Açıkçası Romanya’yı yenebileceğimiz aklımın kıyısından bile geçmiyordu. Maç günü yazdığım birazcık umutlu yazı, gerçeği anlatmaya çalışmak yerine herkesin yaptığını tekrarlayıp biraz hayal satmaya kalkmaktan başka birşey değildi. Eh, demek ki arada bir onu da yapmakta yarar var...Hayır, Romanya bizden çok güçlü olduğundan filan değil, bizim ne yapıp yapıp yenilecek bir neden üretmemizden kaynaklanıyordu bu maça umutsuz bakışım. Düşünün ki 1925’teki bir hazırlık maçı dışında tam 88 yıldır rakibimizi deplasmanda yenmişliğimiz yok. Oysa bu süre içinde çok parlak dönemlerimiz ya da en azından günlerimiz olmuştur, onlarda bile yenildik...Terim maç sonrasında bununla ilgili sorumuza haliyle tatlı tatlı gülerek, geçmiş dönemlerdeki görevi sırasında çok uzun yıllardır hiç yapamadığımız bazı işleri başardığımızı hatırlatıp bunun da o listeye ekleneceğini söyledi. Allah’ı var, başından sonuna kadar bu işe inanan ve oyuncularını da buna ortak eden o idi. Bunu kimseye anlatmaya çalışmak gerekmiyor.Üstelik maç öncesinde Terim’in Galatasaray’la TFF arasına sıkışmaktan doğan sıkıntısı mevcut sorunlara eklenmişti. O kadar ki böylesine önemli bir maça hazırlanırken İmparator, bazı yorumcuların işlerine son verilmesi gerektiği yolundaki konularla uğraşmak zorunda kalıyordu... Ancak Terim’in bunu biraz da kasıtlı yaptığını kabul etmemiz gerekiyor çünkü bu tür durumlardan besleniyor İmparator. ‘Onlara da göstereceğim’ tavrı onun başarısında belli bir paya sahip. Tıpkı Denizli gibi ona da ‘içimizdeki İrlandalılar’ gerekli.Terim’in çok kısa bir sürede bazı durumları tepeden tırnağa değiştirebildiğini bu maçta gördük. Takımın başında başka biri olsa öyle sanıyorum ki maçın ardından Türk futbolunun yapısal sorunları ve bireysel hatalar yüzünden yediğimiz gollerle kaybettiğimize ilişkin birtakım açıklamalar dinlemek zorunda kalacaktık. Gördüğünüz gibi hiçbir mazeret başarının yerini tutmuyor. Ayrıca bu takımın en zor durumlarda bile müthiş işler yapabilecek kapasitesi var.Peki, şimdi ne olacak? Açıkçası Brezilya’ya gitme konusunda hiçbir şansımızın olmadığı yolundaki düşüncem devam ediyor. Ancak bu Romanya galibiyeti benim gözümde gruptan çıkmak kadar değerli. Çünkü ilk kez ‘Acele etmeyelim beyler, burada Türkiye var’ diyebildik. Belki biraz geç kaldık ama Milli Takım’ın gerçek gücünü gösterebildiği bir noktaya geldik. 2014’ü kaçırsak bile sonrası aydınlıktır. Grupta her durumda söz sahibi oluşumuz ve bize yakışacak yere doğru yürümemiz önemli bir aşama. Şimdilik yangından kurtarabildiklerimiz bunlar...Bu galibiyetin ne anlama geldiğini çok iyi anlatanların buradaki Türkler olması doğaldı. Bükreş’te dönercilik yapan İbrahim Akyol kardeşimiz “23 yıldır buradayım, ilk kez bugün büyük bir gurur ve keyifle dükkanımı açıp kutlamaları kabul edeceğim. Bana bugünü yaşatan Fatih Hocamdan ve aslanlarından Allah razı olsun.” dedi ve bunu mutlaka yazmamı istedi. Sanıyorum ki Romanya’daki Türkler arasında onun gibiler az değildir. Sadece oradakiler değil Avrupa’nın dörtbir yanındakiler de mutlu ve gururludur.Tabii bir yandan da Terim’in bu ek görev durumu nedeniyle doğacak yeni sorunlara hazır olmamız gerekiyor. TFF’nin herhangi bir sorunu çözebilecek gücü filan yok. Çok yukarılardan esen rüzgârlar da Galatasaray’ın biraz canını sıkacak gibi görünüyor. Milli görev ve Ay Yıldızın başarısı deyince akan sular duruyor, deniliyor ama öyle olmadığını da bilmesi gerekenler biliyor. Önümüzdeki günler bu açıdan epeyce sancılı geçecek.
↧