Dünyada derinleşen bir ‘güzel haber korkusu’ var. Kötü haberde piyasalar düzeliyor, iyi haberlerde çöküyor. Denizin bittiğini gösteren, adeta bir kıyamet alameti!Örneğin, ABD’den gelen son sağlam olmayan güzel haberler nedeniyle FED, ‘artık parayı geri çağıracağız’ deyince panik koptu. Buna paralel olarak Türkiye’de şu anda 1) gösterge faiz, tarihi kırılma noktası olan yüzde 10 bandına, 2) TL, tarihin en değersiz düzeyi olan 2 liraya dayandı. 3) Mevcut kur, ihracatçı dahil kimseye yaramıyor. 4) Bu cephede enflasyon başta gelir. Nitekim büyümeyen ekonomide enflasyon yüzde 9 bandına çıktı. Beklentim daha da artması yönünde. 5) Nitekim TCMB bu risk eğilimine daha fazla direnemeyerek faiz koridorunu yükseltti. 6) Neticede büyüyemeyen ekonomi, enflasyon ve faiz baskısı nedeniyle kalkışa geçemeyecek. İktisat tarihini yazacaklar, bu günlerin dokümanlarına bakacak, öyle değil mi? O nesil için bu yazıyı tarihe havale ediyorum... Sizi Türkiye ekonomisinin yüzde 14 civarında daraldığı 18 Mayıs 2009 tarihindeki o kırılma noktasına götürmek isterim. Herkes o çöküş rakamına odaklanmışken, biz çok başka bir yerden bakmışız. ‘Krizin ardında kriz var’ başlığını taşıyan tam 5 sene önceki o yazıda şu öngörüler yapılmıştı:1. Türkiye için kriz beklenenden evvel, 2009 sonu itibarıyla yerini suhulete bırakacak.2. Belli ki, dünya durgunluk-borçtan, enflasyon-borç krizine girecek. Durgunlukta borç veren, enflasyonda borç alan kazanır! Gelecek daha da zor olacak!3. 2002 sonrasında olduğu gibi, ortaya çıkmakta olan likidite fazlası, düşük risk-yüksek getiri sunan Türkiye gibi çevre ülkelere akın edecek.4. Şu an enjekte edilen likidite, küresel bir enflasyonist bir baskı unsuru olarak dönecek.5. ABD’nin elindeki fazla likiditeyi nasıl sterilize edeceği de kritik önemde olacak.6. Bu süreçte, şimdilerde hızla gerileyen faizler Türkiye’de tekrar artacak.7. Bunun sebebi, bozulan mali disiplin değil, enflasyonun yönünü yeniden yukarı çevirmesi ve cari açığın da tekrar artma sürecine girmesi olacak.8. Kalıcı sebeplere dayanmadığından, kriz ortamında enflasyondaki mevcut düşüş geçicidir.9. Türkiye’de talep artışının ve bu talebi tetikleyecek olan kredi mekanizmasının mahiyeti ve emtia fiyatlarındaki artışın seyri önem kazanacak.10. Türkiye’de ikinci nesil reformlar yapılmadığından enerji açığı, düşük verimlilik ve maliyet unsurları da süreci negatif etkileyecek.11. TCMB kaçınılmaz olan gün gelip de meşhur ‘faiz silahını’ çektiğinde, ‘apar topar büyümeyi’ isteyen sabrı tükenmiş piyasaların gazabını çekecek.12. O tarihlerde hükümetin ya da ilgili ekonomi idaresinin yapması gereken faiz artışından ziyade; a) ‘ekmeğe üç taksit’ uygulamasıyla şöhrete kavuşan kredi kartı uygulamalarını durdurmak, b) şirketlerin kaldıraç oranlarını yakından kontrol altına almak, c) kısa vadeli borçlanmayı engellemek, d) rekabet ortamını derinleştiren reformları acilen hayata geçirmek olmalıdır.13. Bu vesile ile hâlâ sağlam kalan testinin kırılmaması için şimdiden geleceğe yönelik bir çağrıda bulunmak gerekiyor: ‘Dur bakalım daha bu krizin içindeyiz, o günlere çok var’ demeyin! Gelecek, bir gün gelecek! O zaman aşırı iyimserlik içinde dengeleri sarsmamak için şimdiden bu gelişmeleri hesaplara ilave etmek gerek.Yazının özeti işte böyle. Bilim adamı şarlatan değil, öngören, uyaran ve önerendir. Umarım başarmışızdır. Bindiği dalı kesenlere ‘daldan düşeceğini’ söylemek de büyük bir başarı olmasa gerek.‘İyi uykular Türkiye, her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan!’
↧