Şimdi bayram gecesi. Şehir olmadığı kadar sakin. İnsanlar memleketlerine gitti. Sıla-i rahim edenler, bıraktıkları izde gerisin geriye dönerek, kendi başlangıçlarına döndürdüler yüzlerini. Her birimiz için hayret ve hayranlık duyarak baktığımız o ilk dünya, halihazırda sığınılacak, ait olunacak belki yegane yuva olarak imgelemimizde kaldı. Dünyanın ilk hali, hepimiz için biricik ama hep en masum, en yalın halidir yeniden arzulanan.Her şeyin ilkini yaşadığımız o küçük dünya. Hep orada, evet. Geçmişin, daha doğrusu çocukluk anılarının hep biraz gözyaşıyla, biraz masumiyet duygusuyla anılması, geriye dönüldüğünde sahici bir kavuşma için sığınak olarak kalmasındandır biraz da. Hiçbir şey kalmadıysa, memleketin vardır. Kuşkusuz o da durmaksızın değişmektedir ama senin bakışına kilitlenmiş, onda donakalmış ve sonsuzluğu senin gözlerinden seyreden o haliyle kalakalmıştır. Değişenlerdeki değişmeyenle karşı karşıyasındır yeniden orada.Bayramda kendi çocukluğuna gider insanlar. Yarım bıraktıkları vedalarda halen saklı olan kavuşma umudunu yeniden bulmaya... Ana rahmine doğru bir yolculuktur bu. Sıla-i rahim eden bunun bir tür geriye dönüş olmadığını, yön olarak geçmişe dönülse de, geçmişin kendine malik olmadığını, her adımda gelecekten bir parça taşıdığını bilir. Belki bu yitirilmiş zamanın peşinden gitme ihtiyacı bir tür geleceğe dönüştür. Şimdiki haline duyduğun ilgi ve merakın yansımasıdır aynı zamanda ihtiyacını duyduğun.Çünkü sıla-i rahim etmek, her seferinde gelecekteki kendisinden bir parçayı durmaksızın değişip dönüşen geçmişine eklemleme gayretidir biraz da. Geçmişe ve geleceğe ait tüm zaman kipleri belleğin bahçelerinden içeri girmiş, toprakta iç içe geçmiştir. Kendi toprağını, kendi hamurunu yeniden yoğurursun her sıla-i rahimde. Kopup gidenleri, terk ettiklerini, seni bırakanları anarsın. Çocukluğunun masalını yeniden dinlemeye çalışırsın.Ana rahmine doğru yaklaştıkça, memleketinde yaşlanan akrabalarını gençleştirmeye, onları kendi çocukluğundaki halleriyle görmeye çalışırsın. Ama ironik bir biçimde masum anılarınla birlikte yaşsız kalmış çocukluğunu da büyütmeye başlarsın usul usul. Seni olgunlaştıran yılların gölgesinde, anılar daha fazla yaşlanmadan son bir kez dinlenmek, huzur bulmak istersin. Bir sonraki sefer olacak mıdır, olmayacak mıdır, bilinemez...Belki küçük bir çocukken bir ihtiyarınki kadar anılar biriktirmiş olduğunu fark edersin memleketinde. Gazap rüzgârları, hüsran yelleri, keder esintileri bırakmaz peşini. Derken rahmetin enginliğinden esen bir koku çalınır burnuna. Kaçamazsın... Rahmet denizlerine daldıkça çıktığın ana rahminin sıcaklığını yeniden duyumsarsın. Seni şu kocaman, şu en kocamış halinle bile içine alabilir, şefkat kollarıyla sarıp sarmalayabilir o ılık yuva. Kendine has kokusuyla. Hep oradadır. Ne zaman dönersen. Ne kadar dönersen.Ana rahminden koparken yitirdiğin merhameti, şefkati, sevecenliği, sahiciliği yeniden bulur, umulmadık kavuşmalar yaşarsın memleketinde. Değişimlerin sonsuz bağında kendi biricikliğinin izlerini ararsın. Ne güzel bir kavuşmadır bu. Bir mezarlık ziyareti yaparsın sonra. Ananın, babanın, büyükannenin, dedenin mezarıdır belki. Eski ölülerle yeni ölülerini bir arada selamlarsın.Küçük bir çocukken anne-babanla geldiğin aile büyüklerinin kabristanında hissettiğin o saf duygular pat diye çıkar karşına. Artık bambaşka anlamlarla gelmektedir sana ölüm. Ölüm gerçeğiyle yüzleşen o küçük çocuktan bugüne ne çok kez öldüğünü fark edersin. Belki yeni ölülerin için yeterince yas tutmamış olduğunu hissedersin. Açtığında ellerini semaya, dudaklarından dökülen dualar çocuk sesinle çınlamaya başlar kulağında. Ah! İhtiyar çocuk! Ah, yorgun düşmüş saatler!Şimdi günlerin sonuna doğru hızla yelken açmışken, kendi kıyametinin yankısını eskiye oranla çok daha yoğun duyarken, rüzgârda seyreden bir yelkenlinin yalnızlığında biriktirdiğin hayat dilimlerine tanıklık etmektesin. Üst üste gelen acılar, geri dönüşsüz kelimeler, basit şeylerin bıraktığı tortu, her şeyin her şeyle olan bağlantısı... Bazı şeylerin umulmadık güzelliği, tanımsız kalmış ilişkiler...Sıla-i rahim kaldırır tüm sınırları. Eşsiz bir devam ediş olur hayat. Zaman yavaşlar, genişler. Geçmişteki ve gelecekteki tüm hallerine kavuşursun bu mola anında. Ana rahminde, ana toprağında tüm vakitlere kucak açarsın. Kendinin annesi olursun bir bakıma. Kendi kendinle kavuşmadır bu. Sıla-i rahim; kuşkusuz bir ibadet. Ve kendinden kendine yol.
↧