Marmara Denizi’nde küçük bir ada olan Yassı-ada’nın geleceğiyle ilgili tartışmaların, büyük sembolik öneme sahip bu yerle ilgili kamuoyuyla doğru düzgün iletişim kurulmayan hükümet planlarının geniş kitlelere yayılan direnişle karşılaşacağı bir tür Gezi Parkı senaryosuna dönüşmesi işten değil.Yassıada, İstanbul açıklarında bir adadan çok daha fazlası. Radikal gazetesi köşe yazarı Fehim Taştekin, bunu, Al-Monitor web sitesi için kaleme aldığı yazıda şöyle anlatıyor: “Yassıada, Türk demokrasisinin çektiği ıstırapların simgesidir. Burası, 27 Mayıs 1960 darbesinin ertesinde Başbakan Adnan Menderes ile yardımcılarının darağacına gönderilmelerinden önce yargılandıkları adadır. Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan, 17 Eylül 1961’de İmralı’da idam edildi, ama Türklerin hafızasında yas simgesi olarak yer etmiş olan Yassıada’dır.’’Yargılamaya sahne olmuş binalardan kalanlarının, Nelson Mandela’nın çok uzun yıllar hapis yattığı Güney Afrika’daki Robben Adası örneğindeki gibi ‘Özgürlük ve Demokrasi Müzesi’ne dönüştürülmesi yönünde yıllarca planlar yapılmıştı. Adnan Menderes’i, merhum cumhurbaşkanı Turgut Özal ile birlikte siyasi idollerinden biri olarak gören Başbakan Erdoğan, başlangıçta, planı kuvvetle desteklemişti. 2011’de dönemin Kültür-Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından tarihi yerleri onarım ve yenileme kapsamına alan müze planının ayrıntıları açıklanmıştı.Plan kamuoyunda gayet memnuniyetle karşılanmıştı, ama Radikal’in, adaya dair son dönüşüm planının oteller, süitler, kafeler, restoranlar gibi turistik tesis inşaatını içerdiğini ortaya çıkarmasının ardından, sevincin yerini öfke aldı. Anlaşılan, geçen yıl adanın tarihi sit alanı statüsünden çıkarılması fırsat bilinip, devlet öncülüğündeki müze planının yerine kâr odaklı özel sektör yatırım planı konulmuştu.Adanın doğal ve tarihi dokusunun tehlikeye girmesinden korkan Adalar Belediyesi, plana karşı itirazlarını iletti ve gerekirse mahkemeye gideceğini duyurdu. Eski Bakan Günay, yeni planları, “darbe kurbanlarının anısına saygısızlık” diye niteledi. İdam edilenlerin akrabaları siyaseten çok hassas tepkiler verdi, Erdoğan’ı rant peşinde koşmakla suçlayıp adanın “yas adası” olarak kalmasını talep etti.Yani yine aynı noktaya geldik: Siyasi simge olan bir yerle ilgili tartışmalı planlar tasarlayan hükümet, meşum inşaat sektörüne teslim olmakla suçlanırken, hem adalıları hem de AKP’nin ideolojik modellerinden birinin ailesini kendisine düşman etme tehlikesiyle karşı karşıya geldi. Ne yapmalı?Kinikler ve AKP karşıtları, Başbakan’ın protestolara ödün verecek ruh halinde olmadığını ve tartışmalı projeye karşı tüm muhalefeti buldozerle ezmeye çalışacağını söyleyecektir muhtemelen. Ben, hükümet kabul etsin ya da etmesin, genelde Türkiye’nin, özelde Başbakan’ın imajına zarar vermiş olan Gezi Parkı protestolarının feci biçimde yönetilmiş olmasından çıkarılan dersleri hesaba katan başka bir eylem çizgisi tavsiye edeceğim. AKP hükümetine üç önerim var:Çok geç olmadan, CHP’li Adalar Belediye Başkanı ve endişeli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle masaya oturun ve Günay’ın yeni inşaatların tümünü müzenin doğru işlemesine yardımcı olma işleviyle sınırlayan eski planını temel alarak, bir uzlaşıya varmaya çalışın.Böyle yaparak, İstanbul’un ticari amaçlarla betonlaştırılmasına yönelik büyüyen eleştirileri anladığınızı gösterin. Gidişatı tersine çevirmeye Yassıada’dan başlayın.Uzlaşıya varamama halinde, Yassıada ile ilgili farklı alternatiflerin sunulacağı bir referandum düzenleyeceğinizi duyurun ve böyle bir referandumu olanaklı kılacak yasaları derhal çıkarmaya başlayın.Yassıada yakınında yerleşim bulunmayan bir diğer küçük ada olan Sivriada’ya pazar günü bir grup protestocu teknelerle gidecek. Bakalım, hükümet geçmiş hatalarından ders çıkarma kapasitesini geri kazanmış mı yoksa tez zamanda Gezi Parkı Bölüm 2’ye mi geçeceğiz?
↧