Bugün final var. Süper Kupa finali. Fenerbahçe ile Galatasaray arasında. İki takımın her maçı final. Kupa da önemsiz değil elbette. Adı üzerinde ‘Süper Kupa’. Kupaların kupası yani. Lig şampiyonu ile kupa şampiyonu karşı karşıya gelecek. Maç Kayseri’de.Geçen sezonun ve geçen yılki finalin rövanşı gibi. Erzurum’da olaylı geçen maçın ardından kupayı Galatasaray almıştı. Bugün kim kazanır? Tek maçlık kupa. Her şey skor. Bir adım öne geçen kupayı alacak. Böyle maçların favorisi olmaz. Oyun yetmez, şansı biraz yaver giden kazanır gibi geliyor bana. Heyecanı yüksek bir karşılaşma olacağı kesin.Süper Kupa finali ligin de habercisi. Futbol dolu günler başlıyor. İlk maç cuma günü. Hafta sonları futbolla renklenecek. Yaz günleri transfer haberleriyle geçti. Türkiye’de yıldız oyuncuların sayısı epey arttı. Sadece dört büyükler mi? Değil. Anadolu takımları da kervana katıldı.En üsttekilerle en alttakilerin arasındaki makas daralmış, mesafe kısalmıştı zaten. Şimdi bütün takımların kadroları güçlü. Yılların yıldız fukarası Trabzonspor dahil. O da kalite düzeyi yüksek oyuncular aldı. Takımı yeniledi. Karşılığını da aldı. Avrupa’ya iyi başlangıç yaptı. Arkası gelir umarım.Sezonun arefesinde çok soru işareti var. Acaba saha dışı faktörler futbolun önüne geçer mi? Kastım sadece şiddet değil. O, yılların sorunu. Önü alınamadı. Geçen sezon tatsızlıklar yaşandı. Kan aktı. Derbi maçı öncesi bir taraftar hayatını kaybetti.Başkent Ankara’da kupa finali 5 bin polise rağmen güçlükle oynanabildi. Büyük maçlarda tribünler tek taraflı. Rakibin destekçisi yok. Deplasman yasağı var çünkü. Hava yine bozuk. Yumuşama emaresi yok. Lig başlamadan yöneticilerin karşılıklı atışmaları çok sert. Maalesef, gidişat her geçen yıl daha kötüye doğru.Tribünlerin siyasete bulaşma riski var. Gezi olaylarının stadyumlara yansımasını kastediyorum. Bir park ve ağaç meselesi olarak başlayan olaylar bambaşka şekil aldı. İç ve dış dinamiklerin siyasi operasyonuna dönüştü. Her fırsatı değerlendirmek isteyecekleri muhakkak. Bu yönde istihbaratlar var. Stadyumlar en kalabalık yerler... Kitle psikolojiyle her birini yönlendirmek kolay. Provokatif eylemlere kadar uzayacak olaylara kanalize etmek hiç zor değil. Siyaset mühendisleri tecrübeli. 28 Şubat sürecinin ilk kıvılcımı stadyumlarda ateşlenmişti. İdelojik sloganlar ve pankartlarla ülkenin havası değişmişti.Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, ciddi uyarılarda bulundu. Hem şiddet hem siyasete dönük... “Gezi olaylarını stadyumlara taşımak Türk futbolunu bitirir.” dedi. Futbola ağır darbe vuracağı kesin. Kulüp taraftarlığı çok keskin zaten. Bir de buna siyasetin, ideolojinin eklenmesi tribünleri sporun ruhundan uzaklaştırır. Seyirci tek renk değil ki, siyasetin her rengi, her çizgisi var. Tribünler Gezi Parkı da değil, Taksim de değil. Çok daha ağır soruna dönüşür.Hükümet bu olayları demokratik rejimi tehdit eden bir güvenlik sorunu olarak görüyor. Ciddiyetle üzerine gidecek. Bakan Kılıç “Uyarıyorum statlarda radar var, olay çıkaranlar 24 saat içinde bulunur. Ve kulüplerin canı yanar.” dedi. Provokatörlere ulaşmak zor değil. Tribünlerin tamamı kameralar tarafından izleniyor. Yeni sezonda başlayacak ‘e-bilet’ uygulamasıyla herkesin yeri belli olacak. En büyük sorumluluk kulüp yönetimlerinin... Futbol sadece skor ve oyun değil. Hayatın rengi ve heyecanı. Sezon bugünkü büyük finalle açılıyor. Umarım kulüpler Bakan Kılıç’ın ikazına kulak verir de şiddet ve ideolojik olaylardan uzak bir lig yaşanır. .
↧