Hizmet camiası hakkında son zamanlarda yazılanları bir yerlerden hatırlıyorum diye düşünürken arşiv imdadıma yetişti. Fethullah Gülen’in fikirleri etrafında toplanıp ‘hizmet’ etmeye çalışan insanlar hemen her devirde benzer suçlamalara muhatap oluyor.Defalarca yargı süzgecinden ve üst üste Yargıtay temyizinden geçen kararlara rağmen iddialar devam ediyor. Müddeilerin kimlikleri değişse de söylenenler üç aşağı beş yukarı aynı. Ben son 20 yılda kısa bir gezinti yaptırıp hafızanızı tazeleyeyim; bugün söylenenleri siz kıyaslayın.Bu konudaki önceliği tabii ki Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yüksel’e vereceğim. Daha önce bizzat soruşturma yapıp takipsizlik verdiği iddialarda beş yıl sonra ‘kuvvetli suç şüphesi’ görüp dava açan savcıdan söz ediyorum. Bu idrak değişikliğinde 28 Şubat sürecindeki linç kampanyası mı yoksa Çağdaş Eğitim Vakfı’nda ele geçirilen kaset mi etkili oldu, bilemiyorum. Ama bakın Savcı Yüksel, 10 yıldan fazla süren ve Yargıtay’da üç kademeli temyizden geçen davayı açarken iddianamede şunları yazmış: “Fethullah Gülen, İslamcı ideolojik bir yaklaşımla, bulunduğu legal yolu muhafaza ederek, sahibi olduğu etkin mali gücü ile; A- Bünyesinde bulunan vakıf, okul ve dersaneleri kullanarak eğitilmiş gençlerden oluşan bir taban oluşturmak, B- Devletin bütün kadrolarında, bütün bürokraside, Milli Eğitim Bakanlığı ve Emniyet teşkilatında kadrolaşmak istemektedir. Fethullah Gülen, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş, bu nedenle mevcut sistemi yıkma yerine, devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif bir sistem kurmayı hedeflemiştir.”Hikâyeyi belki de belli periyotlarda ‘Fethullahçılar devlete sızdı’ haberleri yapan Aydınlık ile başlatmalıydım. 10 Ocak 1999 tarihinde yaptığı kapak, medyadaki yandaşları aracılığı ile tedavülde tutulmuş ve defalarca gündeme getirilmişti. ‘Fethullahçılar Emniyet’i ele geçirdi’ başlıklı habere bir göz atalım: “Nurcuların en büyük grubu olan Fethullahçılar, Gülen Tarikatı’nın, Emniyet Genel Müdürlüğü içinde nasıl örgütlendiği, bir rapor halinde devletin üst düzey yetkililerine sunuldu. İşçi Partisi’ne ulaştırılan raporda, polis içindeki Fethullahçı örgütlenme ayrıntılı bir biçimde ele alınıyor. Cemaatin, 28 Şubat sürecinden sonra aldığı önlemler de raporda belirtiliyor. İşçi Partisi Genel Bakan Vekili Hasan Yalçın, ‘Fethullah Hoca Cemaati ve Emniyet Teşkilatı’ başlıklı 10 sayfalık belgeyi, ‘gereğinin yapılması için’ İçişleri Bakanlığı’na iletti.” Size de çok tanıdık geldi değil mi? Star Gazetesi’nin aslan payını unutmak olmaz. Fatih Çekirge ve Yılmaz Özdil yönetimindeki Star’dan bahsediyorum. Şu satırlar da Star’dan: “Ülkemizi sarsan 28 Şubat 1997 sürecinde gündemi oluşturan irticai hareketlere ilişkin devletin ilgili birimleri tarafından hazırlanan ve bir örneği, gereği yapılmak üzere İçişleri Bakanlığı’na gönderilen ‘şok liste’yi Star ele geçirdi. Devletin ilgili birimleri tarafından ‘gereği yapılmak üzere’ gönderilen listedeki isimlerin bir kısmı için ‘gereği’ yapılıp aktif görevden kızağa çekildiği ortaya çıktı. Star’ın araştırmasına göre, kızağa çekilenler arasında il emniyet müdürleri de bulunuyor. Listede ismi geçen il emniyet müdür yardımcılarından birisi de son çıkarılan kararnameyle ‘Polis Okulu’na verildi. Devletin ilgili birimleri tarafından yapılan çalışmalar sonucu belirlenen listede 87 isim yer aldı.” Star, zaferini birkaç gün sonra “Fethullahçı liste MGK’da” haberiyle taçlandırmıştı. 28 Şubat’ta Hizmet’e karşı gazete ve televizyonlarla yapılan linç kampanyasında açık artırmaya ‘İdam talebi’ başlığı ile en yüksek teklifi Sabah Gazetesi vermişti. Nuh Mete Yüksel klonlandı mı diye sormakta haksız mıyım?
↧