Eğer tatil hayatımız atıl kalmak, vakit öldürmek, mevsimi boşa harcamak.. şeklinde geçiyorsa bunu düşünmemiz gerekir?Çünkü tatilde israf edip boşa harcadığımız vaktimiz, nakdimizden de kıymetlidir. Nitekim vakitle nakdi kazanabilirsiniz, ama nakitle vakti kazanamazsınız. Öyle ise nakitten de kıymetli olan vaktimizi tatilde boşa harcamaktan kaçınmalı, tıpkı paramızı boşa harcamaktan kaçındığımız gibi.. Aslında İmam-ı Şafi Hazretleri’ne göre tatil, atıl kalmak, yani işi bırakmak değildir. Tam aksine tatil, devamlı meşgul olduğun işi bırakıp yeni bir işle meşgul olmak, yani usandığın bir işten uzaklaşıp usanmadığın yeni bir işe başlamak demektir. Bu sebeple tatilimizi yeni bir meşguliyetle değerlendirmeli, en azından kalbî, ruhî, fikrî mânâda kazançlar sağlamaya yönelik çalışma içinde olmalı, kitaplar okuyup tefekkürde bulunmalı, bulunduğumuz yere ve çevremize faydalı olmaya yönelik işlerle iştigal etmeliyiz ki, nakitten de kıymetli olan vaktimizi boşa harcamış olmak gibi bir ziyana maruz kalmayalım.Vaktin nakitten değerli olduğunu bilen İmam–ı Ebu Yusuf Hazretleri, vefatı anında bir ara bayılarak gözlerini yummuştu. Neden sonra gözlerini açtı, başında durana hemen bir ilmi mesele sordu. O da, ‘Şimdi mesele halletmenin zamanı değil, biraz istirahat eyle,’ deyince şu tarihi cevabı verdi: ‘Keşke ilimle meşgulken gelse bana gelecek olan. Ben de öylesine değerli bir meşguliyet içinde iken gitsem öbür tarafa! Ne büyük şeref olur benim için ilimle meşgulken gitmek’. Demek ki tatilde kitap okuyarak ilimle meşgul olmak vakti en değerli şeylerle değerlendirmek manasına da gelmektedir. Vaktini böyle değerlendirenlerden biri de meşhur alim Hammad bin Seleme idi.-Ya namaz kılar, ya halka hadis anlatır, ya da öğrencilerine ders verir, gençlerle meşgul olurdu.. Yani boş vakti hiç yoktu onun. Nitekim vefatı da namaz kalırken vaki olmuş, secdede iken ruhunu Rahman’a teslim etmişti, herkes de onun vakit değerlendirmesine hayranlık duymuştu..Basra’nın büyük velisi Hasan Basri Hazretleri ise sahabenin vakit değerlendirmesini anlatırken der ki: “Ben öyle zatlara eriştim ki, onlar sizin paranızı boşa harcamaktan çekindiğinizden çok daha fazla vakitlerini boşa harcamaktan çekiniyorlar, dakikalarını dahi boş geçirmiyorlardı. Tatil atıl kalmak değildi onların nazarında…” Vaktini sohbetlerle geçirmekten kaçınmayan bir adam, selef alimlerinden Abdullah bin Amir’e gelerek, ‘Biraz vakit ayır da seninle havadan sudan şöyle bir sohbet edip vakit geçirelim’ demişti de şu karşılığı almıştı: “Tut Güneş’i gitmesin, seninle oturup havadan sudan konuşup vakit öldürelim.” Adam şaşırmış. ‘Ne demek bu’ deyince Abdullah: –Çünkü demişti, güneş durmuyor gidiyor, böylece vakit harcanıyor; ya vakti durdur seninle muhabbet edelim, ya da geriye çekil, akıp giden vakti değerlendirelim. Nakitten de kıymetli olan vakti boşa harcama gibi telafisi mümkün olmayan bir ziyana uğramayalım.” Anlaşılan odur ki, tatillerde bizim en sorumsuzca harcadığımız değerimiz, maalesef nakitten de kıymetli olan vakitlerimizdir. Hem de kucak dolusu nakit harcasak da geri getiremeyeceğimiz vaktimiz. Onun için Efendimiz (sas) ikaz etmiştir bizleri:-İki nimet vardır ki insanlar kıymetini bilmiyorlar. Biri sıhhatleri, diğeri de boş vakitleridir. Gerçekten de hem sıhhatin hem de boş vaktin kıymetini tam olarak bildiğimiz söylenemez. Bu konuda halk arasında vaktin değerini ifade etmek için rivayet edilen bir menkıbeyle bağlayalım vakti değerlendirme bahsimizi. Efendimiz (sas) yolda giderken kenarda bomboş oturan bir adam görmüş, ilgi göstermeden geçip gitmiş. Sonra dönüşte aynı adama bu defa selam verip ilgi göstermiş. Bunun sebebini sormuşlar. Şöyle cevap vermiş:– Geçerken bomboş duruyor, vaktini boşa geçiriyordu. O yüzden ilgi göstermedim. Dönüşte ise hiç olmazsa eline bir çöp almış toprağı karıştırıyor, boş oturmuyordu. O yüzden ilgi göstermeye layık gördüm.
↧