BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ve Almanya ile İran arasında pazar günü varılan nükleer anlaşmanın, Türkiye üzerinde nasıl bir etkisi olacak?Saygın analist Vali R.Nasr’ın iddia ettiği gibi “satranç tahtasının tamamını yeniden düzenleyen büyük bir sismik kayma” mı bu gerçekten?İlk ekonomik işaretler olumlu geldi. Cenevre’den alınan iyi haberlerin ardından, Türk borsası ve lirası yükseldi, zira gözlemcilere göre, İran’ın iyi günde olsun, kötü günde olsun, siyasi açıdan en etkiye açık komşusu Türkiye. Önemli bir petrol ithalatçısı olarak, Türkiye’nin hafta sonundan beri petrol fiyatlarının düşmesinden de kârlı çıkması bekleniyor. Bu eğilimin devam etmesi, Türk ekonomisinin en önemli zaaflarından biri olan büyük cari açığı, kayda değer oranda azaltabilir. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, hemen pazartesi günü, İran ile yeni ticaret olanaklarına dair spekülasyon yapmaya başladı, zira nükleer anlaşma kapsamında kısmen gevşeyecek İran’a ticaret ambargosu yüzünden, bu yılın ilk dokuz ayında yaşanan 6 milyar dolarlık kaybın telafisi amaçlanıyor.Dolayısıyla, kısa vadede bölgede gerilimi düşürürken, önceden var olan ticari ilişkilerin yeniden tesisine yardım eden ve Türkiye ile İran’ın ekonomik ilişkilerinde gelecekte patlama yaşanmasını vaat eden anlaşmanın, Türkiye’nin ekonomik faydasına olduğunu söylemek yerinde gözüküyor. Türk dış politikası açısından ne gibi sonuçları olacağı konusunda ise henüz hüküm verilmedi.İyimserlere göre, İran’ın nükleer programıyla ilgili güven inşası anlaşması; bölgede Sünni eksenine liderlik etme hayalinden vazgeçmek zorunda bırakılmasının ardından, Türkiye’nin son aylarda benimsediği daha pragmatik ‘modus operandi’ye tam oturuyor. Sinan Ülgen’in formüle ettiği üzere: “İran anlaşması, Türkiye’nin yeni yaklaşımının işine gelecek ve dış politikasının çok mezhepçi hale geldiği eleştirilerini aşmasına imkân tanıyacak.” Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ay başındaki Irak ziyaretinde bir miktar hasar onarımı yaptı ve bu hafta da İran’ı ziyaret edecek. Bu geziler, Türkiye’nin, ideoloji temelli diplomasiden, Türk iş âlemi için şartları düzeltmeyi ve ekonomisi için petrol-gaz erişimini sağlama almayı merkeze koyan bir stratejiye kaydığı anlamına geliyor. Bu kaymayı başarıya dönüştürmeye çalışırken karşılaşılacak zorluklardan biri, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, söylemini değiştirmesi gerektiğine ikna etmek. Görüldüğü kadarıyla AKP lideri, onaylamadığı hükümetleri haşin bir dille kınamaktan geri duramıyor. Yeni Mısır rejimini namütenahi fırçalamanın sonucunun ne olduğunu gördük: Kahire, ilişkilerin düzeyini düşürüp Türk büyükelçiyi sınır dışı ederek, yakın gelecekte aşılması zor görünen bir kriz yarattı. Irak ve İran ile yeniden el sıkışmak elbette önemli, ama Türk dış politikasının asıl sınavı, İran anlaşmasının Suriye’deki duruma yapacağı etkiyle nasıl baş edeceği olacak. Bazı gözlemciler, oldukça iyimser ve ABD ile İran’ın daha yakınlaşmasının, Suriye’de ateşkese ve nihayetinde siyasi çözüme ulaşmayı kolaylaştıracağını öngörüyor, ne de olsa İran’ın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed üzerinde çok büyük nüfuzu var. Daha karamsar düşünenlerden olan Brookings Doha Merkezi Direktörü Şadi Hamid ise nihai nükleer anlaşmaya varılmadan, İran’ın Esed ile arasına mesafe koymasını beklemiyor. Görüşmelerin bu ikinci aşamasında ABD de Tahran’a bunu yapması için ciddi bir baskı uygulamayacaktır.Hamid şöyle diyor: “Amerika şimdi buna odaklanmıyor ve gelecek müzakere turlarında sıkıntı yaratma potansiyeli bulunan konular büyük ihtimalle kenara bırakılacak. Eylülde ABD ile Rusya’nın vardığı kimyasal silah anlaşmasıyla zaten Esed’e geniş serbestlik tanındı. Esed’in düşmandan ziyade ortağa dönüşmesi icap ediyor; bu, isyancılar Esed’in askerî saldırılarına karşılık vermekte zorlanırken başını öbür yana çevirmek anlamına gelse bile.”Tahmin ederim, Hamid’in analizine Davutoğlu ile Erdoğan da katılır. Ama asıl soru şu: Türkiye’nin politikasının bu son derece nahoş manzara uyarlanması işinde kim galip gelecek? Türkiye, bu acı kayba boyun eğecek mi, yoksa Amerikan-İran (ve Rus) senaryosunu kabullenmeyi reddedip Esed’i devirmeye çalışmayı sürdürecek mi?
↧