![]()
Aksiyon dergisinin 842. sayısından “İzmir'in ‘Şanlı Hocaları' başlıklı haberini gördüğüm zaman önce aklıma İzmir'den gelmiş geçmiş bütün meşhur hocaefendiler geldi. Ama okuyunca baktım ki, şan dersleri veren bir müzisyen hanımefendinin İzmir'deki kız Kur'an kurslarının hoca hanımlarına anlattığı konuları haber yapmış…Bana çok enteresan geldi. Anlatılanlara hafızların, vâizlerin ve konferans verenlerin doğrudan alâkası vardı. Gönül Hanım'ın eşi Şükrü Bey'i, eskiden beri tanıdığım için arayıp, anlatılanların daha derinleştirilip bir kitap haline getirilmesinin çok faydalı olacağını söyledim. Böyle bir eser yazılmış durumda, hamdolsun…Ondan bazı bölümler aktarmak istiyorum:“Kur'an, çağın terapisidir, diyebiliriz. Dünyanın ve insanlığın karşı karşıya kaldığı bütün olumsuzlukların dermanıdır. Kur'an'ın sadece dikkatli ve doğru telaffuz edilmesi sırasında oluşan rezonans etkisinin, başta nörologlar olmak üzere bilim adamları tarafından derinlemesine incelenmesi gerekiyor.”“Judith Krawitz isimli bir kadının, kendisine kanser teşhisi konulduğunda, hastalığını araştırırken rastladığı bir cümleyle hayatı değişiyor. Zira ‘oksijensiz ortamda yaşayan ve gelişen tek hücrenin kanser hücresi olduğunu' öğreniyor. Araştırmalarını bu yönde derinleştirerek; geliştirdiği birtakım nefes egzersizleriyle kanseri kısa sürede yeniyor. Sadece bu cümle bile, tek başına nefesin önemini anlatmak için yeterli: Tırnağımızın ucundan saçımızın teline kadar oksijene ihtiyacımız var. Yoğun tempomuz içerisinde acaba nasıl nefes aldığımızın farkında mıyız?”“Ürdün'deki Yermuk Üniversitesi'nde, Arap Dili ve Edebiyatı bölümünde yüksek lisans öğrencisi olan İspanyol bir genç kız, Allah lafzının ses mahreci ve dinî yönü üzerinde yaptığı tez çalışmasında çok çarpıcı sonuçlara ulaştı. İspanyol kız, Allah lafzının bir mucize olduğunu söyledi. İspanyol bir Hıristiyan olmasına karşı, fasih arapça konuşabilen Helen şöyle dedi: Arapçada okuduğum en güzel isim Allah lafzıdır. Sadece O'nun (c.c.) isminin insan diliyle söylenmesinde eşsiz bir nağme var. Çünkü ismin harflerinin oluşumu diğer isimlerin hepsinden farklı. Söylenişi dudaklardan değil, karından gelerek bütün bedene titreşim yaymaktadır. Allah lafzı noktalardan yoksun olması sebebiyle dudaklardan çıkmaz. Allah lâfzı isminin mucizelerinden biridir. Harfleri ne kadar eksilirse eksilsin, isim herhangi bir değişikliğe uğramadan olduğu gibi kalır.”“Allah kelimesinin telaffuzu sırasında oluşan titreşimlerin dokunduğu noktaları birleştirdiğimizde bir ‘vav' harfi oluşuyor. ‘Vav' çizmeye boğazımızdan başlayıp oradan yüzümüze, başımızın arkasına, oradan da yay şeklinde omurgalarımızı içine alarak devam eden ve nihayetinde karında son bulan kocaman bir ‘vav' harfi düşünelim. Yukarıda tarif ettiğimiz noktalar (Elif göğüs bölgesinde titreşir ve boğazdan genize yönelir. Lâmın bitiminde tekrar “â” ya açılarak oluşturduğu titreşim başımızı sararak omurgalara doğru bir kavis çizer ve “h”nın diyaframdan destek alarak yumuşak bir şekilde dışarıya atılmasıyla tamamlanır.) ‘Vav' harfini oluşturmaktadır…“Kur'an'ın bir şifa olduğunu ifade eden âyetler konuyu bir de bu yönüyle inceleme merakı uyandırıyor. Tecvidin şifa tesirini hiç düşünmüş müydünüz? Acaba harflerin telaffuzu sırasında ve bazı tecvidler uygulandığında oluşan titreşimlerin şifa yönü olabilir mi? Bu titreşimler, gün içinde beynimizde kim bilir hangi noktaların uyarılmasına vesile oluyor?”“Hâlâ profesyonel olarak çalışan bir yakınım, askerliğini, tamamlayıp İstanbul'a döndüğünde, başka bir müzisyen arkadaşının teşvikiyle tarikat dersi alır. Günde 5000 defa Allah diyecektir. Çok sürmeden dersini bırakır. Sebebini sorduğumda aldığım cevap ilginçti. Aynen şöyle dedi: ‘Günde 5000 defa Allah tesbihi çok güzel. Fakat bitirdiğimde dünya gözümde o kadar küçülüyor ki, yaşadığım ortama dayanamaz hâle geliyorum. Sahnede çalıştığım müddetçe bunu sürdürmem çok zor.”Diyafram, nefes alma teknikleri operanın doğuş yeri, tecvidin bahsettiği güzellikler ilgili pek çok malumat bu kitapta… Yazarını tebrik eder, bu hususta daha derin çalışmalarını beklerim.