı oluştururken Yobo, Alves, Kadlec’in bulundukları savunma bölgesinde aynı anda üç yabancıya şans verebilir misiniz? Veremezsiniz. Çünkü daha orta saha ve hücumda tercih yapacaksınız. Sondan gidelim. Yerli santrforunuz yok. Kuyt’tan vazgeçemezsiniz. Sow’u kullanmak zorundasınız. Yani maçlarınızın büyük bölümünü önde üç yabancıyla oynayacaksınız. Ee o zaman orta saha ne olacak? Gerçekçi bakarsak, Avrupa kupası maçları dışında Fenerbahçe’nin orta alanda iki yabancıyı birden oynatma şansı bile çok az. Öyleyse tercihler ağırlıklı ve öncelikli olarak Mehmet Topal, Emre, Alper, Salih’in aralarında bulunduğu yerli oyuncu grubundan yapılacak. Mehmet Topal savunmayı toparlamak açısından vazgeçilmesi zor oyuncu. Emre deneyimli ve oyunu iki yönüyle oynuyor. Alper dikey oyunda etkili. Salih’in kreatif özellikleri hepsinden fazla. Bu arada hücum ağırlıklı oynayan takımlarda orta alanı hem pozisyon hazırlamak hem de gol atmak gibi bir sorumluluğu var. Fenerbahçe orta sahasında gole en yakın isim Baroni. Üstelik asist açısından da Baroni diğerlerinden bir adım önde. Meireles, Holmen, Mehmet Topuz, Caner, Stoch derken... Ersun Yanal’ın kariyerinin hiçbir döneminde yakalayamadığı bu bolluk, sanırım şu sıralar en çetrefilli sorunu. ERSUN YANAL, BU KADROYU VERİMLİ KULLANMALIKişisel görüşüm şu: Emre sürekli forma şansı bulamayabilir. Yanal, yabancı tercihlerinde Baroni-Meireles arasında gidip gelebilir. Mehmet Topal ile Alper, daha fazla forma şansı bulabilir. PSV, hele ilk yarı alan savunmasını çok iyi yaptı. Zaten o nedenle de Fenerbahçe ceza alanında etki sağlamakta çok zorlandı. Alan savunmasını iyi yapan rakipler karşısında Fenerbahçe’nin hücum alternatiflerini geliştirmesi, zenginleştirmesi şart. Mesela bekleri öne daha etkili çıkmalı. Kanat organizasyonları daha verimli olmalı. Dış şut opsiyonları daha fazla kullanılmalı. Adam eksiltme becerisi olan oyunculardan daha verimli yararlanılmalı. Ceza alanında çoğalma sağlanmalı. İkinci toplar daha dikkatle takip edilmeli. Duran top organizasyonlarına fazlasıyla çalışılmalı. Bu kadronun verimli olmama hakkı yok. Ama oyun bütünlüğünü sağlaması, oyun kalitesini artırması için sabra, zamana, daha çok çalışmaya ve taktik açıdan gelişmeye gereksinimi var. Ancak Salzburg maçları da kapıda. O geçildiğinde hemen ardından play-off karşılaşmaları. Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nde grup aşamasına gelmesi prestij olarak, motivasyon olarak, stratejik olarak bu sezon her zamankinden çok daha fazla önem taşıyor. O aşamalardan birinde elenirse... Bir dolu handikapın ötesinde, Demokles’in kılıcı misali çok büyük bir tehlike başucunda bekliyor. CAS cezayı onaylar ve Fenerbahçe de elenmiş olursa... UEFA çok büyük olasılıkla ne diyecek? “Seni bu organizasyonlarıma aldım. Ama elendin. Cezan önümüzdeki sezondan itibaren başlayacak.” diyecek. Fenerbahçe öyle bir durumda ki şu sıralar... Salzburg’u elemeye de mecbur. Play-off’u geçmeye de. Yani bu turlar geçilecek. Başka yolu yok!