Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Mümtaz'er Türköne - Öğretmen kalitesi

$
0
0
Zaman zaman atanmak isteyen öğretmen adaylarından elektronik mektuplar geliyor. Aralarında örgütlenip sosyal medyada kampanya yürütenler de var.Genellikle herhangi bir branşta atama talep eden eğitim fakültesi mezunları. Bizlerden her branşta öğretmen istihdamı planlaması yapan bir bakanlık varken, "şu branşa daha fazla öğretmen alın" dememiz bekleniyor. Tuhaflık, böyle bir desteğin köşe yazarlarından beklenmesinde değil, öğretmen adaylarının kamuoyu baskısı ile kendi branşlarından daha fazla öğretmenin istihdam edilebileceğini düşünmelerinde. Okulların hangi branşta ne kadar öğretmen istihdam etmesi gerektiğine, ancak eğitim planlaması yapanlar karar verebilirler. Bu planlama ile ilgili bir sorun varsa, o zaman onu dile getirmeleri gerekmez mi? Eğitim konusunda yazdığım son birkaç yazıya, özellikle eğitim camiasından şaşırtıcı tepkiler aldım. Öğretmenler çok büyük bir camia. Nisbeten örgütlü sayılırlar. Doğal olarak kimse bu etkili kamuoyunu karşısına almak istemiyor. Çocuklarınızı emanet ettiğiniz insanlara saygı göstermek zorundasınız. Siyasî partiler için, dikkate alınması gereken bir baskı grubu oluşturuyorlar. Ekonomik açıdan orta sınıfı temsil ediyorlar. Öğretmenlik mesleğinin ne kadar kutsal olduğuna dair, güçlü bir edebiyat mevcut. Bu yüzden eğitim sistemine yönelik eleştirilerde bulunurken, öğretmenleri dışarıda tutmanız gerekiyor. O zaman da eğitim sistemini düzeltme imkânını yüzde 90 nisbetinde peşinen dışarıda bırakmış oluyorsunuz. Atanma talebinde bulunan öğretmen adaylarının okulları, eski kamu işletmeleri gibi istihdam kapısı olarak görmeleri bu mesleğin algısında bir yanlışlık olduğuna dair kuvvetli bir işaret. Eğitim sistemini adam edemiyoruz. Kendi kendimizi kandırmayalım. Eğitimin özellikle niteliğine dair istatistiklerde dünyanın oldukça gerisindeyiz. Millî Eğitim Bakanlığı, çevresini değiştiremeyince saçlarını değiştiren kadınlar gibi, reform yaptım dediğinde sadece sınav sistemini değiştiriyor. Sınavları kaldıracağız derken, çareyi daha fazla sınavda buluyor. Merkezîleşen sınav sistemi, bütün eğitim düzenini kendisine uyum sağlamaya zorluyor. Sadece merkezî sınav sistemi içinde testlerde sorulabilecek soruları kapsayan bir müfredat karabasan gibi öğrencilerin üzerine çöküyor. Merkezî sınav sistemi ile ölçemeyeceğiniz için öğrencilere dili anlama ve konuşma yeteneği kazandırmak yerine yabancı dillerin gramer kuralları ezberletiliyor; böylece dil öğretmekten peşinen vazgeçiyorsunuz. Edebî zevkler, soyut işlem yeteneği, kültür aktarımı, sanat becerileri testlerin arasına girebildiği kadar eğitimin ilgi alanında kalıyor. Okul sistemi, bu işin altından kalkamadığı için dershaneler cari sistemin asıl yükünü omuzluyor. Okullar öğrencilerin muayyen saatlerde terbiye edildikleri hapishanelere, öğretmenler de sadece disiplini sağlamakla görevli gardiyanlara dönüşüyor. Bu son söylediğime gelen tepkilerden, öğretmenlerin bu rolü içselleştirdiği anlaşılıyor. Eğitim ve öğretimi amacından uzaklaştıran merkezî sınav sistemi olduğuna göre, o zaman yiğidi düştüğü yerden kaldırmak için şu soruyu sormamız lâzım: Sınavları neden merkezî bir sistem içinde yapıyoruz? Bu sorunun tek doğru cevabı var: Çünkü, öğretmenlerimizin yaptığı sınavlara ve verdikleri notlara güvenmiyoruz. Dünyada genel kural olarak geçiş sistemleri, not ortalamalarına göre belirleniyor. Nitekim artık YÖK, liseyi yurtdışında bitirenlerin sadece karne notlarına göre Türk üniversitelerine kayıt olacakları bir düzenlemeyi benimsedi. Dünyada not ortalaması, bizim yaptığımız merkezî sınav puanı yerine geçiyor. Biz de aynısını yapabilir miyiz? Yakın zamana kadar uygulanan ortaöğretim başarı puanının üniversite giriş puanına belirli bir ağırlıkla eklenmesinin yol açtığı yaygın istismarlar; tecrübe ederek yapamayacağımızı gösterdi. Öğretmenler iki açıdan sınıfta kaldılar. Birincisi objektif ölçme-değerlendirme yetenekleri, ikincisi not verirken uydukları etik prensipler. Bakanlığın ortaöğretime geçiş sisteminde müracaat edeceği % 30'luk "kanaat notu" uygulaması, peşinen bütün eleştirilerin merkezine yerleşmiş durumda. Türkiye'nin eğitim sorunu, aslında bir öğretmen kalitesi sorunu. Bu hükme kızan öğretmenlere hemen bir soru soralım: Kendi branşınızla ilgili en son ne zaman bir kitap okudunuz?

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue