Son Ramazan soruları:1. soru: Ben mütevazı kazancıyla yaşamaya çalışan bir işçiyim. Bana zekât düşüp düşmediğini bilmiyorum. Kaç bin liram olursa zekât vermem gerekir acaba diye düşünüyorum? Bu konuda kısa da olsa bilgi verebilir misiniz?Cevap:- Zekâtın hesabı kolay. Yeter ki zekât verme arzusunu gönlünüzün derinliğinde hissedin ve ‘Rabb’ime şükürler olsun, bana da zekât verme duygusu nasip etti.’ diyerek para durumunuzu şöyle bir gözden geçirin. Önce bir senedir bekleyen ihtiyaç fazlası paranız var mı, varsa miktarı ne kadardır onu bir tespit edin.. Diyelim ki, zenginlik ölçüsü olan 80 gram altını satın alacak miktara ulaşan yaklaşık 7 bin lira civarında (veya daha fazla miktarda) bir senedir bekleyen paranız var. İhtiyaç fazlası bu paranın her bin lirası için 25’er lira zekât parası ayırıp yoksula verin. Sonra da size zekât verme mutluluğu nasip ettiği için bir şükür secdesine kapanın, “Sana sayısız şükürler olsun Rabb’im, bana da zekât verme bahtiyarlığı nasip ettiğin için.” diyerek huzur duyun, mutluluk hissedin. Zekâtın alt sınırını bu miktardan ya da daha aşağıdan başlatarak zekât veren kimse isabet eder. Çünkü bu miktar, altının değişen fiyatına göre artabilir de azalabilir de. Fakat sonuç pek değişmez. Zekât düşmese bile verdiğiniz size sevap getirir, boşa gitmez. Bana zekât düşer mi düşmez mi diye şüpheye girmeye gerek kalmaz. Çünkü düşerse verdiniz, düşmezse sadaka sevabı aldınız demektir.2. soru: Zekât verirken (temlik) şartını ileriye sürenler, alacaktaki para zekâta sayılmaz, önce borçlu adam para bulup borcunu ödeyecek, sonra siz de ödediği borcundan zekâtınızı ona vereceksiniz, diyorlar. Bunun bir kolayı yok mu? Borçluyu zora sokmadan alacağımızı zekâta sayamaz mıyız? “Sen önce para bul borcunu öde, sonra ben de sana ödediğin paradan zekâtımı vereyim.” gibi borçluyu zorlayan incitici teklifler uygun olur mu?Cevap: -Diyanet ilmihalinde bu gibi konularda borçlunun lehine olan bir tutumu tercih etmenin uygun olacağı ifade edilerek, borçluya: ‘Sendeki alacağımı zekâta sayarak borcunu sildim, rahat et, kendini borç yükü altında hissetme.’ demenin yeterli olacağı ifade edilmiştir. (S.440)‘Temlik’i geniş manada anlayan bu görüşü ben de uygun bulmaktayım. Zekât vermek isteyen alacaklı, borçluya telefonla kısaca, ‘Sendeki alacağımı zekâta saydım, artık bana borcun yoktur, kendini borç yükü altında hissetme.’ diyerek borçluyu incitmeden alacağını zekâta saydığını bildirmesinin yeterli olacağı anlaşılmaktadır.3. soru: - Ticaret için değil de kullanma ihtiyacım için aldığım arabam var. Ayrıca oturduğum evim, kirada olan mülküm de mevcut. Bunlara zekât vermem gerekir mi?Cevap: - Kullandığınız arabaya, oturduğunuz evinize, kirası için beklettiğiniz mülkünüze, işyerinize zekât vermeniz gerekmez. Bunlar ticaret malı değil, gelirinden geçinmek istediğiniz sabit mülklerinizdir. ****** Uzun ömürlü bir hayra ortak olma fırsatı!Merhum Şahin Yılmaz Hocaefendi’nin kurduğu ‘Akhisar Hilaliye Kur’an Kursları, ‘başlattığı yeni külliye için büyük bir ümitle yardımlarınızı beklemektedir. Kur’an eğitiminde 50. yılını dolduran Akhisar Hilaliye Eğitim Vakfı Kur’an Kursları, bugüne kadar yaklaşık 3 bin hafız yetiştirmiş ve 10 binden fazla kişiye de Kur’an-ı Kerim öğretmiştir. Artan talebi karşılamak için ise 26 Mayıs 2013’te temeli, Başbakan Yard. Sn. Bülent Arınç’ın katılımlarıyla atılan Yeni Eğitim Külliyesi inşaatına başlanmıştır. Büyük harcama gerektiren bu külliye maddi manevi yardımlarınızı beklemektedir. Ayrıca cep telefonlarıyla “Bağış” yazıp 3395’e göndererek, 5 TL bağışlarla da bu büyük hizmete ortak olabilir, başkalarını da haberdar ederek ortakları çoğaltabilirsiniz. Böylesine önemli ve uzun ömürlü bir Kur’an hizmetine ortak olma fırsatı kaçırılmamalıdır, demek istiyorum.
↧