Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Bülent Korucu - 7 Şubat efsanesi

$
0
0
Devleti yeniden dizayn etmek isteyenlerin şişirdiği bir balon: “7 Şubat”. Birisi iğneyi batırmazsa şişmeye devam edecek görünüyor.Sözlü kültürün destan anlatıcılarının yaptığı gibi her meddah üstüne bir şeyler ekleyerek efsaneyi daha büyük ve renkli hale getiriyor. Hukuk altyapısı yok, mantık kurgusu felç ve uygulanabilirliği sıfır bir senaryoyu gerçek gibi sunuyorlar. Aksine ihtimal verenin de ya aklından ya da ihanetinden şüphe duyuyorlar.Konuyu kısaca hatırlamakta yarar var. Bilhassa tarihleri hatırlamak elzem, çünkü öncelik sonralık sıralaması bile karıştı. Bilindiği gibi 7 Şubat 2012 günü, İstanbul’da özel yetkili savcı Sadrettin Sarıkaya, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski müsteşar Emre Taner, eski müsteşar yardımcısı Afet Güneş ve iki MİT görevlisini ifade vermeye çağırdı. ‘KCK soruşturması kapsamında’ bilgisi dışında dosya hakkında hiçbir şey bilinmiyor. Kamuoyunda ses getiren dramatik eylemlerde yakalanan bazı KCK mensuplarının ‘MİT’çi’ kisvesiyle kurtulmaya çalıştığı, Silvan dâhil olmak üzere bazı eylemlerin talimatlarının MİT’e sızmış KCK’lılar tarafından taşındığı gibi iddialar boşlukta kaldı. Aynı şekilde Oslo görüşmelerinin suçlama konusu yapıldığı iddiaları da pek mesnetli görünmedi. 13 Eylül 2011’de bizzat PKK’nın sitelerinde sızdırılan görüşme, kamuoyundan büyük destek bulmuştu. Bütün eleştirilere rağmen açılıma destek veren ve Habur Skandalı’na bile ses çıkarmayan yargının sızdıktan tam altı ay sonra Oslo defterini açtığı iddiası mantıklı ve hukuki değil. Kaldı ki görüşmelerde suç unsuru olabilecek iz dahi yoktu.Ustûrenin ikinci ayağı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlığı ile ilgili. Kimisi Erdoğan’ın nekahet döneminde, kimisi tam ameliyat masasında “7 Şubat kalkışması”nın yaşandığını ileri sürüyor. Bazıları ileri giderek saat ve dakika veriyor: “Başbakan 45 dakika daha erken uyutulsaydı, uyandığında kolunda kelepçe olacaktı!” Başbakan Erdoğan, asıl büyük ameliyatı 26 Kasım 2011’de oldu. Yani 7 Şubat’ta Erdoğan nekahet dönemini çoktan atlatmış ve yurtdışı seyahatler hariç tam mesaiye başlamıştı. 11 Şubat’ta ise neredeyse ayakta tedavi denilebilecek tamamlayıcı operasyonu geçirmişti. Kısacası işin duygusal sosu da biraz havada kalıyor. Savcı Sadrettin Sarıkaya’nın soyadından bile komplo teorilerine payanda üretmeye çalışanlar kötü niyetli değilse yargı sisteminin işleyişini hiç bilmiyor diyebiliriz. Bu arada işi ‘cemaat’e yıkmaya çalışanların patinaja düştüğü soruya bugüne kadar cevap vereni görmedim. “Cemaatin bu işten çıkarı ne? 9 ay önceki seçimlerde yeni anayasa için cansiparane çalışırlarken neden bir anda komplocu olsunlar?”Şimdi gelelim işin teknik boyutuna: Yasama dokunulmazlığı ile yürütmenin yargılanma prosedürü birbirine karıştırılıyor. Yasama dokunulmazlığı bir zırhtır ama yürütmeninki neredeyse yargılanamazlıktır. Milletvekili, dokunulmazlığı kalktığında ya da seçim kaybettiğinde tamamen korumasızdır. Elde ettiği, zamanaşımına bile imkân vermeyen geçici ertelemedir. Bakanlar ve başbakan ise Anayasa’nın mücbir emri doğrultusunda Meclis soruşturması olmadan yargının konusu haline getirilemez. Değil herhangi bir savcının, Yargıtay başsavcısının bile yetkisi yoktur. Yüce Divan yargılamalarında dahi başsavcı, duruşma savcısından öte bir şey değildir. Hazırlık soruşturmasını bizzat Meclis yapar. Parlamento’nun yargısal bir faaliyetidir. İddianameyi soruşturma komisyonu hazırlar, Genel Kurul kabul eder. Komisyonunun hangi suç için hangi ceza maddesini talep ettiğini belirtir raporu salt çoğunluk (276) ile kabul edilirse yargılama mümkün hale gelir. Onu da Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi yapar. Anayasa ve iç tüzüğün en muhkem kuralları diyebiliriz bu prosedüre. Her aşaması Meclis Genel Kurulu’nun onayına tabidir ve anayasa değişikliği ile aynı kurallar uygulanır. Gizli oy ve grup kararı yasağı vardır. Böylesine açık ve sıkı kurallara rağmen ‘başbakan tutuklanacaktı’ demek ya art niyet veya cehalet nişanesidir. Başlangıçta söyledim; yasama dokunulmazlığı ile karıştırılıyor ve onun istisnalarının uygulanacağı ileri sürülüyor. O istisna şöyle tarif ediliyor: Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır.” 83. madde tamamen yasama organını kapsar, bakanlar bunun dışındadır. Kaldı ki burada milletvekili için bile ne suçüstü hali ne de seçimden önce başlamış soruşturma şartı yerine geliyor. Başbakan zaten kapsam dışındadır hatta herhangi bir vekil de bu iddialarla tutuklanamaz. AK Parti’deki hukukçular bu balonun şişmesine neden izin veriyor veya sessiz kalıyor anlamış değilim.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue