Quantcast
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Ahmet Selim - İnsanlar ve meseleler

Image may be NSFW.
Clik here to view.
İnanan bir insan, bir kişiye haksızlık yapabilir mi? Kimse bilmese Allah biliyor. Kimse görmese Allah görüyor. Allah’ın varlığına inanıyorsan, bu haksızlığı nasıl yapıyorsun? Onun adaleti mutlaktır; dünyadaki yargılamalarda yapılan, başarılı savunma tevilleri oyunları, hünerleri, ilahi planda sıfırdır, hiçbir fayda sağlamaz. İnanan ve akıl sahibi olan bir insan olarak, zulme nasıl bulaşıyorsun?İnanmak hakiki manada iman etmek niteliğini kazanmalı. Yakınî bir şuur haline gelmeli. O şuur, insanın kişiliğini yapılandırmalı. Yönlendirici etkileriyle, alışkanlıklarımızı bir istikamet düzenine kavuşturmalı. Fikir hayatımızın kalbî ışığı olarak kesintisiz bir bütünlük basiretinin enerjisini sağlamalı. Hayatımızın gerçekliğine sinmeli ve ona yön vermeli. Ancak o zaman bu dünyamız bizim için bir hakikat dünyası olur. Realite ve Hakikat arasındaki kavramsal farklılıktan bir gaflet felsefesi üretme şaşkınlığı ancak böyle son bulur.Peyami Safa buna “doğru fikirlerin alışkanlıklarımıza hakim olarak vücutlaşması” deyişiyle bir farklı bakış açısı getirmişti.Biz iki cihanı iki ayrı ruhla yaşayacak değiliz. Ruh aynı ruh. Cenab-ı Hak bize şah damarımızdan daha yakındır ve bu, realitenin hakikate râm oluşunu ortaya koyan şümullü bir hayatiyet tecellisidir.Biri dünyalık biri ahiretlik diyerek ikiye bölünmüş ve ortasına da gaflet duvarı çekilmiş bir kişilik yapısına sahipsen, ona kişilik bozukluğu denir. Bu dünyayı sen bir “uyur-gezer” gibi yaşıyorsun demektir, ahirette uyanacaksın demektir. Bunun çaresi, kişilik yapısını İslam Ahlakı’nın muhkem bir düşünce zenginliğine kavuşturmasıdır. Bu düşünce zenginliğinin ise diplomadan çok deruni bir basiret ve derinlemesine idrak yaklaşımına ihtiyacı vardır.En zor mesele “insanı ve hayatı” anlamaktır. Kur’an üzerinde tefekkür eden bunu anlar. Diğer konuları anlamak bunun yanında nisbeten çok kolay meselelerdir. Önce ana (temel) meseleyi anlayamamışsanız, diğer meseleler üzerinde doğru dürüst düşünmeyi beceremezsiniz zaten. Mesela felsefeden başlayıp onun belli başlı verilerini esas almışsanız varabileceğiniz bir tekâmül noktası yoktur. Bir kısır döngünün etrafında döner durursunuz. Neyi nerede nasıl arayıp bulacağınızı bilmeden, irtibatsız kalmış bir kavramlar dosyası içinde oyalanır durursunuz ve bunun doğuracağı bunalımlardan hiç kurtulamazsınız. Edinebildiğin bilgiler arttıkça bunalımların da artar. Nelerin değişmesi, nelerin değişmemesi gerektiği meselesinde tamamen acze düşürür ve hiçbir şey düşünemez hale getirir.Maddi bilimler epeyce ilerlemiştir ama, sosyal bilimler tatminkar hale, hâlâ gelememiş, konusuna giren ciddi ve derin meseleleri halledememiştir. Bu durum zaten itiraf da ediliyor. Sebebi “insan ve hayat” alanının özünü kavrayamamış olmalarıdır. “Bir şeyleri kazanmak, bir şeyleri kaybetmek pahasına mı olmalıydı?” sorusu Batı düşüncesinde yakıcı bir sual çengeli gibi öylece duruyor. Onların bu hali bizim taklitçileri iyice şaşırtıp bocalatıyor, bu defa onlardan ne alacakları konusunda anlayamadıkları zorluklarla karşılaştırıyor. Fakat buna rağmen onları da tedavi edecek asıl kaynağın bizde olduğu uyanışı bir türlü doğamıyor. Kısır döngüyü kıracak olan bütünleşme zarureti her şeye rağmen fark edilemiyor.Zedelenen, fonksiyonel sıhhati ve bütünlük dengesi bozulan insan, özellikle de nisbeten bilgilenmiş görünen kesimin insanları, kendi içinde ve dışındaki ilişkilerinde ciddi bir denge problemi yaşıyor. Belirli ve ön meseleler insanın dışında değil içinde bir çözülemezlik görünüşüyle sarplaşıyor. Hayatımız gitgide daha çok sıkıntılı bir hal alıyor.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue