Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Abdülhamit Bilici - Camianın suçu!

$
0
0
Her topluluk gibi camianın da hataları olabilir. Bunlar yapıcı şekilde dile getirilse yol gösterici de olur.Ama maksadın, bağcıyı dövmek olduğu anlaşılırsa içgüdüsel olarak dinleme yerine savunma refleksi öne çıkar. Yapıcı eleştirilerin, ciddiye alındığına dair çarpıcı bir örnek hatırlıyorum. 3 sene önce Cumhurbaşkanı Gül’ün Kamerun ve Kongo ziyaretlerine katılan gazetecilerden Ece Temelkuran, Türk okulu ziyaretinde gördüğü bir tabloya üzülüp rahatsızlığını “Ey Afrika gençliği! Rahat, hazır ol!” başlıklı yazısıyla dile getirmişti.Olay, Kongo’daki Türk okulu ziyaretindeki karşılama töreninde 6 yaşındaki 2 Kongolu kızın, “Rahat! Hazır ol!” komutlarıyla başlayıp İstiklâl Marşı’nın 10 kıtasını ezbere okumasıydı. Temelkuran, sohbet esnasında bu rahatsızlığını Gül’e de aktarmıştı.Ertesi günkü durak Kamerun idi ve burada da Türk okulu ziyareti vardı. Ama tören bu kez “somut biçimde sivilleşmişti”. Çocuklar rahat bir pozisyonda “Gesi Bağları”nı söylüyordu. İstiklâl Marşı 10 kıtadan 2’ye inmişti. Türkiye dönüşü uçakta “Kamerun’daki tören daha sivildi, değil mi?” sorusuna Gül şu cevabı verecekti: “Telefon edip söyledim. Bunlar takdir ettiğimiz şeyler değil. Çocuklara bir daha böyle şeyler yaptırmamalarını söyledim.” Yapıcı eleştiri yazısı ve samimi bir telefon, anında yanlışın gözden geçirilip düzeltilmesini sağlamıştı.Yapıcı eleştirilere anında cevap veren, makul insanların eleştirilerini dinlemek için özel toplantılar düzenleyen camiayı eleştirirken, yapıcı üslup kadar empati de lazım. Hakaret eden, sürekli iftira atıp yaftalayanlara diyecek söz yok ancak makul çerçevede camiayı eleştirenlerin, ülkede olup biten her şeyden sorumlu tutulan ve devletin tehdit listesinden hiç çıkmayan, fişlemelere konu olmaktan kurtulamayan camianın yerine kendini koyması çok iyi olur.Mesela camiadan haklı olarak şeffaflık isteyenler, devletin en kozmik kararlarının alındığı MGK’da, “Gülen grubunun faaliyetlerine karşı alınması gereken tedbirler” kararını dikkatle okumalı. 25 Ağustos 2004 tarihli toplantıda, Hizmet’e ait faaliyetlerin tasfiyesi için 15 ayrı karar alınıyor. Uygulanma için de Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu (BUTKK) koordinesinde, İçişleri, Dışişleri ve MİT görevlendiriliyor. Hizmet’e ait kurumların engellenmesi için ağır yaptırımlar getiren yasal düzenlemeler yapılması, eylem planı hazırlanması isteniyor. Camiaya ait okulların, İçişleri ve MEB’ce takibe alınması, BUTKK’na rapor edilmesine; ‘öğrenci evleri’ne engel olunmasına hükmediliyor. Cemaate bağış yapan işadamlarının MASAK’ça takibi kararlaştırılıyor.Cumhurbaşkanı Sezer’in başkanlığındaki bir MGK’da ve AK Parti iktidarına karşı aktif darbe planlarının yapıldığı şartlarda hükümetin bu kararı imzalamak zorunda kaldığına kuşku yok. Ama bu kararın daha sonra da uygulandığını gösteren 2005, 2006 ve hatta 2013 yılına ait Taraf gazetesinde yer alan belgeler ve Dursun Çiçek imzasıyla 2009’da derin devletin camiayı bitirme planını andıran psikolojik operasyonun bugün hayata geçiriliyor olması fazlasıyla düşündürücü. Üstelik 12 Eylül referandumuyla anayasa suçu haline gelmesine rağmen kıdemli bürokratları “Moğolistan’a kurban gönderdi”, “Mehmet Altan’ın konferansına katıldı”, “Türkmenistan’daki Türk okulunun mezuniyet törenine gitti” diye fişlenmenin izahı yok. Hüseyin Çelik’in “alçaklık” diyerek ve MİT’i adres göstererek varlığını kabul ettiği bu suçu işleyenlerle ilgili bir işlem yapılmaması hukukî bir skandal. Şimdi bir de iş dünyasından medyaya uzanan 2 bin kişilik bir fişleme listesinin Başbakan’a sunulduğundan söz ediliyor. Bir gecede Emniyet ve Milli Eğitim’den TRT’ye birçok insanın yargısız infazla mağdur edilmesi, bu hazırlığın epey önceden başladığının göstergesi.Madem empati yapacağız, o zaman 2004 MGK belgesini, lütfen bir de ‘Fethullah Gülen’ ibaresinin geçtiği yerlere Aleviler, Menzil, Ermeniler, İsmail Ağa, Alperenler, AK Partililer, Milli Görüş veya hangi gruba mensup iseniz onu koyarak okuyun. Bakalım, aynı soğukkanlılıkla yaklaşabiliyor muyuz? Gerçek buysa, yani 2014 Türkiye’sinde bile haklarında bir hüküm bulunmayan masum insanlar, suçlu gibi fişleniyor; hiçbir kanunda yasak olmamasına rağmen Hizmet’le irtibatlı insanlar Başbakan tarafından terörist gibi yaftalanıyor, meşru kurumlardan “in” diye bahsediliyorsa hangi şeffaflık talebinden bahsedeceğiz? Ve hangi yüzle Türkiye’nin bir demokrasi ve hukuk devleti olduğunu iddia edeceğiz?

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue