Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

A. Ali Ural - Karanlık ormandan hakikatler ormanına

$
0
0
İnsanın hayvandan geldiği değil, insanın hayvana gittiği doğru. Karanlık bir ormanda yaşasa da bu hayvanlar insandan uzak değil.Zira hakikatler ormanının yanı başında boy atıyor karanlık orman. Birinden diğerine gizli yollar var. Bu geçitlerde insan ve hayvan özellikleri el değiştiriyor sık sık. Kaybedilen her insani doku, yerini bir hayvan dokusuna bırakırken, kazanılan her insani doku bir hayvan parçasını uzaklaştırıyor ruhtan. Özgün parçaları azaldıkça, hayvanlara benzemeye başlayan insan, “başarı”yı ömrünün tek amacı yapsa da; geriye dönmediği, insani dokularını kazanmaya çaba sarf etmediği takdirde dünyadan insan olarak ayrılmayı başaramıyor.Karanlık orman dediğimiz zaman aklımıza Dante gelir; İlahi Komedya’da başrolü kendisine veren Dante. Otuz beş yaşında karanlık bir ormanda yolunu kaybetmiş, erdem dağına ulaşmaya çabalarken üç yırtıcı hayvan kesmiştir önünü: Panter, aslan, dişi kurt. Yani şehvet, kibir ve hırs. Erdem dağının aydınlığına ulaşmasına engel olmakta, onu karanlık bir vadiye çekmeye çalışmaktadır bu yırtıcılar. Yolunu değiştirmez, bir rehberin peşine takılarak aydınlığa yol aramadığı takdirde karanlık ormanın kurbanı olacaktır Dante: “Yaşam yolumuzun ortasında/ Karanlık bir ormanda buldum kendimi/ Çünkü doğru yol yitmişti/Ah, içimdeki korkuyu/ Tazeleyen, balta girmemiş o sarp, güçlü/ Ormanı anlatabilmek ne zor!”Dante 1307-1321 yılları arasında kaleme aldığı İlahi Komedya’sında “karanlık orman”dan söz etmeden yaklaşık elli yıl önce, Mevlânâ insanın iç dünyasını bir ormana benzetmektedir. İyiyle kötünün iç içe yaşadığı homojen olmayan bir ormana. Karanlık ile aydınlık arasında kesin bir sınır olmayıp, aralarında binlerce ton vardır. Şafak sökene kadar karanlık derece derece azalır. Sabah olana kadar aydınlık derece derece artar: “İnsanın iç dünyası bir ormana benzer. Orada, en vahşî ve yırtıcısından, en mûnis ve sevimlisine kadar bütün hayvanlar sergilenmektedir… İnsan varlığında, binlerce kurt, sayısız domuz; temiz, pis, güzel, çirkin, sevimli, sıcak ve soğuk binlerce huy vardır…”Mesele, hangi hayvanı evimize alıp beslediğimizde, karışım içinde hangi madenin baskın olduğundadır. Mevlânâ’ya göre gel gitler içerisinde oluşur kişilik. “İnsanda, ân olur kurtluk zuhûr eder. Bir ân gelir melekleşir, sanki ay gibi Yûsuf yüzlü bir güzel olur.” İyilik ve kötülüklerin insan ruhunu ele geçirebilmek için kendilerine gizli yollar aradıkları bu ormana “hakikatler ormanı” adını verir Hüdavendigar. Rab ismiyle terbiye etmeye başladı mı Mevla, “Azgın serkeş at, rahvan yürümeye başlar. Ayı oyun oynar, keçi selâm verir…”İnsan insan olduğunda yalnız içindeki hayvanları değil, dışındaki hayvanları da evcilleştirir. Köpeğin insandan geçen duygularla avcılık, çobanlık ve bekçilik yaptığından söz eden Rumî, bir an gelip insana şöyle seslenir: “Ey iç âlemi köpekten de aşağı olan kişi! Durumundan ümitsizliğe kapılma, hakîkatler ormanında sen de mânevî zevkler almak istiyorsan, gönül yoluna gir de âriflerin can mercanından, yâni onların irfân incilerinden biraz olsun nasiplen…”Doğu da Batı da irfan incilerinden nasiplenmeyi bırakalı insanın iç dünyası hakikatler ormanından karanlıklar ormanına dönüştü. Bilgeliğin büyüttüğü insanı ele geçirdi hayvanlar. Bir vakit hayvanları evcilleştiren insan, an geldi hayvanların pençesinde vahşileşmeye başladı. Karanlık ormandan kaçmayı başaramamış olanlar, kılık değiştirerek pençelerini kamufle etmeyi başardılarsa da erdemin ve vahşetin bin bir elbisesi olduğunu bilenler, yılanların deri değiştirmesini huylarının değişeceğine yormadılar asla.Celvetiyye Tarikatı şeyhlerinden Selâmi Ali Efendi’nin, selam vermediği için kendisine “Selamsız” diyen Selamiyye Çarşısı esnafına dair harikulade bir öyküsü vardır. Tasavvufun insanı arındıran menkıbelerinden biridir bu ve her dinleyeni kendisinde saklanan hayvan konusunda merak ve korkuya sevk eder. Selam vermediği için kendisini eleştirenleri gönül penceresinden aynaya bakmaya çağırmıştır “Selamsız”. Gönül aynasında herkesin gizli kimliğini faş etmiştir de kimlere selam verilmediğine tanık olmuştur insanlar. Dükkân kapılarında, tezgâh başlarında domuzlar, tilkiler, sırtlanlar, çakallar ve köpekler oturmaktadır.Selamsız Yokuşu’na dönse de dünya, yaşadığımız sürece aynı havayı teneffüs ettiğimiz herkese merhaba demek zorundayız. “Selamsız” olmamıza ne Peygamber izin veriyor ne yaşadığımız hayat. Tabii gönül gözümüzle göremesek de sezgilerimizle kimlerle alışveriş yaptığımızın farkında olmak şartıyla. a.ural@zaman.com.tr

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue