Adana mitinginde İsmail Türk’e yapılan saldırı olmasaydı, bu soru aklıma gelmeyecekti. İsmail Türk feleğin dişlerini sökmüş namlı bir Ülkücü.Gençlik yıllarını cezaevinde tüketmiş, çile çekmiş bir adam. Fikirlerimiz uyuşmasa da benim dostum. Habererk isimli, Ülkücülere hitap eden internet sitesinin yöneticiliğini yapıyor. MHP’li ve üstelik MHP’nin özellikle çözüm sürecine yönelik sert muhalefetine aktif bir şekilde destek veriyor. Öyle ki İstanbul’dan kalkıp, destek olmak için Adana’daki mitinge gidiyor. Bütün bu özellikleri onu, Adana mitinginde saldırıya uğramaktan kurtaramıyor. Çünkü İsmail Türk, parti içindeki muhalefetin yanında yer alıyor.Haberi duyunca canım çok sıkıldı. Polis onu, saldıranların elinden zor almış. Saldıran kim, saldırıya uğrayan kim? İsmail Türk, ağır ameliyatlar geçirmiş, sağlık problemleri olan bir adam. 50 tane genç, 60 yaşına merdiven dayamış adama çullanıyor. Ülkücülük bir yana delikanlılık da ölmüş. Yaşlı bir Kurt tek başına çakallarla baş başa. Korkum başka. Kavga-dövüş işlerine artık yaşımız müsait değil; bu yaştan sonra dayak yemeyi hazmetmek de zor. Geriye tek çare kalıyor. Ne diyelim: Allah gençleri, o ihtimalden korusun.Devlet Bahçeli’nin ve Şefkat Çetin’in bu saldırının hesabını vermesi lazım. Onlardan doğrudan bir talimat geldiğini sanmıyorum. Tersine gençlerin verilen emirlere-talimatlara uymaması bu çirkin saldırıya yol açmış olmalı. Bu durumda teşkilat disiplininin işletilmesi ve hesap sorulması lazım. Failler bulunacak ve İsmail Türk’ten okkalı bir özür dilenecek. Yoksa?Camiayı tanıyan biri olarak, gençlerin son günlerdeki yoğunluktan ve aşırı hamaset yüklemesinden dolayı ölçüyü kaçırdıklarını ve durumdan vazife çıkartıp çizgiyi aştıklarını düşünmek en doğrusu. Ancak yine de parti yönetimine terettüp eden bir sorumluluk var. MHP mitinginde İsmail Türk bile saldırıya uğruyorsa, yukardan verilen gazın ayarında bir sorun var demektir.Bir sorun varsa, “MHP, ne işle meşgul?” sorusunun cevabı başka bir önem kazanıyor.MHP lideri, PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili “vatan elden gidiyor” retoriğine yaslanıyor. Milliyetçilik romantik bir ideolojidir. Bu yüzden Adana mitinginde Devlet Bahçeli’nin “Son yurdumuz, çakmak çakmak gözlerinizle aydınlanmaktadır.” diye söze başlayıp “Biliyorum ki, içiniz kan ağlamaktadır. Biliyorum ki, hüzünleriniz çoğalmaktadır.” diye bitirdiği zaman milliyetçi romantizmi derinden hissedebilirsiniz. Lakin bu romantizmi, basit gerçekler aksatıyor. Suriye’deki iç savaş Türkiye’nin millî sorunu haline geldi. Kurulduğu tarihten itibaren dış politikasını Hatay vilayetini topraklarına katmaya adamış olan, yıllar boyu PKK terörüne hamilik ve koruyuculuk yapan Suriye’deki Baas diktası, sadece kendi halkına değil, Türkiye’ye de savaş açmış vaziyette. Hamasetle millî sorunlar çözülmez. Türkiye’nin tek parça halinde kalabilmesi için, MHP’nin etkili muhalefetini biraz da hesap-kitap üzerine inşa etmesi lazım. Dünya değişiyor. ABD, Ortadoğu’da havlu atmış vaziyette. Türkiye, ilave yükler altında kalıyor. MHP’nin, devletin Suriye politikasına millî ölçüleri gözeterek yaklaşması lazım.MHP’nin çözüme getirdiği sert muhalefet, tedirgin kesimlerin tereddütlerini siyasî teraziye taşıdı. PKK-BDP cephesi, biraz da MHP sayesinde frene basma ihtiyacı hissediyor. Ama sorun artık Türkiye sınırları dışında büyüyor. Çekilme sürecine odaklanan itirazların anlamı kalmadı. “Gerçekte silah bırakmıyorlar.” “Çekilme göstermelik.” “Dağdan inip şehirlere yerleşiyorlar.” türü paranoyalar ve korkular, reel durumun kavranamadığını gösteriyor. Suriye’deki gelişmelerle, PKK’nın silah bırakması arasında bir illiyet bağı kuramazsanız, salt hamasetle yolunuzu bulamazsınız.MHP milli rolünü, hamasetle realite arasındaki dengeyi kuramadığı için yeteri kadar etkili oynayamıyor. Yukardan pompalardan gazın artık biraz kesilmesi lazım. MHP diplomasi dili konuşmalı. Sakin, soğukkanlı ve ikna edici olmalı. Bu arada İsmail Türk’ten de mutlaka özür dilenmeli.
↧