O utanç fotoğrafı çabuk mu unutulacak? İddia edildiği gibi olay yurt veya cemaat meselesi mi? Saldırganlar konuştu, mağdurlar sustu. Ve olay bambaşka bir vecheye büründü. Peki olayın aslı ne?Rektör önce Cumhuriyet Gazetesi’ne röportaj verdi, ardından ekrana çıktı. Söyledikleri o utancı temizlemekten çok uzaktı. Olayın mahiyetini izah etmekten de... Ayrıca sözlü fiziki saldırıya karşı tavır da koyamadı. Saldırgan öğrencilere karşı daha müşfik üslup kullandığını söylemek bile mümkün.Orada yaşananların ne olduğunu araştırdım. Şurası kesin: ODTÜ’de başörtülü öğrencilere karşı tahammülsüzlük var. Hem yönetimde, hem de bir grup öğrencide... Sayıca az ama sesleri çok çıkan ideolojik bir grup bu. Oradaki tartışma yurt meselesi falan değil. Stand hiç değil. Yurt kelimesinin geçtiği bir konuşma yok. O başörtülü öğrenciler 4 yıl ODTÜ yurtlarında kalmış. Tek şikayetleri başörtüsüne karşı tavır... Yurtlarda çok zorluk çekmişler. Olaylar o gün kendiliğinden gelişmiş değil, planlı bir saldırı söz konusu. Kamera getirilmiş, dövizler hazırlanmış, roller paylaşılmış. Kimin ne yapacağı belli. Bir senaryo söz konusu. İlk kez de yaşanmıyor. Kayıt dönemlerinde sık tekrarlanan bir görüntü. Saldırganların sicili oldukça kabarık. Onca sataşmaya rağmen okul yönetimi bugüne kadar hiçbir tedbir almamış. ‘Orada yurtları kötülediler o yüzden tartışma çıktı’ veya ‘Cemaat yurtları için stand açtılar’ iddiası kuyruklu yalan.Peki o gün ne oldu? ODTÜ’yü kazanan bir öğrenci kayıt yaptırmak için okulun yolunu tutuyor. Yanında velisi ve daha önce tanıştığı iki ODTÜ’lü ile birlikte. Kayıt için içeri girdiğinde, başörtülü arkadaşlarının bulunduğu yere saldırgan grup ellerinde dövizler ve kamerayla geliyorlar. Önce sözlü ve fiziki taciz, itiş kakış yaşanıyor. Başörtülü öğrenciler geri çekildikçe üzerlerine üzerlerine gidiyorlar. Zorla aralarına girerek oturuyorlar. Ve daha önce yazılmış sloganların yer aldığı dövizleri kameraya karşı tutuyorlar. Yaşananlar anbean kayda alınıyor. Olay başörtüsü tahammülsüzlüğü... Başka izahı yok. O görüntüleri servis edenler de kendileri. Olduğu gibi değil, kırparak yayına veriyorlar. Tepkiden çekinmiş olmalılar. Tartaklama bölümleri siliniyor. Sözlü sataşmanın ardından şikayet için iç hizmetlerin bulunduğu binaya geçiliyor.Yarım saate yakın güvenlik şefi bekleniyor. O da olayın yaşandığı bölgede. Ama nedense olayı uzaktan izliyor. İki gruptan birer temsilci olanları anlatıyor. Orada yaşananlar kayda geçiyor. Güvenlik sorumlusu başörtülü öğrencilere ‘Sizin güvenliğinizi garanti edemem, bir an önce kampüsten ayrılın’ diyor. Onlar önden, saldırganlar arkadan bir süre kovalamaca yaşanıyor. Başörtülülerin okuldan ayrılmasıyla olay noktalanıyor. Yaşananlar ana hatlarıyla böyle. Yeni öğrenci yaşadıkları karşısında şaşkın ve tedirgin. Kampüsten ağlayarak ayrılıyor. Kayıt işlemlerini tamamlıyor. Yapması gereken başka işler var. Onlar yarım kalıyor.Ne o gün ne bugün konuşma taraftarı değil. Diğer arkadaşları da aynı şekilde. Niye mi? Korkuyorlar, endişe ediyorlar. Okula egemen olan hava söylendiği gibi değil. Geçen yıl mezun olan bir öğrenci 2011 yılı içinde başörtüsünden dolayı 8 soruşturma geçirdiğini anlattı bana. YÖK’ün başörtüsü yasağını kaldıran genelgesine rağmen. Biyoloji Bölüm Başkanı Meral Kence tarafından sınavdan atılmak istenmiş. Çıkmamakta direnince, tutanak tutulmuş, yazılı savunma vermek zorunda kalmış. Rektörün, üniversite yönetiminin bunlardan haberi olmaması mümkün değil. Sadece o mu? ODTÜ kampüsü içinde yaşanan başörtüsü sorunlarını görmek için mobese kayıtlarına dikkatlice bakmak yeterli. O olayın yaşandığı gün bile başka tatsızlıklar ekrana düşecek. Mesele ne yurt ne cemaat. Başörtüsü tahammülsüzlüğü. Ve o utanç fotoğrafı unutulmayacak.
O utanç fotoğrafı çabuk mu unutulacak? İddia edildiği gibi olay yurt veya cemaat meselesi mi? Saldırganlar konuştu, mağdurlar sustu. Ve olay bambaşka bir vecheye büründü. Peki olayın aslı ne?Rektör önce Cumhuriyet Gazetesi’ne röportaj verdi, ardından ekrana çıktı. Söyledikleri o utancı temizlemekten çok uzaktı. Olayın mahiyetini izah etmekten de... Ayrıca sözlü fiziki saldırıya karşı tavır da koyamadı. Saldırgan öğrencilere karşı daha müşfik üslup kullandığını söylemek bile mümkün.Orada yaşananların ne olduğunu araştırdım. Şurası kesin: ODTÜ’de başörtülü öğrencilere karşı tahammülsüzlük var. Hem yönetimde, hem de bir grup öğrencide... Sayıca az ama sesleri çok çıkan ideolojik bir grup bu. Oradaki tartışma yurt meselesi falan değil. Stand hiç değil. Yurt kelimesinin geçtiği bir konuşma yok. O başörtülü öğrenciler 4 yıl ODTÜ yurtlarında kalmış. Tek şikayetleri başörtüsüne karşı tavır... Yurtlarda çok zorluk çekmişler. Olaylar o gün kendiliğinden gelişmiş değil, planlı bir saldırı söz konusu. Kamera getirilmiş, dövizler hazırlanmış, roller paylaşılmış. Kimin ne yapacağı belli. Bir senaryo söz konusu. İlk kez de yaşanmıyor. Kayıt dönemlerinde sık tekrarlanan bir görüntü. Saldırganların sicili oldukça kabarık. Onca sataşmaya rağmen okul yönetimi bugüne kadar hiçbir tedbir almamış. ‘Orada yurtları kötülediler o yüzden tartışma çıktı’ veya ‘Cemaat yurtları için stand açtılar’ iddiası kuyruklu yalan.Peki o gün ne oldu? ODTÜ’yü kazanan bir öğrenci kayıt yaptırmak için okulun yolunu tutuyor. Yanında velisi ve daha önce tanıştığı iki ODTÜ’lü ile birlikte. Kayıt için içeri girdiğinde, başörtülü arkadaşlarının bulunduğu yere saldırgan grup ellerinde dövizler ve kamerayla geliyorlar. Önce sözlü ve fiziki taciz, itiş kakış yaşanıyor. Başörtülü öğrenciler geri çekildikçe üzerlerine üzerlerine gidiyorlar. Zorla aralarına girerek oturuyorlar. Ve daha önce yazılmış sloganların yer aldığı dövizleri kameraya karşı tutuyorlar. Yaşananlar anbean kayda alınıyor. Olay başörtüsü tahammülsüzlüğü... Başka izahı yok. O görüntüleri servis edenler de kendileri. Olduğu gibi değil, kırparak yayına veriyorlar. Tepkiden çekinmiş olmalılar. Tartaklama bölümleri siliniyor. Sözlü sataşmanın ardından şikayet için iç hizmetlerin bulunduğu binaya geçiliyor.Yarım saate yakın güvenlik şefi bekleniyor. O da olayın yaşandığı bölgede. Ama nedense olayı uzaktan izliyor. İki gruptan birer temsilci olanları anlatıyor. Orada yaşananlar kayda geçiyor. Güvenlik sorumlusu başörtülü öğrencilere ‘Sizin güvenliğinizi garanti edemem, bir an önce kampüsten ayrılın’ diyor. Onlar önden, saldırganlar arkadan bir süre kovalamaca yaşanıyor. Başörtülülerin okuldan ayrılmasıyla olay noktalanıyor. Yaşananlar ana hatlarıyla böyle. Yeni öğrenci yaşadıkları karşısında şaşkın ve tedirgin. Kampüsten ağlayarak ayrılıyor. Kayıt işlemlerini tamamlıyor. Yapması gereken başka işler var. Onlar yarım kalıyor.Ne o gün ne bugün konuşma taraftarı değil. Diğer arkadaşları da aynı şekilde. Niye mi? Korkuyorlar, endişe ediyorlar. Okula egemen olan hava söylendiği gibi değil. Geçen yıl mezun olan bir öğrenci 2011 yılı içinde başörtüsünden dolayı 8 soruşturma geçirdiğini anlattı bana. YÖK’ün başörtüsü yasağını kaldıran genelgesine rağmen. Biyoloji Bölüm Başkanı Meral Kence tarafından sınavdan atılmak istenmiş. Çıkmamakta direnince, tutanak tutulmuş, yazılı savunma vermek zorunda kalmış. Rektörün, üniversite yönetiminin bunlardan haberi olmaması mümkün değil. Sadece o mu? ODTÜ kampüsü içinde yaşanan başörtüsü sorunlarını görmek için mobese kayıtlarına dikkatlice bakmak yeterli. O olayın yaşandığı gün bile başka tatsızlıklar ekrana düşecek. Mesele ne yurt ne cemaat. Başörtüsü tahammülsüzlüğü. Ve o utanç fotoğrafı unutulmayacak.