Geciktiği bile söylenebilir. Bugüne kalmamalıydı. Türkiye darbelerle hesaplaşan, tarihiyle yüzleşen bir ülke. Her türlü darbe ve müdahale, yargı konusuna dönüştü. Tanklı toplu darbeden postmodern müdahaleye kadar.Mahkeme, 28 Şubat iddianamesini kabul etti. 12 Eylül’ün yargılanması epey yol aldı. Balyoz’da mahkeme kararını verdi. Dosya Yargıtay’da. Ergenekon davasında geri sayım başladı. Karar ağustosun ilk haftasında. Sadece somut darbeler değil, teşebbüsleri de yargının konusu. Hal böyleyken darbelerin yasal dayanağını oluşturan ‘TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi’ hiç dokunulmadan, olduğu gibi kalabilir mi? Elbette hayır. Yeniden ele almak, zamanın ruhuna göre düzenlemek kaçınılmazdı. AK Parti nihayet adım attı.Bu madde defalarca siyasetin gündemine girdi. Konuşuldu, tartışıldı. Belki de en çok konuşulan maddelerden biri. O yüzden ‘35. madde’ dendi mi herkes ne anlama geldiğini bilir. Orduya cumhuriyeti ‘koruma ve kollama’ görevi verdiğini duymayan yoktur herhalde.Koruma ve kollamanın sınırı o kadar geniş ki... Sürekli demokratik sistem generallerin gözetimi altında tutuldu. Sandıktan çıkan partilerle de yakından ilgilendiler, kurulacak hükümetlerin şekliyle de... Hatta kanunlar. Yeri geldi YÖK Kanunu veya Kur’an kursları ile ilgili düzenleme ya da katsayı ‘darbe gerekçesi’ sayıldı. Bütün sistemlerde bunun adı ‘vesayettir’. Türkiye’deki demokratik sistem askerin vesayeti altında. Eskiye oranla demokrasi mesafe aldı, askerin sistem üzerindeki gözetimi zayıfladı. Ancak vesayetin tümüyle öldüğünü söylemek için daha çok erken.Darbeleri de vesayeti de diri tutan şartlardır, yarın siyasi iklim değişince demokrasinin üzerinde yeniden kara bulutlar dolaşmaya başlayacağına şüphe yok. Reformlar kalıcı hale getirilemedi. Yeni ve sivil anayasa yapılamadı.Askerî vesayet farklı şekillere büründü. Ortamı darbeye hazırlayanlar gün geldi ‘kaos eylemcisi’ olarak göründü. Evet, Gezi olaylarını kastediyorum. Meydan çok kalabalıktı. Ayırt etmek belki zordu. Saha da onlar da vardı. 2014 sürecinde kim bilir kendini nasıl gösterecek. Neresinden bakılırsa bakılsın 35. maddenin yeniden düzenlemesi demokratikleşme yolunda atılmış büyük bir adım. Dün hükümet, tasarı olarak Meclis’e gönderdi. Askerin elinden ‘koruma ve kollama’ görevi alınıyor. Demokrasinin ruhuna uygun. Bunu niye söylüyorum. 2 sene önce CHP Meclis’e 35. maddeyi değiştiren bir teklif sundu. Öneri bir iyileştirme getirmiyordu. Mevcudun yeni kelimelerle ifade edilmesinden ibaretti. Hatta ‘askerin müdahalesini kuvvetlendirdiği ve alanını daha da genişlettiği’ yorumunu yapanlar oldu.Maddenin ne şekilde değiştiği o yüzden çok önemli. AK Parti Hükümeti’nin tasarısı 35. maddeyi demokratik hale getiriyor. Koruma kollama görevi kalkıyor. Askerlik yeniden tanımlanıyor. Kapsamlı bir değişim. Olması gerektiği gibi. Keşke hemen yasalaşsa... Daha fazla gecikmese. İklim uygun. Muhalefetin itirazı olacağını sanmıyorum. Sonbaharı beklemek gerekiyor. Meclis’in tatile girmesine sayılı günler kaldı. Yetişmesi zor. AK Parti Hükümeti bir irade ortaya koydu. Bir reform, köklü değişim iradesi bu.Arkası gelmeli. Mevzuat gözden geçirilmeli. Vesayetin dayanağı sadece bir madde değil. Demokratik iklimi konjonktürel iyileştirmeler yerine kalıcı hale getirmek için atılacak çok adım var. AK Parti rehavete düşmenin ne tür sonuçlar doğuracağını yaşayarak gördü. ‘Eskinin tam ölmediği, yeninin tam doğmadığı’ gerçeğine uyandı.AK Parti, tali yollara sapmadan reform yolunda ilerlemeli.
↧