Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Ekrem Dumanlı - Madem bir tuzak var...

$
0
0
Mısır'daki askeri rejimin eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed el-Baradey çarpıcı bir beyanda bulundu: “Derin devlet Mursi'ye tuzak kurdu.” Doğru mudur? Somut bilgilere henüz ulaşılamadığına göre kesin bir şey söylemek mümkün değil; ancak üzerinde düşünmek gerekiyor.Zaten bu kısa cümle, Baradey ilk aşamada darbecileri desteklemesine rağmen büyük yankı uyandırdı; özellikle de Mursi'ye destek veren kitlelerde. Baradey'in söylediklerinde şaşılacak çok şey yok aslında. Röportajda özetle diyor ki; devrilmesinin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen Mübarek rejimi hâlâ ayaktaydı ve iktidarı Mursi'ye bırakmak istemiyordu. Tabii herkes bu çarpıcı açıklamadan 'tuzak' faslını öne çıkardı ama Baradey, Mursi'yi de akıllı davranmamakla, olayların nereye varıp dayanacağını kestirememekle suçluyor.Darbe öncesi atmosfere dönelim: Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Müslüman Kardeşler (MK) aday göstermeyeceğini ilan etti. Neden? “Mısır'ın nazik konjonktürü”nü onlar da gayet iyi biliyordu. Demokrasiye daha yeni geçiyorlardı. Türkiye ile kıyas edilmesi yanlıştı. Bizde de Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın başına çoraplar örülmüş ve idamla yargılanmıştı; ancak 50 yıl önceydi o yaşananlar. Mısır bizdeki sıkıntıyı yeni yaşıyordu. Yarım asır önce Prof. Dr. Ali Fuat Başgil nasıl silah zoruyla Köşk adaylığından çekilmek zorunda bırakıldıysa, Mısır'da da benzer bir senaryo devreye girebilirdi. Çok da eskiye gitmeye gerek yok; daha 5 yıl önce cumhurbaşkanlığı seçimi yüzünden ülkemizde e-muhtıra verildi. 50 senelik acı tecrübe olmasaydı o muhtıra bambaşka sonuçlar doğurabilirdi. Mısır'ın zamana ihtiyacı vardı. Ve bu gerçeği İhvan da biliyordu...Her ne olduysa MK karar değiştirdi ve cumhurbaşkanlığı için aday gösterdi. Tabii ki aday veto yedi. Belli ki yerleşik sistem MK'ya bu makamı teslim etmeyecekti. Mursi veto yeseydi muhtemelen başka bir aday daha çıkarılacaktı. Mursi'nin ilk turda aldığı oy yetersizdi. Seçim esnasında MK'nın kurduğu ittifaklar Mursi'yi tam kavşakla karşı karşıya getirdi: Ya Mısır'ın iç dengelerini ve dış dünyanın Mısır'a bakışını iyi okuyacak ve muhtemel 'tuzak'a boyun eğmeyecekti; ya da kendi gündemi ve hedefi doğrultusunda yürüyecek ve hiçbir dengeyi gözetmeden gergin bir yol izleyecekti. Maalesef Mursi, biraz da tecrübesizliğin ve sabırsızlığın getirdiği psikoloji içinde onu destekleyen kitlelerden bile kopma sürecine girdi. “Oh olsun, hak etti!” denmez, darbeye meşru gerekçe bulunamaz; sonuçta kardeş Mısır halkı onlarca sene tamir edilemeyecek bir sürecin içinde buldu kendini. Ancak, Baradey'in açıklamasına ehemmiyet verildiğine göre, şu soruyu sormak şart: Madem MK yetkilileri 'tuzak'ı önceden görmüştü; daha sabırlı, daha mantıklı, daha stratejik bir yol haritası çıkaramaz mıydı? Evet, Mısır’da yaşananların sorumlusu Mursi ve arkadaşları değildir; ancak böyle bir tehlikenin yolda olduğu görüldüğü hâlde, tedbir imkânları araştırılmalıydı belki de.Baradey'in ifade ettiği 'derin devlet tuzağı' doğru mudur yanlış mıdır bilemem. Tarih bir gün kapalı kapılar arkasındaki senaryoları gün yüzüne çıkarırsa mesele daha net anlaşılacaktır; ancak herkesin bildiği bir şey var: Egemen güçleri hesaba katmaksızın atılan bazı adımlar sadece bir partiyi ya da bir ülkeyi değil, yeryüzündeki pek çok dengeyi ve kazanımı yerle bir edebiliyor. “Biz ne yaparsak yapalım; Müslümanlara karşı antidemokratik planlar devreye zaten giriyor.” demek suretiyle sorumluluktan kaçmak yanlış. Başkası ne plan yaparsa yapsın Müslüman, onu daha üst bir akılla bertaraf etmeye mecbur. Madem lokal ya da global tuzaklar söz konusu, o tuzaklara düşmeyecek bir bilgelik koyacaksın ortaya.Daha ötesi de var: Türkiye dahil dünyanın pek çok ülkesinde 'global tuzaklar'dan ve onun yerli işbirlikçilerinden bahsediliyor. Gezi olaylarından sonra bin çeşit senaryo konuşuldu mesela. Olabilir mi? Tecrübeler gösteriyor ki 'komplo teorileri'nin hayata geçirilebilmesi tek bir şarta bağlı: Ülke içinde ve dışında şartlar müsait hale getirilmeden kimsenin bir adım atabilmesi mümkün değil. 'Şartların olgunlaştırılması' uğruna sokakları cehenneme çevirmek isteyenlerin üzerine benzincilerle değil, itfaiyecilerle gitmek gerekir. Her iktidar meşruiyetini kamu vicdanından, her darbe gerekçesini kirli senaryolardan alır. Aklın yolu da birdir: Gerginlik makul ve meşru yapılara değil; illegal ve kaotik örgütlere yarar. Kaos çıkarmak isteyenleri itidalle, sağduyuyla, herkesi kucaklayan hedeflerle yalnızlaştırmak gerekir. Madem tuzak var ve o tuzağın maksadı bellidir; o zaman o amacı anlamsız hale getirecek akıl dolu hamleler yapmak şarttır.Suriye iflah olur mu?Suriye’ye müdahale edilecek. Karşı çıkanlar var, savunanlar var. Kimine göre müdahale Suriye’deki zulmü sona erdirmeyecek; sadece kimyasal silah kullanma cezalandırılmış olacak. Hatta bir sonraki aşamada Esed’in de içinde bulunduğu diplomatik sürecin işlemesi için Batı, Suriye’ye ihtarda bulunacak. Esed rejimini kanlı ve tehlikeli gören bazı Batılı devletler, muhalif grupların bir kısmını da en az Esed kadar tehlikeli buluyor. Türkiye’nin Washington ziyaretinde sık sık “Suriye’de radikal gruplar” aleyhine beyanda bulunmasının sebebi de, malum, Batı’daki bu endişeye dayanıyor.Her neyse... Meseleye bir de şu açıdan baksak mı acaba: Farz edelim ki 2 yıl öncesine gittik. Hükümet Suriye için başlattığı sürece devam ediyor. Rejim Türkiye’nin dostane tavsiye ettiği reformları yapmak için çok zorlanıyor ama ‘yapamam’ da diyemiyor. Yine klasik Esed manevraları yapılıyor; ancak Türkiye sakin, sabırlı, kararlı. İşlerin bugünkü raddeye gelmemesi için dişimizi sıkıyoruz, sabır taşına dönüşüyoruz. Ne muhalifler ‘arkamızda Türkiye var’ diye muazzam bir cesaret buluyor ne de Beşşar Esed, Türkiye’den ümidini kesmiş ve sinsi ittifaklar kurmaya kalkışıyor. Sınır kapılarımız açık, vizesiz gelip gidiyor insanlar. Başta Antep ve civarı olmak üzere Suriye, Türkiye’yi bir daha keşfediyor. Demokrasiyi, düşünce ve teşebbüs hürriyetini görüyor, bunların İslami kültürle çatışmadığına şahit oluyor. Ticaret karşılıklı gelişiyor, binlerce Suriyeli birkaç saat ötedeki Türk üniversitelerinde eğitim alıyor. Ve ‘Arap Baharı’ bu ülkeye Libya’daki gibi, Mısır’daki gibi vs. gelmiyor. Değişim ve dönüşümü devletlerden ziyade halklar yapıyor; ticaretle, eğitimle, iletişimle...İki yılda 100 binden fazla insan öldü Suriye’de. Yarım milyondan fazla Suriyeli, mülteci durumuna düştü. Ve iç savaşın kurbanlarından merhum Ramazan el Buti haklı çıktı. Bu ülkede değişimin silahla olmasının çok büyük kayıplara, bedellere sebep olacağını söylüyordu. Esed yanlısı diye suçlanması haksızlıktı. Ona göre Suriye’de tedrici bir değişime ihtiyaç vardı. Dıştan müdahale -velev ki bu müdahale İslam ülkelerinden gelsin- çok kanlı senaryoları da yanında getiriyordu. Nitekim öyle oldu...Suriye, bu saatten sonra iflah olur mu? Çok zor. Esed gitse de çok zor, kalsa da. Bu yoğunlukta bir iç savaş yaşamış ülkenin ayrılıkları bir tarafa iterek yekvücut olması bile çok uzun zaman alır. İran’ın Esed rejimine yaptığı fiili yardım ve Hizbullah başta olmak üzere silahlı Şii grupların iç savaşta Esed zulmünden yana tavır alması İslam coğrafyasında asla unutulmayacak. Mezhep çatışmalarının önünü almak artık daha zor. Kürt devleti için Suriye’de atılan adımların yankıları da yansımaları da önümüzdeki yıllarda daha derinden hissedilecek. Ve olan Suriye halkına olacak; yıllarca bellerini doğrultamayacaklar maalesef...Terörün ayak sesleriÇözüm süreci ile ilgili ezici çoğunluk iyi niyet besledi, en azından hayırla sonuçlanması için dua etti, güzel temennilerde bulundu. Ancak herkesin kalbinde PKK’ya karşı bir kuşku oldu hep. Ya bu sürece ‘taktiksel yaklaşma’yı tercih ederlerse? Ya çekiliyor gibi yapıp güçlenirlerse? Ya müzakere yapıyor edasıyla uluslararası meşruiyet kazandıktan sonra bildiğini okursa? Ya arkalarındaki uluslararası güçler terörün bitmesine müsaade etmezse ve bu örgütü tekrar sahaya sürerse? Keşke kaygılar boşa çıksaydı. Ne yazık ki medyaya yansıyan ve kendi medyalarında bangır bangır verilen bilgiler çözüm sürecinin baltalanacağı kuşkularını artırıyor. 4 canlı bombanın şehirlerde eylem yapmak için teşebbüse geçmesi ne anlama geliyor; izah edebilen var mı? Örgüte 2 binden fazla militanın katılması ve dağlara çıkarılarak eğitilmesinin çözüm süreci ile bağlantısı nasıl kurulabilir? Örgütün yeni isimler altında yeni timler kurması ve geniş çaplı eylemler için hazırlık yapması ürkütücü sonuçlar çağrıştırmıyor mu? Serhildan (isyan) çağrılarının ve her gün 100 eylem için emir verilmesinin ‘çözüm’e ne katkısı olabilir? İllerde ilçelerde ‘polis güçleri’ kurmak, onlara maaş dağıtmak, esnaftan hatta koruculardan vergi adı altında para toplamak çözüm stratejisi midir? KCK’nın yeni eşbaşkanı Cemil Bayık’ın BBC Türkçe’ye verdiği röportajda söyledikleri yenilir yutulur şeyler midir? Kürt sorunu tabii ki çözülmeli; hakkaniyetle, adaletle, empatiyle... Bu süreci sabote eden tarih karşısında da toplum huzurunda da hesap veremez; ama görünen o ki ne tarih umurunda birilerinin ne toplum...

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue