Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

M.Nedim Hazar - Süreç ve çözüm

$
0
0
Köprünün altından epey su akmış gibi görünse de, ülke tarihi için çok da eski sayılmayacak bir dönem. AK Parti’nin kuruluş ve hemen akabindeki iktidara geliş günleri.Başbakan Erdoğan, baş döndüren bir performans ile Avrupa ülkelerine ziyaretlerde bulunuyor ve Avrupa Birliği konusunda Türkiye’nin samimi gayretlerini izah etmeye çalışıyordu.Elbette bugün olduğu gibi o gün de dışarıda ve içeride gizli/açık bu üyeliğe karşı çıkan, ipe un serenlerin sayısı az değildi. Yanılmıyorsam 2002 yılının Aralık ayında manifesto niteliğinde bir konuşma yapmıştı Erdoğan. Türkiye ile Avrupa arasındaki sıkıntılı ilişkinin geçmişinden başlayarak bir siyasî/sosyal konsültasyon yapmış ve şöyle demişti: “Karar, Aralık 2004’te eğer Türkiye’nin Kopenhag siyasî kriterlerini yerine getirdiği görülürse -ki burayı vurgulayarak söylüyorum, bu bizim çabalarımız sonucu eklenmiştir- gecikmeksizin açacak. Bu, müzakere tarihinin başlangıç tarihidir. Biz kriterleri yerine getirmeden bizimle müzakerelere başlayın demedik, bu kendimize ve halkımıza saygısızlık demektir.”Alınan pozisyonun, bazılarının söylediği gibi bir ‘teslim olma’ manasına gelmediğini ifade ettiği şu cümlelere ise hayran kalmıştım: “Avrupa Birliği siyasî kriterlerinde eğer önümüzü kesmeye kalkarsanız, Kopenhag Kriterleri’ni koyarız bir kenara, Ankara siyasî kriterlerini ilan ederiz. Ekonomi kriterleri olan Maastricht ekonomi kriterlerinde önümüzü mü kesiyorsunuz? Ha, o zaman İstanbul Ekonomi Kriterleri’ni ilan ederiz, yolumuza devam ederiz.”Belirttiğim gibi, Avrupa meselesinin altından çok sular akmış gibi görünüyor. Bugünlerde pek kimse önemsemiyor mu yoksa Avrupa Birliği’nin eski çekiciliği mi kalmadı bilemiyorum. Epey bir süreden beri sevindiğimiz bir başka husus var. Hatta bizim için AB’den filan çok daha önemli, yıllardır bu ülkenin iliğini kemiren, kanını akıtan bir husus; terör!Başbakan Tayyip Erdoğan büyük bir cesaret ve dirayetle bu sorunu çözmek için samimi hamleler yaptı. Hatta şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, hükümet ‘Kürt meselesi’ konusunda masanın karşı tarafından çok daha cesur ve ezber bozan bir tutum içine girdi. Bu nedenledir ki, bir süredir akan kanın durması, birkaç ‘dostlar süreçte görsün’ jestinden başka hiçbir olumlu gelişme yaşanmamasına rağmen, önemliydi, takdire değerdi. Şüphesiz Suriye’de yaşananların en çok etkilediği ülkeyiz. Komşumuzda çıkan yangın bizim de dengelerimizi sarstı, belli ki hesapta olmayan yeni birtakım sıkıntılara sebebiyet verdi. Buna bir de terör örgütü liderlerinin bir süredir eylem yapmaması dillerine vurması eklenince gerilim tekrar yavaş yavaş tırmanıyor gibi.Açıkça ifade edeyim, şahsen çok büyük bir beklentim ve umudum olmamasına rağmen can-ı gönülden destekledim bu süreci ve bir dönem paranoya boyutuna varan, ‘aman süreç etkilenir’ türü kaba saba atarlananlara rağmen, bugün gelinen noktayı, en azından görünürlük kıstasına göre başarılı da buluyorum.Bu nedenledir ki, çizilen olumsuz ve karamsar tablolara çok fazla iştirak ettiğimi söyleyemem. Ancak bu iştiraksizlik -çok affedersiniz- aptal yerine konulmak anlamına da gelmemeli. Örgüt temsilcilerinin tüm kabadayılıklarına rağmen devletin sakin bir dil ve strateji ile atılması, öte yandan terör meselesini de küçümsemeden gerekli önlemlerin alınması ve Başbakan’ın Avrupa meselesinde dediği gibi, muhataplarının yan çizmesi durumunda bile devletin kendi sürecini devam ettirmesi en hayırlı netice olsa gerek. Kandil’i değil, bütün bölgeyi ve ülkeyi ikna etmekle gerçek çözüm mümkündür.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue