Hem dramatik, hem şaşırtıcı, hem komik hem de anlamsız. Bir taraftar Volkan’a muhtemelen ağır şeyler söylüyor. Aklı tribünde değil. Sahada olması gereken Volkan, bu sese kulak veriyor. Hiç de hoş olmayan bir şekilde tepki gösteriyor. Sonra takriben 15 dakika önce tartıştığı, daha doğrusu kendisini sert şekilde uyaran hocasına ‘beni değiştir’ işareti yapıyor.Önce hakem devreye giriyor. Ardından Aykut ve rakip futbolcular Volkan’ı teskin etmeye çalışıyor. Kimi başını okşuyor, kimi gözyaşlarını siliyor, kimi ‘dur, gitme’ diyor... O, bu duygu atmosferinin ortasında kararlı bir şekilde ilerliyor ve soyunma odasının yolunu tutuyor. Bu esnada teknik heyetin kılı kıpırdamıyor. ‘Yolun açık olsun ey amatör’ diye sesleniyorlar adeta. Ve hemen Malouda oyuna giriyor. Kısa süre sonra da ilk yarı bitiyor.Ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama hoş değil, doğru değil, olacak iş değil. Ve gelelim oyuna. Trabzonspor için maça golle başlamak büyük bahtiyarlıktı. Kimse Çaykur Rizespor’un kalecisine kızmasın. Adrian’ın şutu üzerine geliyor gibi görünse de son anda koordinat değiştirdi. Bu, Gheorghe Hagi familyası vuruşlara reaksiyon göstermek neredeyse hiçbir file bekçisinin harcı değil. Golden sonra Trabzonspor’un birkaç zorlama pozisyonunu izliyoruz ve konuk takımın arayışları başlıyor. Dikkat ediyorum, Çaykur Rizespor savunmadan çıkarken Trabzonspor’dan daha rahat. Viera, Sezer ileriye doğru kolayca taşıyor oyunu. Bunun iki sebebi var. 1- Rizespor savunması top kullanma becerisi açısından ev sahibi takımın defansından daha iyi. 2- Trabzonspor rakibe önde basmıyor. Bütün hikâye orta saha ve birinci bölgede başlıyor. Bağışla ama düşlerinde şampiyonluk olan bir takım böyle oynamaz hocam.40. dakikada Tevfik beraberlik golünü attığında Trabzonspor ceza sahası dolaylarında 7 Rizeli oyuncu vardı. İlk yarıda duran toplar hariç Trabzonspor’un rakip kalede bu kadar kalabalık oyuncuyla göründüğü herhangi bir pozisyon hatırlamıyorum. Olcan solbeke zamklanmış, öne çıkamıyor. Halbuki Mustafa hoca, dörtlü savunmadan vazgeçse mesela 3-4-3 sistemini denese hem Olcan’ı daha verimli kullanacak hem de Trabzonspor daha ofansif bir anlayışa geçmiş olacak. Hoca, Adrian’ı sürekli çizgiye gönderiyor. Ama bu oyuncunun attığı ve Malouda’ya attırdığı enfes gol merkezde bulunduğu pozisyonlarda geldi. Soner’le ilgili de şunu söyleyeceğim: Akıl var, yetenek var. Lakin futbolunun sonbaharındaki yıldızlar gibi oynuyor. Bu yüzden meziyetleri verimliliğe dönüşmüyor.Geneli özetlersek ikinci yarıdaki Trabzonspor hem anlayış, hem estetik hem de üretkenlik anlamında ilk 45 dakikadan daha iyiydi. Bence gerek takım, gerek hoca açısından gecenin en olumlu işareti buydu.
↧