Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Ali Bulaç - Deli gömleği

$
0
0
Küreselleşme dediğimiz zaman ilk önümüze çıkan şey bir “belirsizlik”. Belirsizliğin ne olduğunu iyi bilmiyoruz, çünkü süreç tanımlanmış değil. Sermayenin akışkanlığı küreselleşme denen sürecin en önemli karakteri.Küreselleşme büyük ölçüde ekonomik süreçlerden ibaret; ancak aktörleri belirli değil; bir mecrası ABD’li, bir mecrası Çinli veya Arap. Bir şeyler oluyor, insanlar ne olup bittiğini doğru dürüst anlayamıyor. Sermaye önündeki engellerin aşılmasını istiyor, girdiği yerde güvenli bir ortam arıyor. Beraberinde yepyeni ekonomik süreçler getiriyor. Ardından süreçleri dönüştürüyor. Bir zaman sonra süreçlerin toplumları, ülkeleri karşılıklı olarak bağımlı hale getirdiğini gözlüyoruz. Bize eğitimde, bilişimde, kültürde, sanatta, insan davranışlarında, tüketim alışkanlıklarında karşılıklı bağımlılar olduğumuz söyleniyor, ama genelde biz belirleniyor, birileri bizi determine ediyor. Küreselleşmeye paralel bölgesel entegrasyonlar ortaya çıkıyor. Entegrasyonların bir özelliği ulusal egemenliğin bir bölümünün devrini öngörmeleri. Bunun sonucunda ulus kimliği zayıflıyor. Kuşkusuz uluslar ortadan kalkmıyor. Sosyologlarda bundan böyle “ulus kimliği” yerine “kent kimliği”nin öne çıkacağı yönünde bir beklenti var. Belki de insanlar kendilerini “büyük uluslar”la ifade etmek yerine yaşadıkları kentlerle ifade edecekler. “Ben Fransız’ım, Türk’üm” demek yerine belki de “ben Parisliyim, İstanbulluyum” diyecek. Bu süreçte ulus kimliği zayıflayınca, yerini daha somut, daha mekâna ait bir aidiyete bırakıyor. Değişimi etraflıca anlamaya çalışmak lazım. Söz konusu varsayım veya beklenti eğer dikkate alınmaya değer ise bu sürecin bir yerinde bütün dünyada cazibe merkezleri olmaya aday sınırlı sayıda kent ortaya çıkacak demektir. Daha doğrusu belki de dünyada küresel süreci birkaç kent etkileyip dönüştürecek. Şunu sorabiliriz: İstanbul böyle bir şehir midir, merkezi kentler arasına girmeye aday bir potansiyeli var mıdır? Hükümetin megakent projesi dahilinde nüfusu 40 milyona çıkarmak istemesi bununla mı ilgilidir? Ve bu ne kadar doğrudur? Birileri –küresel güçler- İstanbul’a bir gelecek perspektifi çiziyor. Küresel bir iş bölümü, bir proje kendini adeta dayatıyor. Bir bakıma Ricardo’nun o bildik “mukayeseli üstünlükler teorisi” yeniden canlanıyor. Global düzeyde kentleri merkeze alan bir iş bölümü. Bu Batı hegemonyasının kendini yeniden üretmesinden başkası değil. Mesela kuzeyliler ve zenginler, sermaye yoğun, kâr marjı yüksek ve fakat çevreye zararı az alanlarda (yüksek teknoloji, elektronik, gen, iletişim vs.) uzmanlaşsın istenirken, güneyliler ve yoksullar, yani bu sürecin dışında kalanlar, emek yoğun, kâr marjı düşük, çevreye zararı fazla ve sosyal maliyeti de aynı zamanda yüksek ve pahalı alanlara doğru itilsin isteniyor. Süreç yoksulların yaşadığı kentlerde kayıt dışı ekonomiyi de hızlandırıyor. Hayli kalabalık ve yoksul kentlerde sosyal güvenlik, sigorta vb. koruyucu mekanizmalar yok. Küresel sermaye emeğin ucuz olduğu, sendikal ve sosyal hakların olmadığı bu kentlere yönelme eğilimine giriyor. Sürecin muharrik gücü liberal özgürlükler, bedenin dönüştürücü talepleri ve yaşama biçimleri ile bireysel tercihlerin önündeki engellerin ortadan kaldırılması. Yoksullara da bu vaat ediliyor, medya üzerinden kitlelere narkoz veriliyor.İstanbul ve diğer İslam merkezleriyle ilgili yeni bir “şehir-medeniyet perspektifi”ne ihtiyaç var. Tahrir veya Taksim’de yaşadığımız olayların bugüne ilişkin politik sorunları, iç ve dış boyutları tabii ki önemli. Asıl sorun modern kent modelinin kadim İslam merkezlerine bir deli gömleği gibi giydirilmesi. Bunu görmezlikten gelirsek politik kavga ve kargaşalar içinde boğulup gideceğiz. Merkezleri belli politikalarla belirlenmiş devletlerin muhafazakâr-dindar kadrolarca yönetilmesi kentlerin kalbinde vuku bulan patlamaları önlemeye yetmiyor. Sorun salt politik değil, bir medeniyet krizi.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue