Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Etyen Mahçupyan - 'Eski' Türkiye'ye dair

$
0
0
Demokrasinin bir usuller rejimi olduğu söylenir.Demokratik düzenlerde hangi fikrin galebe çalacağı, ne tür kararların alınacağı önceden bilinemez ve belirlenemez. Buna karşılık söz konusu fikirlerin nasıl kamusallaşacağı, hangi yöntemlerle kararlara dönüşeceği bellidir ve keyfe keder bir biçimde değiştirilemez. Çünkü yöntemlerin değişmesinin de kendine has yöntemsel kuralları vardır. Sistemin meşruiyeti tüm fikir ve görüş sahiplerinin bu yöntemlerde anlaşmış oldukları varsayımına dayanır ve bizatihi bu tutum bir ahlaka işaret eder: Taraflar kendi görüşlerini karara dönüştüremeseler bile o kararlara yol açan yöntemlere halel getirmezler. ‘Demokrasi' denen rejimin kendini yeniden üretmesi, seçimlerin ve siyasi partilerin varlığından ziyade onlara hayat veren yöntem üzerinde bir fikir birliğinin var olup olmaması ile ilgilidir. Türkiye'de de uzun yıllar boyunca bu kurumlar var oldu ama darbelerin yapılmasını, vesayet sisteminin yerleşmesini engellemedi.Türkiye'de siyaset bugün halen cemaatçi yapısını koruyor ve gücü eline geçirenin tahakkümcü eğilimler göstermesini normalleştiriyor. Gücü az olan ise ya siniyor ya da sistemin etrafından dolaşmaya ve fırsat kollamaya çalışıyor. Bu durum demokrasilerin temelinde yer alması gereken ahlakı zedelemekle kalmıyor, onu araçsallaştırıyor da... Diğer bir deyişle, ‘ahlak' herkes tarafından sahiplenilmiş gözüken ama aslında karşı tarafı vurmak için kullanılan bir silaha dönüşebiliyor. Ve sonuçta ‘siyasetin mantığı' her şeyi silip süpürürken, ‘demokrasi' farklı kesimlerin ve aktörlerin birbirini kırmak için kullandıkları bir tür savaş alanı olarak algılanıyor.Gezi olayları da taraflarca bu şekilde algılandı ve öyle yaşandı. Hükümet, Taksim Dayanışması'nın merkezinde yer alan Mimarlar ve Mühendisler Odalarına ‘vurmak' üzere bu kurumların temel gelir kalemini iptal etti. Olay yakışıksızdı ve bu ortamda intikamcı bir bakışı akla getirdi. Oysa odaların söz konusu geliri elde etmelerinin antidemokratik olduğu görüşü yaygındı ve aynı sonuç farklı bir şekilde alınabilirdi. Ne var ki hükümet sivil alanla siyaseti kesin biçimde ayıran bir algıya sahip ve siyasete ‘bulaşan' sivil aktörlere ‘siyaseten' davranmayı meşru görüyor. Oysa sivil alanın da siyaset yapma hakkı var... Tek bir koşulla: Demokrasinin yöntemlerine saygı göstererek ve bu anlayışa sahip çıkan bir ahlakî tavır sergileyerek.Ama Mimar ve Mühendisler çok farklı bir noktadalar. 1. İdare Mahkemesi'nin 6 Haziran tarihli, Taksim'de Gezi Parkı da dahil olmak üzere tüm imar projelerini iptal eden kararını bilerek ve manipülasyon amacıyla gizlediler. Bu davranışın nedeni sorulduğunda avukatları ‘hükümetin kararı öğrendiği takdirde gerekçe çıkana kadar kararı değiştirebileceğinden korktuklarını' öne sürdü. Bizler de ‘Madem böyle bir korkunuz var, kararı bir an önce kamuoyu ile paylaşarak değişme ihtimalini engellemeye çalışmanız daha mantıklı değil miydi?' dedik.Ancak şimdi bir avukat okuyucumun uyarısı sayesinde öğreniyorum ki, herhangi bir idare mahkemesinin, gerekçeli karar henüz açıklanmadan, Ulusal Yargı Ağı (UYAP) üzerinden tesis ettiği karar, elektronik olarak imzalanmakta ve hakimlerce değiştirilme ihtimali de yok. Yani bir kararın hükümet baskısı veya başka bir nedenle sonradan değiştirilebileceği, okuyucumun kelimesiyle ‘palavra'. Elektronik imza ıslak imzayla aynı hükümde ve bütün belgeler hakimlerce elektronik olarak imzalanarak Adalet Bakanlığı'nın veri tabanına giriyor. Ayrıca bu belgeye erişmek isteyenlerin de kaydı aynı veri tabanına işleniyor. Çünkü avukatlar kendi özel şifreleriyle ve elektronik imzalarıyla sisteme giriyorlar. Hasılı kimin bu kararı ne zaman öğrendiği o veri tabanında mevcut. Okuyucumun teklifi bu bilginin Bakanlık tarafından kamuoyuna açıklanması... Böylece demokrasinin ahlakî zeminini güçlendirme adına küçük de olsa bir katkı yapılabilir ve bizler hükümetin bu konuya ne denli vâkıf olduğunu anlarız.Diğer taraftan Dayanışma'nın avukatı, mahkeme kararını zaten UYAP'tan elde ettiğini söylemişti... Yani kendi elektronik imzasıyla girmiş ve hakimlerin elektronik imzalı ‘değiştirilemez' kararını okumuş. Yine de değişebilirmiş ve bunu hükümet yapabilirmiş gibi davranmış. Odalar yönetimi Taksim Platformu gibi cephe arkadaşlarını ve Gezi'nin konuyu bilmeyen ‘sakinlerini' aldatmış. Demokrasinin ahlakî zeminini hiçe sayarken, yüzüne baktığı insanları suistimal etmiş. ‘Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş' diyebiliriz... Ama haksızlık etmeyelim: Bu ‘demokrasi havarilerinin' AKP demokrasisine ulaşması bile çok zaman istiyor. ‘Eski' Türkiye öyle kolay değişmiyor.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue