Galatasaray’ın Sivasspor maçı tek yazıya sığacak gibi değildi. Sezonun kader karşılaşmalarından biriydi ve yaşananlar da uzun uzun anlatılmaya değer nitelikteydi.Hayır, kırmızı kartlar, direkten dönen toplar, kaçırılan penaltı filan değil, bunların dışında çok önemli durumlar sözkonusuydu. Mancini’nin takımını Kopenhag ve Fenerbahçe maçlarına iyi hazırlayamadığı Galatasaray’ı iyi izleyenler tarafından rahatlıkla görülebildi hatta bunu Kopenhag maçı için Drogba da dile getirdi. Ayrıca İtalyan hocanın sistem ve taktik konusundaki arayışlarının da sorun oluşturduğu, Muslera, Sneijder sakatlıklarıyla da önemli bir talihsizlik yaşandığı görüldü. Mancini ile birlikte hedef adam durumundaki kişilerden biri de Selçuk İnan oldu. Açıkçası onun sezon başından bu yana yeterince iyi olmadığı yolundaki değerlendirmelere katılmakta zorlanıyorum. Evet, gol atma ve gol pası verme konusunda geçen sezonların gerisinde görünüyor ama bunun nedeni onun formsuzluğu ya da çaba eksikliğinde değil, ondan istenenlerin değişmesinde...Açıkçası Sneijder geldikten sonra takım içinde ona verilen rolde bir belirsizlik oluştu ve bu hâlâ ortadan kalkmış değil. Selçuk geçen sezonlardan daha fazla çaba harcadığı halde göze görünür birşeyler yapma imkanı bulamadı. Tıpkı Mancini’nin kanatlara gönderdiği Burak ve Umut’un verimsizliği gibi Selçuk da ne yapacağını şaşırmış gibiydi.Kabaca Sneijder’in olmadığı düzende Selçuk’un gerçek kimliğine uygun şekilde oynayabildiğini görüyoruz. Sivasspor gibi zorlu bir rakip karşısında Selçuk sadece attığı penaltı ve verdiği gol pasıyla maça damgasını vurmadı, Gökhan Zan’ın harika oynadığı maçlarda bile mutlaka yaptığı ölümcül hatalardan birinde gol olmasını önleyen adamdı kaptan. Bunlar pek göze görünmüyor. Mancini’nin Drogba’yı kenarda bırakması önemli bir karardı ancak onu Burak’ın sakatlanmasını bekleyecek kadar geç oyuna alması akıllıca değildi. Hiçbir durumda dışarıda bırakılmaması gereken Bruma’nın tribünde oluşu da kötü bir tercih. Bunların da ötesinde Mancini’nin en önemli eksiğinin ne olabileceğini Lucescu anında gördü ve söyledi. Oyuncularıyla ilişkisi daha iyi olmalı.Cim Bom bıçak sırtı bir süreçten geçiyor. Bu noktadaki en küçük bir tökezleme sezonun çok erken kapanmasına yol açmakla kalmaz, bir dağılmaya yol açar ve böyle bir kadro ile kendinizi ligin orta sıralarında çırpınırken bulursunuz. Böyle bir duruma düşmemek için şu dönemde olağanüstü çalışmak ve doğru işler yapmak gerekiyor. Sadece Mancini değil, oyuncular da bunun farkında. Bu önemli.Sivasspor da harika bir takım oldu. Arena’da Galatasaray’ı yenebileceklerine inanıyorlardı ve bunu sağlayabilecek şekilde oynadılar. Ancak Sarı Kırmızılı takımın cezaalanı çevresine gelirken gösterdikleri beceriyi sonrasında gösteremediler. Galatasaray maçından sonra dağılan Beşiktaş gibi kırmızı kartlar yüzünden şimdi onları da benzer bir durum bekliyor olabilir...
Galatasaray’ın Sivasspor maçı tek yazıya sığacak gibi değildi. Sezonun kader karşılaşmalarından biriydi ve yaşananlar da uzun uzun anlatılmaya değer nitelikteydi.Hayır, kırmızı kartlar, direkten dönen toplar, kaçırılan penaltı filan değil, bunların dışında çok önemli durumlar sözkonusuydu. Mancini’nin takımını Kopenhag ve Fenerbahçe maçlarına iyi hazırlayamadığı Galatasaray’ı iyi izleyenler tarafından rahatlıkla görülebildi hatta bunu Kopenhag maçı için Drogba da dile getirdi. Ayrıca İtalyan hocanın sistem ve taktik konusundaki arayışlarının da sorun oluşturduğu, Muslera, Sneijder sakatlıklarıyla da önemli bir talihsizlik yaşandığı görüldü. Mancini ile birlikte hedef adam durumundaki kişilerden biri de Selçuk İnan oldu. Açıkçası onun sezon başından bu yana yeterince iyi olmadığı yolundaki değerlendirmelere katılmakta zorlanıyorum. Evet, gol atma ve gol pası verme konusunda geçen sezonların gerisinde görünüyor ama bunun nedeni onun formsuzluğu ya da çaba eksikliğinde değil, ondan istenenlerin değişmesinde...Açıkçası Sneijder geldikten sonra takım içinde ona verilen rolde bir belirsizlik oluştu ve bu hâlâ ortadan kalkmış değil. Selçuk geçen sezonlardan daha fazla çaba harcadığı halde göze görünür birşeyler yapma imkanı bulamadı. Tıpkı Mancini’nin kanatlara gönderdiği Burak ve Umut’un verimsizliği gibi Selçuk da ne yapacağını şaşırmış gibiydi.Kabaca Sneijder’in olmadığı düzende Selçuk’un gerçek kimliğine uygun şekilde oynayabildiğini görüyoruz. Sivasspor gibi zorlu bir rakip karşısında Selçuk sadece attığı penaltı ve verdiği gol pasıyla maça damgasını vurmadı, Gökhan Zan’ın harika oynadığı maçlarda bile mutlaka yaptığı ölümcül hatalardan birinde gol olmasını önleyen adamdı kaptan. Bunlar pek göze görünmüyor. Mancini’nin Drogba’yı kenarda bırakması önemli bir karardı ancak onu Burak’ın sakatlanmasını bekleyecek kadar geç oyuna alması akıllıca değildi. Hiçbir durumda dışarıda bırakılmaması gereken Bruma’nın tribünde oluşu da kötü bir tercih. Bunların da ötesinde Mancini’nin en önemli eksiğinin ne olabileceğini Lucescu anında gördü ve söyledi. Oyuncularıyla ilişkisi daha iyi olmalı.Cim Bom bıçak sırtı bir süreçten geçiyor. Bu noktadaki en küçük bir tökezleme sezonun çok erken kapanmasına yol açmakla kalmaz, bir dağılmaya yol açar ve böyle bir kadro ile kendinizi ligin orta sıralarında çırpınırken bulursunuz. Böyle bir duruma düşmemek için şu dönemde olağanüstü çalışmak ve doğru işler yapmak gerekiyor. Sadece Mancini değil, oyuncular da bunun farkında. Bu önemli.Sivasspor da harika bir takım oldu. Arena’da Galatasaray’ı yenebileceklerine inanıyorlardı ve bunu sağlayabilecek şekilde oynadılar. Ancak Sarı Kırmızılı takımın cezaalanı çevresine gelirken gösterdikleri beceriyi sonrasında gösteremediler. Galatasaray maçından sonra dağılan Beşiktaş gibi kırmızı kartlar yüzünden şimdi onları da benzer bir durum bekliyor olabilir...