Adını her ne kadar toplantı tarihinden alsa da ‘28 Şubat’ yalnızca MGK zirvesinden ibaret değil. 28 Şubat, bir süreç. Klasik değil, postmodern bir darbe...Bizzat 28 Şubat aktörlerinin ifadesi bu. Bir bakıma itiraf. Anayasal demokratik sistemi hedef alan bir darbenin adı. Ankara’da yargılanan ‘28 Şubat tarihli MGK toplantısı’ değil. Dava ‘BÇG odaklı’ açıldı. BÇG’nin yasal dayanağı yok. Yapısı da, faaliyetleri de illegal. 28 Şubat, çok boyutlu bir darbe davası. İlk dosyası BÇG... Şu an yargılananlar da ağırlıklı olarak asker ve BÇG’ye vücut veren isimler. İddianameye bakılırsa tek dosyalı bir dava olmayacak, arkası gelecek. 28 Şubat MGK toplantısı kuşkusuz bu sürecin bir parçası. İklimi günler öncesinden hazırlandı. Ankara’nın havası kurşun gibi ağırdı. Hükümet namlunun ucundaydı. Değil Anadolu’nun kutsalları, İstiklâl Marşı bile tartışılıyordu. Yerini 10. Yıl Marşı alıyordu. MGK tam 9 saat sürdü. Asker ve siviller karşı karşıya oturmuşlar, düşman cephe gibi konuşlanmışlardı. Sivil kanadın karşı çıkacak ne cesareti ne de mecali vardı. Orada konuşulanlar parça parça kamuoyuna yansıdı. 9 saatin hikâyesini, toplantıya katılanlardan uzun uzun dinledim. Buna rağmen tutanakları merak ediyordum tabii.Savcı, soruşturma sırasında tutanakları görmek istedi. Mevzuata takıldı. Ancak mahkeme isterse görülebilecekti. O da yalın haliyle değil, belli prosedür çerçevesinde. Mahkeme heyeti enteresan. Şu kadarını söyleyeyim, sanıklar ve yakınlarıyla diyalogları, mahkeme salonundaki hava, soru işaretlerine neden olmakta. Sıradan bir dava değil bu. Mahkeme heyeti MGK tutanaklarını gönülsüz de olsa istedi. Genel Sekreterlik anında olumlu cevap verdi. Naip hâkim ilgili bölümlerini okudu. İnceleme tutanağı haline getirdi. O günkü havayı yansıtması bakımından önemli. İrticaın boyutları ve alınması gereken önlemler ‘özel müzakere’ başlığı altında ele alınmış. Müzakerelerin başında MİT ve Genelkurmay, irtica konulu sunum yapıyor. MİT Müsteşarı’nın 31 sayfalık metni dosyada. Naip hâkim ‘irtica konusunda genel değerlendirmeler’ içerdiğini söylüyor. Genelkurmay adına konuşan Fevzi Türkeri’nin metnine ilişkin bir ize rastlanamamış. Ne bir ifade ne bir belge. Türkeri’nin sunum metnine ne oldu? Kozmik bürodan belge kaçırılması, rapor çıkarılması mümkün değil. Orada ne vardı? Kararların dayanağı orası. Mahkeme, o sunumun peşine düşmeli. Yargı süreciyle ilgisi olup olmadığına bakmalı. MGK toplantısının en önemli bölümü o. Hükümet özellikle de RP kanadı müzakerelere demoralize başladı. Sebebi o sunumda anlatılanlardı.Tutanaklardan öğreniyoruz ki, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın ‘darbenin olacağını’ önceden hissetme özelliği varmış. Tarihleri yanlış söylüyor. 27 Mayıs’ı, 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü çok önceden hissetmiş. Darbeleri hatırlatarak hükümete gözdağı veriyor. Yoksa durduk yerde neden darbelerden söz etsin. Konu irtica, darbe tarihi değil ki. Karadayı’nın söyledikleri düpedüz tehdit. Karadayı, irtica bahsine de girmiş. Laiklik ne zaman bozulmaya başlamış biliyor musunuz? Ezan aslına döndüğünde. Türkçe ezanın huşu ve heyecanı hâlâ kulaklarındaymış. MGK kararları içinde bir eksik o zaten. O kadarına cesaret mi edemediler, yoksa akıllarına mı gelmedi bilmiyorum. Ezanın Türkçe okunmasını karar haline getirebilirlerdi.Eleştirilerin odağında, başbakan koltuğunda oturan Erbakan var. Karşısındaki bloka karşı çaresiz. Laikliği din düşmanlığı olarak uygulayan Halk Partisi zihniyetinden dem vuruyor. Ancak ok yaydan çıkmış. Olacakları önlemesi zor. Son çare olarak, “Dışarıda endişe uyandıracak hava vermeyelim.” diyor. Karadayı’nın ısrarına rağmen orada kararların altına imza koymuyor, incelemek için süre istiyor. Ben 28 Şubat darbesinin ayak seslerini tutanaklarda gördüm. m.unal@zaman.com.tr
↧