Türkiye’de Gezi Parkı olaylarından sonra Brezilya ve Endonezya’da da olaylar ortaya çıktı.Eş zamanlı olarak Amerika’da Fed’in açıklamalarından sonra gelişmekte olan piyasalardan para çıkışı yaşandı. Amerika’da canlanma emareleri görülürken Çin nisbeten yavaşlıyor, Avrupa ise hâlâ sorunlarla boğuşuyor.Türkiye açısından bakıldığında bu çelişkili çevre şartları zor bir dış çerçeve ortaya çıkarıyor: İlk başlarda yavaşlayacak sermaye girişleri, buna paralel olarak zayıf dış talep ve agresifliği artacak Çin ve Avrupa ihracatçıları.Amerika para basımından vazgeçeceğini açıkladı ama…Fed Başkanı Ben Bernanke geçen hafta piyasaları sarstı. 19 Haziran para kurulu toplantısından sonra yayınlanan toplantı tutanağı Fed’in Amerikan ekonomisinin doğru yolda ilerlediğine inandığını gösteriyor; Fed’e göre büyüme bu ve önümüzdeki yıl yüzde 2’nin üzerinde olacak, enflasyon ise düşük kalacak. Buna karşılık, Fed işsizliğin henüz istenilen seviyelerde olmadığının altını çiziyor ve işsizlik düşmeye başladığında şu anda toplam 85 milyar dolar/ay tutarındaki likidite programını durduracağını söylüyor. Bilindiği gibi, Fed’e kuruluş kanununun verdiği görev, enflasyon kontrol altında tutulurken “büyüme ve istihdamın artırılması”. Fed açıklamasında büyümenin yeterli seviyeye çıktığını, işsizliğin ise hâlâ istenilen seviyelerin çok üzerinde olduğunu söylüyor.Piyasaların, Fed’in açıklamalarına şu ana kadar aşırı tepki verdiğini söyleyebiliriz. Bu senenin sonlarına kadar işsizliğin yakından izlenmesi gerekecek. Eğer düşme eğilimi başlarsa ve devam ederse tahvil satın alma programı 2014 içinde gerçekten ortadan kaldırılabilir. Piyasalar ABD’deki işsizlik konusunda iyimser olsa gerekir ki şimdiden bu bilgi satın alındı; gelişmekte olan ülke borsaları düştü, ABD faizleri yükselmeye başladı.Ancak, işsizlikte olumlu gelişmelerin güçlü bir şekilde ortaya çıkması ve dolayısıyla, tahvil programının da kaldırılması için önce işsizliğin gerçekten düşmeye başlaması gerekiyor. Bazıları tahvil alımlarının bu yılın sonlarından itibaren kademeli olarak düşürülmeye başlamasını bekliyor ama ABD ekonomisi buna gerçekten hazır mı? Şirketler istihdam oluşturmaya ve yatırım yapmaya başlayacak mı? Bu gerçekleşirse zaten ABD tüketmeye başlamış demektir. Bu da dünyanın diğer ekonomilerindeki şirket ve çalışanlar açısından ekonomik büyüme fırsatını beraberinde getirecek.Ben ABD’deki parasal çıkışın o kadar hızlı olamayacağını düşünüyorum. Olursa da yukarıda söylendiği gibi o zaman da işler iyi gidiyor demektir zaten. Buna karşılık, parasal genişlemeden çıkışın varlık piyasalarında gösterdiği etkinin devam etmesi muhtemel. Zira, şu ana kadarki parasal genişleme, ekonomik büyümeden çok borsa endekslerini yükseltti ve faizleri düşürdü. Önümüzdeki dönemde faizler nisbeten düşük kalsa da borsalar açısından daha zor bir dönem olacak.Türkiye ve benzeri ülkeler açısından başlarda portföy girişlerinde yavaşlama olacak. Ancak orta vadede, ABD ve diğer sermaye mahreci ülkelerle nominal getirilerdeki farklar sermaye girişlerinin devam etmesini sağlayacak. Bunun farkında olalım.Avrupa’da kriz devam ediyorAvrupa bu yıl küçülecek. Bankacılık problemleri daha devam ediyor. Çevre ülkelerin sorunları da merkezi zorlamayı sürdürüyor. Yunan ekonomisinin problemleri devam ediyor; bu yılın ilk çeyreğindeki daralma, önceki çeyrek gibi yine yüzde 6’ya yakın gerçekleşti.Avrupa’nın ekonomik sıkıntılarının sosyal etkileri devam edecek gibi görünüyor. Avrupa ekonomisinde yaprak kıpırdamamaya devam ettikçe ırkçılık yükseliyor. Saldırganlık artıyor. Hatırlayın, bir Neonazi grubunun davasında lider durumundaki kişi duruşmalara elini kolunu sallayarak ve “manken” gibi giydirilerek getirilirken Alman Şansölyesi, Türkiye’de polisin göstericilere sert davranışını sebep göstererek AB müzakerelerini durduruyor.Çin yavaşlıyor ama kendi standartlarındaÇin’de 30 yıldır aralıksız devam eden büyüme oranları artık yavaşlıyor. Bu ve gelecek senelerde büyümenin yüzde 7 ile 8 aralığında olması bekleniyor. Çin açısından 2000’li yıllardaki hızlı büyümeye oranla düşse de, bu hızlar, Amerika ve Avrupa’yı bırakın Türkiye için dahi oldukça yüksek seviyelere işaret ediyor. Buna karşılık, Çin’in büyüme oranlarındaki düşüş, kırsal kesimlerden ve küçük kentlerden büyük kentlere olan göç ve buna paralel yaşanan sosyal transformasyonu yavaşlatacak. Dolayısıyla, Çinli yöneticiler yavaşlamayı pek istemiyorlar.Öte yandan, Çin’de merkez bankası bankaların kredi kalitesini yükseltmesi için önlemler almaya başlamıştı. Bu önlemler, bankalara sağlanan neredeyse şartsız merkez bankası finansmanının zorlaştırılması şeklinde tezahür ediyordu. Merkez bankası bu politikayla, ticari bankaların kredi kalitesini yükseltmeyi amaçlıyor. Ancak önlemlerin birincil fiziksel etkisi banka kredisi büyümesinin yavaşlaması ve maliyetlerinin artması olacak. Şimdi, ekonomideki yavaşlama ve finansman ihtiyacının artması üzerine Çin merkez bankası baskıyı bir miktar azalttı ancak önceki tedbirlerin tam etkisini henüz görmüş değiliz. Faizler hâlâ yüksek seyrediyor.Sonuç olarak, Çin bir taraftan yavaşlayan ekonomik büyüme ve ihracatı artırmaya çalışıyor; diğer taraftan ise bankacılık sektörünü sağlamlaştırıyor. Büyüme oranlarının Çin’de artık kademeli olarak düşmesi kaçınılmaz. Bunun sebebi, bir taraftan dünya ekonomilerinin, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin tüketim/ithalat iştahının azalmış olması, diğer taraftan ise Çin’de maliyetlerin yükselmeye devam etmesi.
↧