Batı basını haberi en kestirmeden AK Parti ile askerler arasında bir hesaplaşmanın sonucu olarak verdi.Kazanan hükümet olmuş. Demokrasinin ve hukukun kazandığı zaferden kimsenin haberi yok; zaten onları ilgilendirmiyor. Türkiye’de durum biraz daha iyi. Karara doğrudan cephe alanlar doğru-dürüst argüman üretmekte zorlanıyor. Kafalar vakti zamanında yeteri kadar karıştı, sonra duruldu ve sonra tekrar karıştı. Bu dalgalar arasında netice hasıl oldu. Özünde karara cephe almayıp da yargılama sürecindeki uygulamalara itiraz edenler daha fazla. Yeniden kafaları netleştirelim. Türkiye’de altı senedir, bir tane bile faili meçhul cinayet işlenmedi. Hiç şüphesiz bu durumu bugün verilen karar değil, davanın kendisi sağladı. Karardan sonra herkes daha fazla emniyette. Aksini iddia edebilecekler beri gelsin. Mahkemenin Danıştay suikastı ile ilgili kararı, altı yıldır aynı formattaki cinayetlerin neden işlenemediğini de göstermiyor mu? Laik Atatürkçü hedefleri vurup, sonra da “laiklik tehlikede” çığlıkları arasında hassas kesimleri seferber edip darbe şartları oluşturma modeli artık tarihe gömüldü. Allah göstermesin bugün benzer bir cinayet olsa, aklı başında tek kişi “irtica hortladı” demez; Ergenekon’un kökünün kazınamadığını düşünür. Herkesin böyle düşüneceğini öngörmek, ön almak için yeterli değil mi?Kaybettiklerimizi düşünün. Derin çeteler iktidar mücadelesinin tarafı olmasaydı, terör sorunu bu kadar can yakar mıydı? Kürtler bu kadar devlete düşman edilir miydi? Bu kadar kin ve düşmanlık oluşur muydu? Akıl ve sağduyu ile bulunacak çözümler bu kadar gecikir miydi? Kan oluk gibi aktıkça, ortalığı karıştırıp durumdan vazife çıkartmak üzere köşeler tutuldu. Oturup hesabını yapalım: Türkiye’nin 30 yılını alan terör belasında Ergenekon’un payı ne kadar?Türkiye daha zengin bir ülke olmaz mıydı? Sofranıza götürdüğünüz ekmek büyümez miydi? Silahlı zorbalığın habire etrafa ayar verdiği bir devlet düzeninden daha önce kurtulsaydık, çocuklarımız daha özgüvenli ve daha iddialı olmaz mıydı? Hükümetler, köşelerde çelme takmak için bekleyen Ergenekoncuların istismarından korkmasaydı, dış politikada daha insicamlı ve proaktif adımlar atılmaz mıydı? Ergenekon komploları ile zihnimiz meşgul edilmeseydi, gündemlerimiz ve dolayısıyla gayretlerimiz daha yapıcı mecralarda ilerlemez miydi?Savaş gemisi güvertesinden, tam takım kadrosunu arkasına alıp milleti tehdit eden genelkurmay başkanları savcılara hakimlere görev dağıtmasına rağmen, birkaç yargıç önlerine gelen delilleri değerlendirdi ve sadece hukuku uyguladı. Şüphesi olan sorsun: Deliller de hukuk da nereden geldi?Adaletin terazisi bizim elimizde değil. Mahkemeler millet adına karar veriyor. Ödediğimiz bedellerin hesabı soruldu mu? Adaletin kılıcı, bir daha benzer suçların işlenmesini engelleyecek mi? Yargı sınavdan alnının akıyla çıktı, hepimize lazım olan hukukun her şeyden, bu arada silahtan da üstün olduğunu ispatladı. Hiç kimse, koca orduyu yöneten generaller bile silahları ve personelleri ile hukukun üstünde değiller. Ne silahı ne de imdadına yetişecek kimsesi olmayanlar için bundan daha büyük güvenceyi kim verebilir?Artık demokrasimizin bu hukuk düzenine uyum sağlaması lazım. Hâlâ mahkeme kurup delil kritiği yapanlar, mahkemenin ağır cezalara çarptırdığı kişileri beraat ettirenler bu hukuka uyum sağlamakta zorluk çekiyorlar. Hele mahkeme kararını, tıpkı Batı basını gibi “hükümeti ne kadar güçlendirir?” merceği ile okuyanların gözlüklerini değiştirmesi lâzım. Bu mahkeme kararı hükümeti değil, muhalefeti güçlendirir. Ergenekon dönemi kapandıysa, bu canavarın der-dest edildiği zamanın hükümeti, iktidarının varlık gerekçelerinden birini kaybetmiş demektir. Daha fazla demokrasiyi bu sefer ondan isteyeceğiz. Aynı şekilde muhalefet, Ergenekon’dan umutlar kesilince iktidar karşısında yegane alternatife dönüşecek.Mahkeme hakkı teslim etti, demokrasi çoğunluğa üstünlük sağlıyor; hukuk her ikisini birbirine bağlıyor.Ne güzel bir Bayram. Allah mübarek eylesin.
↧