Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Mustafa Ulusoy - Merhametli bir koca

$
0
0
Anlatacağım dillere destan olmuş bir aşk hikâyesi değil. Maşukuna kavuşmak için ne Ferhat gibi dağları delmiş ne de Leyla’sı için çöllere düşmüş bir adamın hikâyesi bu.Basit, sıradan, yalın mı yalın, ihlas ve samimiyetle, en çok da merhamet ve şefkatle örülmüş bir kalbin, tefessüh etmemiş bir vicdanın, aklıselim bir adamın hikâyesi.Adamla kadın görücü usulüyle evlenmişler. Adam kadını beğenmiş, kadın da adamı. Öyle yıllarca birbirimizi görüp görüşelim de tanıyıp bilelim zırvalığına kapılmamışlar. Aşka falan da kafayı takanlardan değillermiş. İkisinin de ilk görüşmede içleri ısınmış birbirine, bu bize kafi diye düşünmüşler.Zaman şimdiki gibi çoğu evin kaloriferli olmadığı, sobayla ısınıldığı zamanlar. Her odada ayrı bir soba yanmıyor. Çoğunluk sadece oturma odasında soba var. Bir odadan diğerine geçince zannedersiniz Sibirya’ya ayak basıyorsunuz. Mutfak ise yanan ocağın, pişen yemeklerin buğusuyla ısınıyor. Odaların zemini derseniz, şimdiki gibi terliksiz yere basmak ne mümkün.Kadın narin mi narin, zarif mi zarif. Maharetli, becerikli, on elinde on maharet. Kocasına bağlılığı her geçen gün artıyor. Kocası öyle çok konuşan, duygularını pek belli eden biri değil. Konuşuyor da az konuşup öz konuşuyor. Ama karısını dinlerken bir görün onu. Karısının ağzından dökülen inci taneleri de onları topluyor zannedersiniz.Kadın kış aylarını hem seviyor hem sevmiyor. Kadının bir huyu var. Soğuğa tahammülü neredeyse sıfır. Ayazlar başladı mı, kat kat giyinir. Sarındıkça sarınır giysilerine.Ama kadın kış aylarını bir yandan da çok seviyor. Hatta yaz aylarında, kış aylarını özlediği bile oluyor.Dedim ya, zaman çoğu evde sobaların yandığı, kaloriferle ısınmanın yaygın olmadığı zamanlar. Adam, yatma zamanı gelince karısının suratının abus bir hale geldiğinin farkında. Buz kesmiş yatak odasında hele yorganın altına girmek kadın için büyük dert.Adam, nakş-ı şefkatle bezendiğinden, duyarlı, düşünceli. Karısının soğuk yatağa girmekten hoşlanmadığını biliyor. Ondan önce soğuk yorganın altına giriyor. Bir müddet kalıyor. Yatak ısınıyor ve karısını “Gel hanım, yatak ısındı,” diyerek çağırıyor.Kadının iç âlemini bir düşünün. Bu küçük fedakarlıkta saklı mananın derinliğinin idrakinde kadın. Kadın, sevildiğini hissediyor, değer verildiğini hissediyor, önemsendiğini hissediyor.Kadın, daha derin bir marifetin idrakinde; adamın bu şefkatinin Sonsuz Şefkat Sahibi’nin şefkatinin bir tecellisi olduğunun.Adam, elli yaşında ölüyor. Sekte-i kalpten. Kadın, geri kalan hayatında kışları artık soğuk yatağa giriyor. Ama her yatağa girdiğinde otuz yıl hayat arkadaşlığı yapmış bu merhametli adama Fatiha okuyarak günlük hediyesini yollamadan uykuya dalmıyor. Adam da berzah âleminde yaşarken, karısının Fatiha’yı okumayı bitirdiği anda bir rayiha hissediyor. O rayihayı hisseder hissetmez karısının yattığını anlıyor. Biraz sonra da zaten melekler Fatiha hediyesini adama sunuyorlar.Sevmeyi bilmeyenler öğrenebilirIngmar Bergman’nın 1978 yılında yaptığı “Höstsonaten” isimli filmi, narsist, bencil, sevmeyi bilmeyen bir annenin çocuğunun kişiliğinde yaptığı tahribatı son derece sakin, aşırılıklara kaçmadan, dramatize etmeden, yaşanmışlıkları olduğu gibi aktaran usta bir dille anlatıyor. Charlette, ünlü bir konser piyanisti. Varoluşunu alkışlar, şan, şöhret üzerine kurmuş, onlar olmadığında kendisinin de olmayacağını hissedeceği bir hayat algısına sahip narsist bir kadın. Her şey onun çevresinde dönsün istiyor. Ama bir sorun var. Yaşlılık, ölüm, fanilik de onun çevresinde dönüyor.Kızı Eva, evlendiği bir rahiple mütevazı bir hayat sürüyor. Eva, derin bir kendilik bilincine sahip. Annesinin kişiliği üzerindeki hasarının farkında. Kocasıyla evlenmeden önce ona söylediği bir söz var ki, insana şunu dedirtiyor: Tamam, bir insanın yaraları, marazi tarafları olabilir ama eğer içgörü sahibiyse, vicdanı ve kalbi tefessüh etmemişse Allah bir yerden şifasını da verir. Rahibe dediği de şu: “Ben sevmenin ne olduğunu bilmiyorum. Bana sabırlı olmalısın.” Rahip, sevmeyi bilen bir adam. Karısına en büyük iyiliği de bu oluyor: Sevmeyi ona öğretmek.Bu filmi narsist bir benliğin hem kendi hem de insanlar üzerindeki hasarını anlamak ve nefs-i emmaremizi iyi bir muhasebeye çekmek için seyretmeli. Bir kere değil, ara ara da seyretmeli.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue