Kore denildi mi ilk aklıma gelen şeyler Kore harbi ve Kunuri Savaşı’dır. Savaş bitip de yazıları, edebiyatı ortaya konulduğunda ise yanılmıyorsam, Adalet Ağaoğlu’nun bir romanında, esir düşen Türk ve Amerikalı askerin hikâyesindeki Türk askerinin, Amerikalıya yemeğin etlerini ve iyi tarafını ikram etmesi aklıma gelir.Savaşın gerçek yönünü ele alırsak, Konya’ya gelin gelen Koreli bir genç kızı hatırlarım. Dünyanın kapalı bir kutu olduğu o dönemlerde nasıl bir aşksa, büyük bir cesaretle, dilini bile bilmeden sevdiği Türk askerinin elinden tutarak Konya’ya gelen Koreli gelin gözlerimde canlanır.Üç gün için İstanbul’a uğradığımda, ‘İstanbul-Gyeongju Dünya Kültür Expo 2013’ adıyla, kültürel ve ticari yönden çok zengin bir Kore tanıtım programının İstanbul’u sarıp sarmaladığını gördüm. Bu programların bazılarını izleme fırsatı yakaladım. Yürüyüş yolum üzerinde olduğu için Beyoğlu Sanat Galerisi’ndeki çay gösterisini izledim. Taksim’deki çok güzel fotoğraf sergisini gezdim. Sultanahmet’te yemek tanıtım çadırı ve Legacy Ottoman Otel’deki şifalı yiyecekler tanıtımını vakit darlığından göremedim.Program içinde Sahan Restaurant’ta gerçekleştirilen bir yemek tanıtımı programında, Koreli bir şefin hazırladığı Kore yemeklerinin tadına bakma şansım oldu… Oldu ve Korelilerin yaşlısının gencinin neden bu kadar formda kalabildiklerini anladım. Gördüğümüz yaşlı-genç Koreliler arasında tek bir kilolu kişi görmedim. Biz davetliler arasında ise formunu koruyanlar olsa da, herkes maşallah hepimizin bildiği gibi idi.Yemek, protokol konuşmaları ile başladı. Dünyalar güzeli üç Koreli bayan dansçının da katıldığı bir dans gösterisinden sonra açık büfe tarzında Kore’nin ünlü aşçılarından Jung-Wook Woo tarafından hazırlanmış yemeğe geçildi. Sağlıklı bir mutfağa sahip olduklarını vurgulayan Koreliler haklıydı. Giriş olarak bademli, baharatlı olduğu söylenen nefis bir şerbet sunuldu. Ardından geçilen açık büfede, az yağlı ve sebzeye dayalı bir mutfak olduğu görüldü. Ancak biftek tavası, kaplanmış balık ve tavuk tavaları kızartılmıştı. Anlaşılan Kore mutfağında hayvansal gıdalar kızartılabiliyor, sebzeler ise çeşitli yöntemlerle pişiriliyordu. Kore mutfağının ünlü lahana ve salatalık turşuları da büfede bulunuyordu. Tatlı sunumuna gelince Korelilerin nasıl bu kadar ince olabildiklerinin sırrını çözdük. Bir lira büyüklüğünde nefis bir fıstık ezmesi, bir de aynı büyüklükte şeffaf kâğıt içindeki bizim lokmaya benzer bir tatlı ile yemek sonlandı. Biz de tatlı yemeyi toplum olarak Koreliler gibi biraz aza indirebilsek ne kadar güzel olurdu diye düşünürken bir Türk hanım, “Buraya kadar gelmişken, Tahir Bey’in Antep tatlılarından da alalım demez mi?” Hiçbir zaman Koreliler gibi olamayacağımıza kanaat getirdim!..Şüphesiz bir menü ile genelleme yapamayız; ama sağlıklı bir mutfağa sahip oldukları kesin. Bu güzel akşamda lahana turşusu, toplar halindeki etli pirinç, tatlılar ve bademli şerbet hoşuma giden lezzetler arasındaydı. Sadece yemekten önce Kore mutfağını açıklayıcı on dakikalık kısa bir konuşma yapılarak bilgi verilmesi yerinde olurdu.Dongda dedikleri çay seremonisi ise çeşitli anlamlar taşıyan çok zarif bir uygulama… En güzeli, Kore’ye bir yolculuk yaparak bu sağlıklı yemekleri, ilginç çayı yerinde tatmak olacak… Allah hepimize nasip etsin…Sevgili okuyucularım, bu hafta balık sezonu balıkçıların ve hepimizin yüzünü güldürecek şekilde açıldı. Erdemli’de iken nasıl Akdeniz’desiniz, hiç balık tarifi vermediniz diyen okuyucularım için, Akdeniz’in az yağlı ve çok sevdiğim avcı balığı fırınını veriyorum. Bu balığı yağsız olduğu için genelde kızartma yaparlar ama ben bu şekilde, bir de tuzlamadan uyguluyorum. Siz isterseniz çok az tuzla balıkları tuzlayabilirsiniz. Ağız tadı ve mutlulukla kalın.Avcı Balığı FırınıMALZEMELER:4 kişilikPişme süresi: 20-25 dakika4 avcı balığı (ayıklanmış yıkanmış)4 tatlı kaşığı (tereyağı veya zeytinyağı)4 defne yaprağı1 çay kaşığı tuz (istenirse)Beraberinde½ su bardağı limon suyuDomates, soğan dilimleriTöymekanlı (doğal semizotu) roka salatasıYapılışı:Balıkları tepsiye diz veya fırına dayanıklı kağıda birer birer yerleştir. Defne yaprağını alta, tereyağını (zeytinyağı da olabilir) üste koy, sar. 200 derece fırında 20-25 dakika pişir, kâğıdını al. Töymekan, domates ve soğan dilimleri ile servis tabağına düzenle.n.halici@zaman.com.tr
↧