Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Ahmet Kurucan - Aydınlarımız hiç değişmeyecek mi?

$
0
0
Çok insafsız yargılamalarda bulunuyorlar. “Bilgi sahibi, fikir sahibi” olanlara has bir durum bu maalesef.Bunların toplumun entelektüel ve aydın kesime ait olmaları –ki okuduğunuz yazı bunu irdeleyecek- meseleleri iyice işin içinden çıkılmaz bir boyuta sürüklüyor. Ne aydın ne de entelektüel nitelemelerini hak ediyor böyleleri. Sadece zan ediyorlar, kendilerini öyle konumlandırıyorlar, 100 yıla yaklaşan süreçte haklı veya haksız yollarla elde ettikleri pozisyonları itibarıyla böyle görüyorlar. Hepsi bu kadar.Bu, sözü geçen kişileri hafife alma değil, aksine bir durumun tespitinden ibaret. Ortada bütün çıplaklığı ile görünen bir manzara var; yukarıdaki cümleler de bu manzaranın tersiminden ibaret. Artık 1900’lü yılların başında değiliz. Pozitivizm bütün etkisini kaybetmiş durumda. Başta İslam dini olmak üzere bütün dinler 18-19 yy.da terk ettikleri mevkilerini yeniden istirdat etti. Hem fert hayatında hem de toplum hayatında. Ama her nedense bu gerçeğe karşı gözlerini kapatan zümre etkinliğini olmasa bile varlığını sürdürüyor. Ve konuşuyor.Evvelki gün irticayı, dün başörtüsünü, bugün hak ve özgürlüklerin sınırlanmasını, yarın esen rüzgâra göre başka bir konuyu merkeze alıp sürekli konuşuyorlar ama dediğim gibi etkileri eskisi ölçüsünde değil.Bizim ülkemizde aydın, Batı dünyasındaki aydının tipolojik özellik ve karakterini taşıdı yıllarca. Batı’da aydının en temel özelliklerini bu sahadaki çalışmaları ile tanınan İsmail Kara üç maddede özetler. Der ki Kara: “1- Kiliseye ve krallığa muhalif olması. 2- Bu muhalefetin özünü teşkil eden tenkidî bakış açısı. 3- Halktan kopuk olması.” Katılmamak mümkün mu? Bizde kilise yerine camiyi, İslam dinini, hocayı, medreseyi koyun; değişen hiçbir şeyin olmadığını göreceksiniz.Evet; bizde aydın ve entelektüel kesim dün –dikkat edin artık bugün değil- dine, dinin kamuda görünen yüzüne bütünüyle karşıydı. Klişe deyimle “Avrupâî” olamayışımızın temelinde din ve dindarlar vardı. Batı’daki aydının klişe karşıtı olmasının oturmuş olduğu tarihî bir zemin vardı ve bu zeminde başkaldıranların haklı olduğu dün de bugün de kabul edilen bir gerçek. Ama bize gelince böyle bir zemin hiçbir zaman Batı’daki boyutu ile olmadı. Olanlar da ıslah, tecdit çabaları ile hall u fasl edilebilecek nitelikteydi.Tenkidî bakış açısına gelince; halktan kopuk olmakla birlikte ele alınacak iki madde bu. Biri diğerinin sebebi ya da sonucu veya birbirini tetikleyen iki ana özellik. Halbuki kültürel seviyede dahi olsa halkın ait olduğu değerleri, hayat tarzını, dünyaya bakışını belirleyen temelleri bilselerdi, sanırım bu denli büyük yanılgılar içine düşmeyeceklerdi.Günümüze bakınca, Batı dünyası büyük ölçüde bundan geri adım attı. Artık Batılı aydın dediğinizde kilisede haftalık ibadetini yapan, muhalefet anlayışını yıkıcı değil yapıcı tenkit ile özdeşleştiren ve nihayet halkı ile birlikte hayat süren bir tip karşımıza çıkıyor. Ama bizim sözde aydınlarımız kaldıkları yerden devam ediyorlar. Hâlâ 1900’lü yılların ilk yarısındaymışız gibi durdukları yerdeler. Birileri bunlara 2013 yılını yaşadığımızı söylemeli. Sanayi devrimi yıllarını çoktan geride bıraktığımız, bilgi hatta bilgi sonrası dönemi yaşadığımızı hatırlatmalı.Geçenlerde İslam’da hak ve özgürlüklerin sınırlanması hususunda konuşuyordu birileri. Ama yukarıda dediğim gibi sadece konuşuyordu. Ne bilgi ne fikir! Hiçbir şey yoktu. Eskilerin bu kadar cehalet ancak tedrisatla elde edilir dediği türe birebir örneklik teşkil ediyordu.Yukarıda dedim, hepsi bu kadar diye. Hepsi bu kadar. Ahh! Ahh ki ne ahh!

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue