Yangın, bir sabah hiç beklenmedik anda çıktı. Ve öyle bir sardı ki dört yanımızı, ortaya çıkan birden fazla fotoğraf var ve galiba herkes kendi fotoğrafıyla ilgileniyor. Meselenin kendisini haklı gösteren aynasına bakmayı tercih ediyor herkes. Kimse kimsenin aynasıyla ilgilenmiyor.Ağaçların kesilmesine karşı çıkanlar ile karşı çıkanları parktan çıkarmaya çalışanların çatışmasından çıkan kıvılcım her tarafı saran bir yangına dönüştürülmek isteniyor. Gidişata bakılırsa da kolay kolay sönecek gibi de değil bu yangın.Ve biz; sıradan ölümlüler, tüm bu olup bitene bakarak bir anlam çıkarmaya çalışıyoruz. Birkaç fotoğraf olunca, çıkarılacak tek anlam da olmuyor doğal olarak. Yaklaşık bir aydan beri olup bitenlere bakarak işin içinden çıkmak maalesef kolay değil, kolay olmadığı gibi hangi kanaate varmak üzere olursak olalım karşı çıkanlar duruyor karşımızda aslanlar gibi ve bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş bir hoyratlıkla abanıyorlar üzerimize. Mesela bir oyuncu çıkıyor ve ‘hâlâ anlamadın mı, mesele park meselesi değil’ nevinden şeyler yazıp çiziyor, sabahlara kadar kitleler kontrolden çıkıp sağı solu yakıyor, yıkıyor, taşlıyor. Son derece haklı talebi olanların sesi çıkmıyor, çıkarılmıyor ve hakim renk bir anda nefretin ve başka hesapların rengi oluyor. Sonra aynı oyuncunun bir oyunu çıkıyor tam da bu meseleler ile ilgisi kuruluyor.z “Gezi Parkı’ndan koli dolusu prezervatif çıktı” diye yalanlar salınıyor sosyal aleme, öyle olmadığı kısa sürede ortaya çıkıyor ama lekeleyen istediğini çoktan almış oluyor.Sonra bir milletvekili çıkıyor mesela. Birtakım fotoğraflar paylaşıyor. Ne Türkiye ne de park ile alakası olmayan, aylar, yıllar öncenin zulüm ve dehşet fotoğraflarını bilinçli ya da bilinçsiz şekilde herkese yayıp ateşi yukarı çıkarmaya, öfkeyi körüklemeye çabalıyor. Hepsinin yalan olduğu ortaya çıkıyor ama vekil de insan içine çıkmaya devam edebiliyor pişkinlikle. Onlarca, yüzlerce yalan haber, fotoğraf, demeç uçuşuyor havada.Ve şiddetin tam göbeğinde bir adam çıkıyor ortaya. Yüzünde maske, bir elinde kalkan, diğerinde molotof. Sonra barikatın ardına geçip fişek fırlatıyor polise. Bir gazete çıkıp ‘Bu adam ne ayak?’ türünden haber yapıyor. Gazeteci kostümüyle salınan başka birileri ‘Tiyatro’ deyip noktayı koyuyor: “Kumaş pantolonlu gösterici mi olurmuş?” Sonra molotoflu, gaz maskeli, fişekçi adamın militan olduğu ortaya çıkıyor, önceki eylemleri ve sabıkaları da. Tiyatrocu gazeteler, gazetecilerin gıkı çıkmıyor ondan sonra. Bir adam çıkıyor sonra, duruyor. Sadece duruyor. Herkes duruyor akabinde, herkes seviyor adamı. Kimileri kızıyor tabii. Adamın sadece durmadığı, bir ara başını örterek sınıfa filan girdiği de ortaya çıkıyor. Bir de dans görüntüleri. Adamın kendini duvara çarpıp çarpıp vurduğu ortaya çıkıyor. Adamın önce başını örttüğü, sonra kendini duvara vurduğu, sonra da durduğu çıkıyor. Bir kadın çıkıyor mesela, başını örtüyor. Müftünün karısı olduğunu söylüyor ve ekliyor: ‘Kocam şalvar giyiyor!’ Herkes şaşırıyor tabii ortaya çıkan bu görüntülerden sonra, kimileri seviyor başı örtülü müftü karısını, kimileri haz etmiyor. Sonra kadının örtülü olmadığı, kocasının şalvar giymediği, müftü de olmadığı çıkıyor enteresan şekilde. Üstelik gazeteci çıkıyor kadın, bir de partide aktif insanlar olduğu. Kadın ağlıyor sonra ekranda, videoyu kendisinin çektiğini ama ortaya kendisinin çıkarmadığını söylüyor.Bitmedi; daha sonra şalvarlı müftünün başörtülü karısı olmadığı ortaya çıkan kadının kızı ile başını örten sonra kendini duvara vuran, ardından duran adamın beraber çekilmiş resimleri ortaya çıkıyor. Bizim aklımız ile memleketin çivisi eşzamanlı olarak çürük bir diş gibi yerinden oynuyor önce ve sonunda…Yoruldum.
↧