![]()
Herkül Nağme’ye eklenen son görüntülere bakma fırsatınız olmadıysa, lütfen daha fazla geç kalmayın. Ekrana bakınca kendi adıma şunu düşündüm: Lüzumu kendinden menkul kırk anbar sözdense, böyle bir görüntü yeter de artar bile.» Hüzünlü Gurbette Bir Bayram Daha (Video)Görünüp de olmamak, başka bir ifade ile göründüğü gibi olmamak ne kadar kötü ise, olduğundan çok çok az görünmek, daha doğrusu saklanmasından aciz kalınan kısımlar vasıtasıyla bilinir olmak da o kadar iyi.Hocaefendi ile alakalı yazılar yazmak bana her zaman ağır geldi. Çünkü ne O’nun dünyasına tam girebildim, ne de çevresinde dolaşmaktan mütevellit hissiyatımı kelimelere söyletmeyi becerebildim. Konuşup-yazarak eksiltme korkusu, kelimeleri gırtlağımda düğümledi. Onun görünen kısmından iç dünyasına süzülebilmek ve içeriden görebilmeyi ne kadar çok isterdim. İnşallah bir gün Cenab-ı Erhamürrahimin onu da nasip eder.İsterseniz, Herkül Nağme’yi açalım, gurbeti vatandan uzak kalmanın ötesinde, Hocaefendi’nin verdiği manaya göre ele alalım ve Sünni İslam dünyasının içinde bulunduğu duruma bir de o pencereden bakalım.Tunus’ta ilk hareketlenmeler ve “Arap Baharı”ndan nâşi sevinçler yaşanırken, O “mütevâsıl hüznü” içinde yutkunur ve sorardı: “Bahar mı hazan mı?”Sorardı, çünkü ekmeden biçmeye kalkma sevdası ve ona bağlı iddialı haller-hareketler O’nun düşünme ve aksiyon usulü açısından bakınca hüznüne hüzün, gurbetine gurbet katacak neticeler doğurmaya aday görünüyor olmalıydı. Domino etkisiyle diktatörlüklerin yıkılıp, yerini demokrasi baharına bırakacağını hayal ederek sevinenlerin çoğaldığı günlerde O, “hazan” der, bahar sevinci yaşayanların içindeki gurbetinden gecenin vuslatına, baharın da hazanın da Yaratan’ına yönelirdi. Ümitsizliğe asla yer olmadığı gibi, sebeplerine sıkı sıkıya sarılmadığımız şeylerin, olacağına dair hayallerle yaşamaya da yer yoktu onun dünyasında. Dünya ne bir oyun ve oynaş yeri, ne de tesadüfler diyarıydı zira… Erken bahar sevinçleri, bugün daha bir dikkat ve teyakkuza yerini bıraktı. Mısır inliyor, Tunus karışmaya başladı. Suriye ciğerlerimizi parçalıyor. Hükümet yetkililerinden Ergenekon tutuklularına kadar birtakım insanlar sıcak sonbahardan bahsediyor.Herkül Nağme vasıtasıyla bayram gecesinin sabaha uzanan küçük bir kesitini bizlere gösteren ve dünyanın dört bir köşesini aynı hissiyatla duahâneye çeviren Allah’a sonsuz şükürler olsun. Duanın gücüne inanan insanlar olarak, “Düşüncenin gurbet yıllarında”, gelin boş tartışmalarla zaman kaybetmeyelim. Anlamayı da anlaşılmayı da imkansız kılan polemiklere girmeyelim. Onun yerine Hocaefendi’nin yetmişli yılların sonunda yayınlanan “garip” tarifini dikkatlice okuyup, gündüzlerin gurbetinden, gecelerin vuslatına sığınıp, dua dua yalvaralım. Zira mülk O’nundur. Hüküm de O’nundur. İddialaşmak yerine hatalarımızı görüp, O’nun adaletinden rahmet ve mağfiretine sığınalım.Buyurun… Bismillah diyerek yola çıkılan ilk günlerde kulağımıza fısıldanan cümlelerle noktalayalım:Garip, yurdundan-yuvasından uzak kalan, dostundan-ahbabından ayrı düşen değildir. O, yaşadığı dünya içinde bulunduğu toplum itibarıyla hâlinden, yolundan anlaşılmayan; yüksek idealleri, ötelere ait düşünceleri, başkaları uğruna şahsî zevklerinden fedakârlığı ve fevkalâde himmet ve azmiyle, menfaat ve çıkar gruplarıyla sık sık zıtlaşıp çakışan, çevresi tarafından yadırganıp irdelenen ve her davranışıyla garipsenen insandır.