Evet, bir şey kaderinizde varsa kaçamazsınız, onu bir sebeple yaşayacaksınız. Ancak niyetinize göre muamele görürsünüz ahirette.Bunun bir ibretli misali, sahabeden Saad oğlu Hâbis’in Humus valiliği sırasında gördüğü rüya örneğinde görülmektedir. Birlikte okuyoruz ay ile güneş misali insanların çarpışma rüyasını:Halife Hz. Ömer (ra), Saad bin Hâbis’i huzuruna çağırarak şu soruyu sorar:-Seni Şam’ın Humus beldesine vali tayin etsem halkı nasıl idare edersin?-Önce bildiğim doğruları uygularım. Sonra bilmediğim hususlarda da bilenlere danışır, istişare ile karar veririm.-Öyle ise der, hemen yola çık. Sen şu andan itibaren Humus valisisin!Saad oğlu Hâbis hemen yola çıkar, Humus’a ulaşıp görevine başlar.Ne var ki çok saf ve iyi niyetli olan Hâbis, bu sıralarda sıkça gördüğü rüyaların tesirinde kalır, hatta korkuya da kapılır. Çok geçmez, Halifeye bir haber gelir:-Humus valisi gelmiş, sizinle görüşmek istiyor.Hemen huzuruna alır.-Hayrola Hâbis, seni böyle erkenden geri döndüren önemli bir şey mi var?-Ben de bilemiyorum yâ Emîre-l Müminîn, der. Bir evham mı, yoksa bir gerçek mi anlamadım, içimi korku ve şüpheler kapladı, nihayet çöllere düşüp size danışmaya geldim.-Nedir seni böyle erkenden yollara düşüren korku ve şüpheler, merak ettim doğrusu?-Rüya efendim, bir rüya!-Ne söylüyorsun? İnsan bir rüya için buraya kadar yürümeyi göze alır mı? Rüya bu, Rahmanî de olur, şeytanî de.-Efendim bu rüya Rahmanî gibi geliyor bana...-Anlat öyle ise, nasıl bir şeymiş bu Rahmanî rüya?-Peş peşe gördüğüm bu rüyalarda acayip görüntülerle karşılaşıyorum. Geniş bir meydan ve bu meydanda güneşle ay karşı karşıya gelmiş çarpışıyorlar. Yanlarında da yıldızlar var! Onlar da destek veriyor bu çarpışmaya!.–-Peki sen hangi taraftasın bu çarpışmada? Güneş tarafında mı, ay tarafında mısın?-Büyük bir üzüntü ile ifade edeyim ki, ben ışığı az olan ay tarafında yerimi almış oluyorum her defasında.Bu açıklama üzerine ortalığa bir sessizlik çöker. Derin düşünceye dalan halife neden sonra başını kaldırıp sakin bir sesle kararını açıklar:-Ey Hâbis, valilik görevin sona ermiştir!.Gariptir ki, Hâbis bin Saad hiç şaşırmaz bu karara da, der ki:-Bunu bekliyordum zaten efendim. Ancak der, çarpışan ay ile güneş kimleri temsil ediyor onu merak ediyorum. Halife ay ile güneşin kimleri temsil ettiğini şöyle yorumlar:-Allahü alem, der. Gelecekte biri güneş, diğeri ay misali iki İslâmi grup arasında ihtilâf çıkacak, birbirleriyle savaşacaklar. Bir İlahi takdir böyle tecelli edecektir anlaşılan. Sen de bu olayda az ışıklı ay hükmünde olanların tarafında yer alacaksın. Bunun için seni önemli bir mevki olan valilikten alıyorum, Müslümanlar arasındaki fitneye valilik sıfatıyla karışarak daha çok zarar vermeyesin diye.Aradan zaman geçer. Hazreti Osman’ın (ra) şahadetinden sonra Sıffin’de Hz. Ali ile Hz. Muaviye taraftarları arasında (Hz.Osman’ın katillerini bulma konusunda) anlaşmazlık çıkar, çarpışmalar olur..Böylece güneşle ay yanlarına yıldızlarını da alarak çarpışmış olurlar. Maalesef iki taraftan da çok sayıda yıldız gibi insanlar serilir toprak zemin üzerine.Bir ara taraflar cenazelerini toplarken Şam tarafında Tayy kabilesi bayrağı altında çarpışarak ölenlerin cenazesini defnedenlerden birinin duası duyulur:-Allah rahmet eylesin Humus valisi Hâbis bin Saad’a. Ay ile güneşin çarpışma rüyasını önceden defalarca görmüş, karışmamak için de valilikten bile istifa etmişti. Ama kaderinde varmış ki, ay misali az ışıklı Muaviye tarafında yerini alarak kaderini yaşamaktan kaçamamış!..Evet, bir şey kaderinizde varsa, rüyanızda görseniz de ondan kaçamaz, bir sebeple o takdiri yaşarsınız. Sizi ancak niyetinizdeki samimiyet kurtarır ahirette... Herkesin hayatında az çok kaderin bu türlü takdirleri görülür. İtiraz edilmez, bunda da bir hayır vardır, diyerek teslimiyetle hikmetine bakılır.
Evet, bir şey kaderinizde varsa kaçamazsınız, onu bir sebeple yaşayacaksınız. Ancak niyetinize göre muamele görürsünüz ahirette.Bunun bir ibretli misali, sahabeden Saad oğlu Hâbis’in Humus valiliği sırasında gördüğü rüya örneğinde görülmektedir. Birlikte okuyoruz ay ile güneş misali insanların çarpışma rüyasını:Halife Hz. Ömer (ra), Saad bin Hâbis’i huzuruna çağırarak şu soruyu sorar:-Seni Şam’ın Humus beldesine vali tayin etsem halkı nasıl idare edersin?-Önce bildiğim doğruları uygularım. Sonra bilmediğim hususlarda da bilenlere danışır, istişare ile karar veririm.-Öyle ise der, hemen yola çık. Sen şu andan itibaren Humus valisisin!Saad oğlu Hâbis hemen yola çıkar, Humus’a ulaşıp görevine başlar.Ne var ki çok saf ve iyi niyetli olan Hâbis, bu sıralarda sıkça gördüğü rüyaların tesirinde kalır, hatta korkuya da kapılır. Çok geçmez, Halifeye bir haber gelir:-Humus valisi gelmiş, sizinle görüşmek istiyor.Hemen huzuruna alır.-Hayrola Hâbis, seni böyle erkenden geri döndüren önemli bir şey mi var?-Ben de bilemiyorum yâ Emîre-l Müminîn, der. Bir evham mı, yoksa bir gerçek mi anlamadım, içimi korku ve şüpheler kapladı, nihayet çöllere düşüp size danışmaya geldim.-Nedir seni böyle erkenden yollara düşüren korku ve şüpheler, merak ettim doğrusu?-Rüya efendim, bir rüya!-Ne söylüyorsun? İnsan bir rüya için buraya kadar yürümeyi göze alır mı? Rüya bu, Rahmanî de olur, şeytanî de.-Efendim bu rüya Rahmanî gibi geliyor bana...-Anlat öyle ise, nasıl bir şeymiş bu Rahmanî rüya?-Peş peşe gördüğüm bu rüyalarda acayip görüntülerle karşılaşıyorum. Geniş bir meydan ve bu meydanda güneşle ay karşı karşıya gelmiş çarpışıyorlar. Yanlarında da yıldızlar var! Onlar da destek veriyor bu çarpışmaya!.–-Peki sen hangi taraftasın bu çarpışmada? Güneş tarafında mı, ay tarafında mısın?-Büyük bir üzüntü ile ifade edeyim ki, ben ışığı az olan ay tarafında yerimi almış oluyorum her defasında.Bu açıklama üzerine ortalığa bir sessizlik çöker. Derin düşünceye dalan halife neden sonra başını kaldırıp sakin bir sesle kararını açıklar:-Ey Hâbis, valilik görevin sona ermiştir!.Gariptir ki, Hâbis bin Saad hiç şaşırmaz bu karara da, der ki:-Bunu bekliyordum zaten efendim. Ancak der, çarpışan ay ile güneş kimleri temsil ediyor onu merak ediyorum. Halife ay ile güneşin kimleri temsil ettiğini şöyle yorumlar:-Allahü alem, der. Gelecekte biri güneş, diğeri ay misali iki İslâmi grup arasında ihtilâf çıkacak, birbirleriyle savaşacaklar. Bir İlahi takdir böyle tecelli edecektir anlaşılan. Sen de bu olayda az ışıklı ay hükmünde olanların tarafında yer alacaksın. Bunun için seni önemli bir mevki olan valilikten alıyorum, Müslümanlar arasındaki fitneye valilik sıfatıyla karışarak daha çok zarar vermeyesin diye.Aradan zaman geçer. Hazreti Osman’ın (ra) şahadetinden sonra Sıffin’de Hz. Ali ile Hz. Muaviye taraftarları arasında (Hz.Osman’ın katillerini bulma konusunda) anlaşmazlık çıkar, çarpışmalar olur..Böylece güneşle ay yanlarına yıldızlarını da alarak çarpışmış olurlar. Maalesef iki taraftan da çok sayıda yıldız gibi insanlar serilir toprak zemin üzerine.Bir ara taraflar cenazelerini toplarken Şam tarafında Tayy kabilesi bayrağı altında çarpışarak ölenlerin cenazesini defnedenlerden birinin duası duyulur:-Allah rahmet eylesin Humus valisi Hâbis bin Saad’a. Ay ile güneşin çarpışma rüyasını önceden defalarca görmüş, karışmamak için de valilikten bile istifa etmişti. Ama kaderinde varmış ki, ay misali az ışıklı Muaviye tarafında yerini alarak kaderini yaşamaktan kaçamamış!..Evet, bir şey kaderinizde varsa, rüyanızda görseniz de ondan kaçamaz, bir sebeple o takdiri yaşarsınız. Sizi ancak niyetinizdeki samimiyet kurtarır ahirette... Herkesin hayatında az çok kaderin bu türlü takdirleri görülür. İtiraz edilmez, bunda da bir hayır vardır, diyerek teslimiyetle hikmetine bakılır.