Nasıl oldu bilmiyorum, Allah’ın büyük bir lütfu olarak kendimi Irmak TV’nin kutsal beldelerden yayın yapacak ekibinin içinde buldum. Bir yandan Allah ve Resulü’nün (sas) evine gidiyor olmak, diğer yandan Ramazan’a sayılı günlerin kalması -orucun ilk gününü orada idrak ettik- heyecanı artırdı.Selman Kuzu Hoca -kendisi Irmak TV’de iftar ve sahur programlarını sunuyor- ‘kabin imamı’ olarak uçakta yanımıza oturduğu andan itibaren heyecanlarımızı kontrol altına almayı başardık.Umreye niyet etmiştik ve bu ibadetin diğerlerinden farkı daha niyet ve dua aşamasında bile belli oluyordu. Allah Resulü, “kolaylaştır” vurgusunu yapmıştı bu ibadette, sair ibadetlerde pek görmediğimiz ayrı bir talepti bu. Gerçi, ahir zaman umresi ile Fahri Kainat’ın (asm) döneminde yapılan bu ibadet arasında sera ve Süreyya kadar fark vardı ama yine de umre kolay bir ibadet değil onu söyleyeyim.Hele hele yılın bu sezonunda.Malum; Mekke zaten sıcak bir belde. Temmuz-ağustos sıcaklarının ise tarifi çok zor. Nitekim Mescid-i Haram’ın dış duvarındaki termometre 52 dereceyi gösteriyordu bizim ekip Kâbe’ye doğru ilerlerken. Selman hoca önemli bir şey yaptı, karşıya değil, ayaklarımıza bakmamızı istedi. Ta ki metaf alanına girene kadar. Allah’ın evini ziyaret edip, tavaf yaparken etrafında döndüğümüz alana metaf deniliyor. Genel olarak; Kâbe ve çevresi, diyebiliriz. O alana varana kadar Beytullah yönüne bakmadık. Hoca’nın ‘bakabilirsiniz’ komutuyla başımızı o yöne çevirince muazzam bir sarsıntı yaşadık doğrusu. Sinema dilinde ‘cut girmek’ denir. Kâbe, bir anda görüş alanımıza ‘cut’ olarak girmişti ve olanca görkemiyle Allah’ın evi karşımızdaydı. Ve elbette tavaf yapan müminler. Muazzam ve benzersiz bir an… Havanın sıcaklığı, güneşin yakıcılığı, susuzluk filan bir an için unutuluyor ve gökyüzü yerdeki sıcak mermerle yer değiştiriyordu adeta.Başta belirttiğim gibi, işin ehliyle bu ibadetleri yapmak mühim. Her adımdaki usulü, duayı biliyor ve hakkıyla yapmanıza vesile oluyor. Ve elbette erkânına uygun yapmak biraz daha zahmetli. Her ‘şavt’te okunacak dualar, tavaf adabı vs. Kâbe’nin etrafında bir tur dönmeye şavt deniyor. 7 şavt bir tavaf oluyor.Hava sıcak, zemin yakıcı vesaire idi ama müminlerin alakasında en ufak bir azalma yoktu Beytullah’ta. Kalabalık, hatta mahşeri kalabalık denen cinsten bir yoğunluk vardı. Bu tür durumlarda bir dalgalanma oluyor ve buna metaf dalgası diyebiliriz. İbadet yapan müminler bir yandan Kâbe etrafında dönerken diğer yandan tabii olarak Allah’ın evine yaklaşmayı arzu ediyorlar. Kimi buna muvaffak oluyor, kimi olamıyor. Bu nedenle bir dalgalanma oluyor tavaf alanında. Bir anda kendinizi Kâbe örtüsüyle yüz yüze de bulabiliyorsunuz, tavafın en dış halkasında da. Öyle bir dalgalanma ki, gerçek üstü gibi. Belki ayrı bir yazı konusu, her milletin hacı adaylarının bir karakteristiği var. İranlı hacılar genelde genç ve beden eğitimli. Bir anda bir dikdörtgen oluşturup, hanımları araya alarak organize tavaf yapabiliyorlar. İşte böyle bir anda, başka hacılar ile küçük bir trafik sıkıntısı yaşadı İranlı hacılar. Hemen önlerinde olan ben ve bir kişi daha yapayalnız kalakaldık. İnanılır gibi değildi, Hacerü’l-esved tam karşımızdaydı ve biraz gerimizdeki kargaşa, bizi bomboş bir alanda onunla baş başa bırakmıştı. Görevli askerin gözlerine baktık ve müsamahakar görünce öptük bu mualla taşı. Sonrası; batık bir geminin kamarasına dolan okyanus suyu misali, tekrar insanların metaf alanına doluşmasıydı. Beni bir anda kaybeden hocamız azıcık endişelenmişti ama tavaf alanındaki en mutlu insanlardan biriydim.Rabb’im herkese nasip etsin…
↧