Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Beşir Ayvazoğlu - Fâtih, Bellini ve Angiolello

$
0
0
Birkaç haftadır vakit buldukça Fâtih ve İstanbul’un fethiyle ilgili kitaplara göz atıyorum. Bunlardan biri de Giovanni Maria Angiolello’nun Türkçeye Fâtih’in İçoğlanı Anlatıyor: Fâtih Sultan Mehmet adıyla çevrilen Türk Tarihi isimli kitabı... Angiolello’nun yazdıklarını Ahmed Refik Bey’in Fâtih Sultan Mehmed ve Ressam Bellini (1925) isimli kitabıyla Stefan Yerasimos’un “Giovan Maria Angiolello ve İstanbul’un Fetihten Sonraki İlk Tasviri” başlıklı makalesinden biliyordum. Fâtih’in Eğriboz seferinde esir alınarak İstanbul’a getirilen ve Şehzade Mustafa’nın hizmetine verilen Venedikli Angiolello, Otlukbeli savaşında Şehzade’nin yanındaymış ve Türkçeyi çok iyi öğrenmiş. Zekâsı ve bilgisiyle Fâtih’in de dikkatini çektiği için din değiştirmediği halde defterdarlık makamına kadar yükselmiş, hatta bir süre II. Bâyezid’e de hizmet etmiş. Angiolello, Bâyezid döneminde Akkoyunlulara elçi olarak gönderilmiş, fakat muhtemelen Hıristiyan kalarak görevine devam etmesinin zor olduğunu düşündüğü için İstanbul’a dönmemiş, bir yolunu bulup memleketi Vicenza’ya kaçarak Uzun Hasan hakkında bir kitap yazmış. Angiolello’nun yüzyıllarca yazma olarak kaldıktan sonra geçen asrın başlarında keşfedilerek yayımlanan Türk Tarihi adlı kitabı Fâtih devri hakkında birinci elden önemli bir kaynaktır. Yerasimos, yukarıda sözünü ettiğim makalesinde bu kitaptaki bilgilerden yola çıkarak fetihten sonraki İstanbul’u tasvir etmişti. Fâtih’i de çok saygılı bir dille anlatan Angiolello’nun yazdıkları elbette sıkı bir eleştiri süzgecinden geçirilerek kullanılmalıdır. Fakat bazı bilgiler var ki, sadece onda bulabiliyoruz. Mesela 1479 Eylülünün sonlarında İstanbul’a gelip on altı ay kadar kalan erken Rönesans ressamı Gentile Bellini’nin İstanbul’daki faaliyetleri ve Fâtih’le ilişkisi hakkında tek kaynak, onun kitabıdır. Angiolello, Fâtih’in bahçeleri ve resimleri çok sevdiğini, bu sebeple bir mektup yazarak Venedik’ten getirttiği Gentile Bellini’den Venedik’in ve sevdiği bazı kişilerin portrelerini yapmasını istediğini söyler. Bir gün de bir dervişin portresini istemiştir. Bedesten’de bir sedire oturup padişahın kahramanlıklarını anlatan dervişin portresini yapan Bellini, Fâtih’in deli deli bakan böyle bir derviş tarafından methedilmekten rahatsız olduğunu söylemesi üzerine, “Fakat şevketmeâb,” der, “bizim taraflarda da böyle birtakım adamlar vardır ki bir sıra üstüne oturup ricâl-i muhtelifenin medâyihini okur dururlar; zât-ı şâhâneleri ki bu derece ulvîsiniz -zira İskender’in bile muvaffak olamadığı fütühata nâil olmuşsunuz- nefs-i şâhânelerinin medh olunmasını arzu etmeyişiniz beni mütehayyir ediyor.” Fâtih’in cevabı şaşırtıcıdır: “Bu âdem fikren sâlim olsa idi, tarafından medholunmağı arzu ederdim; fakat bir meczubun hakkımdaki medâyihini hiçbir vakit arzu etmem.” Bellini tarafından İstanbul’da birçok güzel tablo yapıldığını ve hepsinin saraya konulduğunu, bu tabloların daha sonra Bâyezid tarafından pazarda sattırıldığını anlatan Angiolello, onun babasını inançsızlıkla suçladığını da iddia ediyor. Son yıllarında oğlu Bâyezid’le de arası açık olan Fâtih’e karşı ciddi bir muhalefet vardı. Ardı arkası kesilmeyen seferler, uygulanan maliye politikası ve akçedeki gümüş oranı sürekli azaltıldığı için satın alma gücünün zayıflaması halkı; vakıflara ve şahıslar elindeki emlâke el konularak tımarlı sipahilere verilmesi tarikat çevrelerini ve ulemayı çok rahatsız etmişti. Bu rahatsızlık ifade edilirken, muhtemelen, “kâfir” ressamlara portresini yaptırdığı ve sarayını “mücessem” tasvirlerle doldurduğu abartılarak kulaklara fısıldanıyordu. Sinan Paşa’nın Tazarruname’sindeki “İlâhî! Cümle-i nakkâşân-ı âlem ve müsavvirân-ı benî-âdem bir na­kış tasvîr ve bir suret tahrîr itmek isteseler...” diye başlayan bölümün satır aralarında Fâtih’in İtalyan ressamlara ve portrecilik sanatına duyduğu ilgi eleştiriliyor desem, aşırı bir yorum yapmış olurum, ama bu hiç de ihtimal dışı değildir. Sinan Paşa’nın sadrazamlıktan azledilerek hapsedilmesi, ulemanın gösterdiği şiddetli tepki üzerine cezasının sürgüne çevrilmesi belki de bu “estetik” kavgasının bir sonucudur, Allahü a’lem bi’s-savâb. Osmanlı kaynaklarında Bellini’den ve Fâtih’in sarayında görev yapan diğer İtalyan ressam, heykeltıraş ve bronz dökümcülerinden hiç söz edilmemesi, daha da önemlisi, bu sanatçılar tarafından yapılmış hiçbir eserin İstanbul’da muhafaza edilmemiş olması, sizce de o yıllarda Fâtih’e duyulan öfkenin ciddiyetini göstermiyor mu? Fethin 560. yıldönümünde büyük Fâtih’i rahmetle anıyorum.Not: Bellini ile Fâtih arasında geçen dialog, Angiolello’nun eserinin Pınar Gökpar tarafından yapılan tercümesinden (Fâtih’in İçoğlanı Anlatıyor: Fâtih Sultan Mehmet, Profil Yayınları, İstanbul 2011) değil, Ahmed Refik Bey’in Fâtih Sultan Mehmed ve Ressam Bellini (İstanbul 1325) isimli eserinden naklettim. b.ayvazoglu@zaman.com.tr

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue