Başbakan Yardımcısı, hükümet sözcüsü ve iktidar partisinin kurucularından biri olan Bülent Arınç, geçen hafta, büyük ihtimalle yakın gelecekte siyaseti bırakacağını duyurdu.Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kızlı-erkekli öğrenci evleriyle ilgili açıklamaları üzerinden mahcubiyet verici biçimde ikisinin birbiriyle çelişmesinin ardından, doğal olarak, herkes bu sözler ile Arınç-Erdoğan kavgası arasında bağlantı kurdu. AKP’nin iki ağır topu arasındaki bir dizi görüş ayrılığının son örneği olan bu kamuoyu önünde seyreden anlaşmazlık, Erdoğan’ın genelde provokatif hitabeti ve tartışmalı politika önerilerinden parti içinde geniş kesimlerin rahatsızlık duyduğunun işaretiydi.Arınç’ın AKP liderine açıkça meydan okumasını açıklayabilecek bir diğer etken, parti içi kurallara göre üyelerin üç dönemden fazla görev yapamamaları olabilir. Bu kural gelecek seçimlerde Arınç için de geçerli olacak, yani nasıl olsa milletvekilliğini bırakacağından daha açık sözlü olmasında bir sakınca yok.Arınç’ın duyurusunda büyük ihtimalle tüm bu hususlar bir rol oynadı, ancak yorumlarımızı bu spekülasyonlarla sınırlarsak hata ederiz. Arınç’ın kendisini sahneden çekmesi hakkında bazı izahatlarda bulunurken verdiği mesaj, Türkiye’nin geri kalan siyasi sınıfları tarafından son derece ciddiye alınmalı. Kendisi gazetecilere “Uzun yıllardır siyasetin içindeyim. Artık aktif siyasete son vermek gerektiğine inanıyorum. Benden başka söyleyen çıkmadı, ama her siyasetçinin aktif siyaseti sonlandırması veya ara vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu da siyasetin bir gereğidir.” dedi.Uzun yıllar siyasetçilik yapmanın iyi bir şey olmadığı konusunda Arınç’a tümüyle katılıyorum. Bu çok bariz bir olgu olsa da, gerçeklikte pek çok siyasetçiye geriye çekilmek son derece zor geldiğinden, siyasi kariyerlerine süresiz devam etmeye uğraşıyorlar.Yaklaşık 11 yıl Avrupa Parlamentosu vekilliği yaptıktan sonra, bir dönem daha aday olmama kararı aldığımda gelen tepkileri gayet iyi hatırlıyorum. Özellikle Türk meslektaşlarım, çekinerek, parti lideriyle bir sorunum olup olmadığını ya da acil bir zorunluluk yokken böylesine güzel bir işi bırakmamın gerisindeki gerçek sebepleri sormuştu. Onlara, daha önce 10 yıl yayımcılık yaptıktan sonra Avrupa Parlamentosu’nda gerçekten iyi vakit geçirdiğimi, ama emekli olmadan evvel başka bir şeyler daha yapmak istediğimi, mesela bir düşünce kuruluşunda çalışmayı ya da köşe yazmayı arzuladığımı anlattım. Ama gerekçelerime inanmakta zorlandıklarını ve daha önce pek çoklarının yaptığı gibi bir siyasetçi olarak yaşlanmayı neden istemediğime şaşmayı sürdürdüklerini gördüm.Makas değiştirmeye yönelik kişisel arzumun yanı sıra kesin bir inancım da var: Ömür boyu profesyonel siyasetçi olmak kişinin kendisine dair algısına ve dünyaya bakış açısına kötü geliyor. Bakan, milletvekili ya da belediye başkanı olmak, gereken her tür yardım ve desteği almak, dolayısıyla sıradan yurttaşın ulaşım, konut, çalışma şartları gibi dertlerini umursamak zorunda kalmamak anlamına geliyor, çünkü birileri sizin için bu sorunları hallediyor. Herkes size iyi davranıyor, çünkü size saygı duyuyorlar ve/ya yardımınıza ihtiyaçları var, dolayısıyla çoğu kişi sizde çok isabetli ve doğru şeyler söylediğiniz izlenimi yaratıyor. Toplarsak: Siyasetçi olmak, şımartılmak demek.Bu bir süre için hoş olabilir, ama aynı zamanda bağımlılık yaratır ve kendinizi, yakın çevrenizi ve genelde toplumu algılayışınızı çarpıtır. En basitinden, kendi işletmeni çalıştırmanın, işini kaybetmenin ya da ev sahibiyle sorun yaşamanın ne demek olduğunu bilmeden, nasıl yasa yapabilir ya da ülkeyi yönetebilirsiniz? Dolayısıyla her zaman şunu savundum: İnsanların siyasetçi olmadan evvel düzenli bir işinin olması ya da siyasetçi olduktan bir süre sonra bırakarak normal yaşama geri dönmeleri gerekir.Arınç, uzun yıllar avukatlık yaptıktan sonra, 18 yıl önce, 47 yaşındayken milletvekili oldu. Artık istifa edip dinlenmesi, kitap okuyup torunlarına bakmasının zamanı geldi. Ve belki de ilgi çekici tarihi ve bir dizi renkli liderini de kapsayacak şekilde AKP ile ilgili bir kitap yazmasının…
↧