Bir daha asla kırılamayacak seyircisizlik rekoruyla tarihe geçecek şampiyonayı buna yakışır bir finalle noktalamayı başardık! Maç öncesinde bilet satışının 40 bini bulduğu yolunda masallar anlatılıyordu ama finalle üçüncülük karşılaşmasının bir arada oynandığı ortamda bile 20 bin kişiyi kılpayı geçtik. Olsun! Dünyada futbolu en çok seven ülke biziz! Onun için ölürüz ama maçlara gitmeyiz.Gelişmiş ülkelerde bu tür finaller bir uygarlık gösterisi gibidir. Maç öncesinde stadın içinde ve dışında bir yığın etkinlik sözkonusudur. Olayı bir şenlik haline getirmek için her türlü çaba gösterilir. Bunlar hem gelir getirir hem de futbol sevgisini geliştirir. İnşallah biz de içinde bulunduğumuz bin yılda bunları öğrenir ve uygularız. Şimdilik boş tribünler ve kelleşmiş zeminle idare etmek zorundayız!Neredeyse GS yedek takımının 2.lig ekiplerinden biriyle hazırlık maçı varmışçasına sönük bir gece yaşandı Arena’da. Tek canlılık, TFF Başkanının yuhalanmasıyla oluştu. GS, taraftarı, şampiyonluk kupası işiyle yabancı konusundaki hesaplaşma için ‘bu uygun bir ortam değil’ demedi. FIFA yetkilileri de şaşkın şaşkın bakındı. Finalin uzun boylu anlatılacak bir yanı yoktu hatta şampiyonanın en kötü maçlarından biri oldu bile denebilir. Oynanan futbola göre bir derecelendirme yapmak mümkün olsa şampiyonluğu hiç tartışmasız Gana’ya verir, en iyi takım olarak da İspanya’yı seçerdim. Savaşın çocukları Irak’ı da madalyasız bırakmazdım. Yarı finalde Gana 4 banko adamından yoksun olmasa Fransa finale gelebilir miydi, tartışılır. Grupta İspanya’ya yenilmiş olan Fransa muhteşem fizik üstünlüğü ve çok önemli adamlarına karşın yine bir şey oynamadı. Biraz bunun etkisi, fazlası Muslera’dan dolayı seyirci Uruguay’ı tutarak eğlenmeye çalıştı. Son 10 dakika kalecinin iki kurtarışı da onları coşturdu. Uzaması hiç istenmeyecek bir maçtı. Keşke hemen penaltılara geçilebilseydi. 30 dakika herkes eziyet çekti. Penaltılarla kimin kazanacağı ise kimsenin umurunda değildi. Seyirci tersini istese de ilk iki penaltıyı kurtaran Fransız kaleci Areola takımına kupayı getiren adam oldu. Fransa da bu işi ilk kez başarmanın mutluluğunu yaşadı.
Bir daha asla kırılamayacak seyircisizlik rekoruyla tarihe geçecek şampiyonayı buna yakışır bir finalle noktalamayı başardık! Maç öncesinde bilet satışının 40 bini bulduğu yolunda masallar anlatılıyordu ama finalle üçüncülük karşılaşmasının bir arada oynandığı ortamda bile 20 bin kişiyi kılpayı geçtik. Olsun! Dünyada futbolu en çok seven ülke biziz! Onun için ölürüz ama maçlara gitmeyiz.Gelişmiş ülkelerde bu tür finaller bir uygarlık gösterisi gibidir. Maç öncesinde stadın içinde ve dışında bir yığın etkinlik sözkonusudur. Olayı bir şenlik haline getirmek için her türlü çaba gösterilir. Bunlar hem gelir getirir hem de futbol sevgisini geliştirir. İnşallah biz de içinde bulunduğumuz bin yılda bunları öğrenir ve uygularız. Şimdilik boş tribünler ve kelleşmiş zeminle idare etmek zorundayız!Neredeyse GS yedek takımının 2.lig ekiplerinden biriyle hazırlık maçı varmışçasına sönük bir gece yaşandı Arena’da. Tek canlılık, TFF Başkanının yuhalanmasıyla oluştu. GS, taraftarı, şampiyonluk kupası işiyle yabancı konusundaki hesaplaşma için ‘bu uygun bir ortam değil’ demedi. FIFA yetkilileri de şaşkın şaşkın bakındı. Finalin uzun boylu anlatılacak bir yanı yoktu hatta şampiyonanın en kötü maçlarından biri oldu bile denebilir. Oynanan futbola göre bir derecelendirme yapmak mümkün olsa şampiyonluğu hiç tartışmasız Gana’ya verir, en iyi takım olarak da İspanya’yı seçerdim. Savaşın çocukları Irak’ı da madalyasız bırakmazdım. Yarı finalde Gana 4 banko adamından yoksun olmasa Fransa finale gelebilir miydi, tartışılır. Grupta İspanya’ya yenilmiş olan Fransa muhteşem fizik üstünlüğü ve çok önemli adamlarına karşın yine bir şey oynamadı. Biraz bunun etkisi, fazlası Muslera’dan dolayı seyirci Uruguay’ı tutarak eğlenmeye çalıştı. Son 10 dakika kalecinin iki kurtarışı da onları coşturdu. Uzaması hiç istenmeyecek bir maçtı. Keşke hemen penaltılara geçilebilseydi. 30 dakika herkes eziyet çekti. Penaltılarla kimin kazanacağı ise kimsenin umurunda değildi. Seyirci tersini istese de ilk iki penaltıyı kurtaran Fransız kaleci Areola takımına kupayı getiren adam oldu. Fransa da bu işi ilk kez başarmanın mutluluğunu yaşadı.