Quantcast
Channel: ZAMAN-YAZARLAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Leyla İpekçi - Peki ya 'edep eğitimi'miz?

$
0
0
“Dershane yerine okulları kapatalım” diyecek kadar da, “okul varken dershaneye ne hacet” diyecek kadar da ilgim olmadı dershanelerle.30 küsur yıl önce lise iki ve üçüncü sınıfta gitmiştim. Bir daha da hayatımda yerleri olmadı. Hepimiz biliyoruz ki, Gezi ‘sadece iki ağaç meselesi’ nasıl değildiyse bu da ‘sadece dershane meselesi değil.’ Bir şeyi daha öğrendik bu tartışma vesilesiyle: Ne dershanede ne okulda bizlere yeterli edep eğitimi verilemediği apaçık imiş!Kendi adıma, hükümeti eleştirmenin prensipte mümkün olduğunu düşünüyorum. Çünkü temel argüman devletin özel sektöre müdahalesi olarak algılanmaya çok müsait. Dahası müzakere, istişare, ortak karar, üslup gibi ölçütlerin mevcudiyetinden de pek sağlıklı olarak bahsedemiyoruz. Ve bu kez durum ne Avcı, ne Fidan olayında, ne Gezi’de, ne de başka alanlarda yaşanan kırılmalara benziyor. Belki hepsini içeriyor, ama artık kendi gerçekliğinden taştı, bunu görmemek imkânsız.Hal böyle olunca hizmet, gönül, hak, hakikat gibi kavramları arkasına almış olan cemaat bir kez daha siyasetin parçası ve tarafı haline geldi. Cemaat üyesi olmayan benim gibiler için burada bir açmaz başlıyor. Biraz bunu ‘açmak’ istiyorum; hayatın çeşitli alanlarında muhalefet dilini nasıl konuşmalıyız, nasıl içselleştirmeliyiz üzerine düşünmeye devam ettiğim bu dördüncü yazıda.Evet, devlet klişe tabiriyle bütünüyle ceberut davranıyor bile olsa, buna muhalefet etmenin bugünlerde sosyal medyada, ekranlarda, reytingi yüksek dizilerde ele alındığı gibi ima yoluyla hedef gösterme şeklinde yapılmasının çatışmacı dili arttırdığını düşünenlerdenim. Önceki yazılarımda açmaya çalıştım dilim döndüğünce. (Bkz: ‘Haklı olmanın hudutları var,’ ‘Konuşmak şahitlik etmekse eğer’ ve ‘Hayatımızı diriltecek bir muhalif dil’ adlı yazılarım.) Çünkü pozisyon alma telaşından ziyade gerçeğe yaklaşma derdi taşıyan pek çok sarih niyetli kişinin zihnindeki ‘hizmet’ algısının giderek bozulduğuna tanık oluyorum. Tabii burada “hükümeti eleştirmek” ile yetinmenin aradaki çatışmanın vasat terimlerini çoğaltmaya ve meseleyi ıskalamaya yol açacağını düşünüyorum bu saatten sonra.Sol laik çevremde hep gördüğüm o ‘müzmin muhalefet’ anlayışıyla adalet talep edilemeyeceğini kendi yakınlarımı karşıma alma pahasına öğrenmiştim. Şimdi ise ilk kez kilitlendim. Herkesin topluca sanki hipnotize olduğu bir ortamda vicdanıma ve zihnimde akan düşüncelere serbest biçimde odaklanamaz hale geldim. Her eleştirel tavra anında ve topluca feryat ya da sitem edilen bir üslup görünür hâle gelmeye başladı. Buna ‘hizmet içinde’ bu alenilikte ilk kez tanık oluyorum.Hizmet ve gönül ehli olarak gördüğüm kişilerin uğradıkları haksızlığı siyasetin diline tahvil etme telaşıyla üslubu boğan ve kalp ahlakından uzaklaşan tavırlarını görmemeleri de, toplu alınganlıklarının kendilerinde bir zaaf oluşturduğunu fark etmemeleri de beni üzüyor. Cemaatle özel bir alıp veremediği olmayan insanların her geçen gün “biraz durun kardeşim, bir içinize dönün, hizmet etme anlayışınız nerede kaldı” diyerek kendilerine dostça seslenmeyi denediklerini de göremiyorlar sanırım.Salt kendi çevrenizin gasp edilmiş hakları için muhalefet etmek bir süre sonra başkalarının sesine sizi kapalı hale getirebiliyor ve direnişiniz de istemeden dayatmacı bir dile evrilebiliyor. Tahakkümcü dilin iktidar cephesinden gelmesi ise yeni değil, çoktan klişeleşmiş bir veri. Burada muhalefet edenlerin ‘sahih’ bir hak arama niyeti tam da ‘ceberut’ dilin tuzağına düşmemenin yollarını bulmaktan geçiyor.Mağdurken bile Musa (as) gibi yumuşak dilli olmayı önemsemek; o dilin neyi tebliğ ettiğini kesintisiz olarak hatırlamayı ve birbirine hatırlatmayı da gerektiriyor kuşkusuz. Cemaat içinde de böyle yapan, birbirine nasihat eden, üslup ve adabı diri tutmaya çalışan pek çok kişi var elbet. Cemaat olmanın olumsuz yanı burada devreye giriyor ama: Birkaç kişinin kabalığı tüm topluluğu bağlayabiliyor. Cemaate ‘dışarıdan’ bakanların olduğu kadar ‘içeridekiler’in de bu kaba genellemeye karşı dikkat etmeleri, algı bozukluklarını gidermek için titiz davranmaları her zamankinden elzem hale geldi.Cemaatin otoriteyle çatışmama ve ona boyun eğme tavrı hep çok eleştirilir. Mısır darbesinde ve Mavi Marmara’da başta olmak üzere. ‘Dışarıdan’ bakanlar için bu tavır zulme seyirci kalmak gibi algılanırken cemaat üyelerinde siyaseten bir itidal, sabır ve tevekkül oluşturuyormuş meğer, şimdi süregiden eylemlerinin ortasında bunu daha iyi anlıyorum. Son olarak kimsenin kalbini kırmak ve alınganlığa çanak tutmak gibi bir niyetim yok. Siyasetin mevzuları hizmet ve gönül parametrelerinin önüne geçtiğinde, cemaatin herhangi bir konuda siyaset yapma biçimine farklı bakışlar getirenler de artıyor doğal olarak. Bu bakışların da aynı şekilde cemaat tarafından hizmet hareketini toptan eleştirmek veya gönüllülerine laf söylemek olarak algılanmaması gerek. Cemaat mensupları siyasetin içinde ise yaptıkları siyasetle eleştirilmeyi de bir düşmanlık, değersizleştirme, hürmetsizlik olarak görmemeli.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 11844

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue