Washington’a art arda sökün eden ziyaretçi heyetleri, zaten pek baskın olan ‘ABD’de Türkiye’yi yaşama’ duygumuzu daha bir pekiştiriyorlar.İktidarın ağır toplarından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu yeni uğurlamışken, anamuhalefetin başı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve 11 parlamenter arkadaşı ABD başkentini teşrif ettiler. Hasılı Türkler cümbüş ve cumhur cemaat buralara gelmekte kararlı...Kimileri Kılıçdaroğlu’nu seçimler öncesinde ABD’den ‘icazet’ almaya gitti diye eleştiriyor. Bu tür yaftalamalar şık değil. Her iddialı siyasetçi, uluslararası camianın muhatap alacağı, önemseyeceği bir lider olmayı hayal eder. Ülkesine daha faydalı olabilmek ve rahat icraat yapabilmek için, dünyada da beğeni ve güven devşirmek ister. ABD başkenti bu bağlamda global siyasetin en işlek kavşağıdır. Siyasetçilerin Washington’da vitrine çıkmak istemesi, modacıların Paris’te defile yapmak istemesi kadar doğaldır. İmkân bulan her siyasetçi, bunu yapar. Oyunu kurallarına göre oynayacaksa, yapmalıdır da. Bir CHP başkanı, 37 yıl sonra ilk kez Washington’daydı. Aranın bu denli açılmış olması, CHP adına büyük eksiklik. ‘Eski CHP’nin fazlaca yerel ve içe kapalı zihniyette olduğunun delillerinden. Çağdaşlığı bayraklaştırmış bir partiden, özellikle Batı’yla uluslararası bağlantılarını güçlendirme adına daha fazla gayret sarf etmiş olması beklenirdi. Bu çerçevede, Washington’a yeni açılan Amerika Temsilciliği, eğer verimli kullanılabilirse, CHP’ye faydalı olabilir. CHP’nin Amerika’yı, Amerikalıların CHP’yi daha iyi tanımasına katkıda bulunabilir.OBAMA HÜKÜMETİYLE TEMAS SEVİYESİ?Amerikan hükümetiyle temas, düzeyi itibarıyla CHP’yi pek tatmin edici olmadı. ‘Biz zaten sivil toplumun davetiyle gelmiştik’ vurgusu yapıldı. Kılıçdaroğlu, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi’nde Avrupa işlerinden sorumlu Karen Donfried ile görüştü. Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu Victoria Nuland şehir dışında olduğundan, CHP lideri, ABD Dışişleri’ni ziyaret etmedi. Onun yerine Faruk Loğoğlu, Osman Korutürk ve Aykan Erdemir, Dışişleri ve Pentagon’da çeşitli teknik görüşmeler yaptı. Washington’un protokol seviyesini çok yüksek tutmaması, CHP’ye değer vermediği anlamına gelmiyor. Muhalefet için uygulanan program genelde böyledir. Ayrıca Obama yönetimi CHP’ye aşırı ilgi gösterse, ilişkilerini iyi tutmak istediği Erdoğan hükümetini kızdırabilirdi.Kılıçdaroğlu’nun Dışişleri görüşmesini Nuland yok diye iptal etmesi, Amerikalıları üzdü. ‘Kendini bizden çok daha iyi mi görüyor?’ şeklinde serzenişlere yol açmış olabilir. Dolayısıyla yönetim üzerinde güzel intiba bırakma hedefi biraz zarar gördü. Amerika’da her bir kurumun ayrı kimliği ve egosu olduğu hatırdan çıkarılmamalı. Diğer yandan, Beyaz Saray’da Kılıçdaroğlu, konuşmasını ve özellikle dinlemesini bilen bir lider izlenimi bırakmış. Tabii tercüme sorunu iletişimin etkisini azaltmıştır.Washington’da vitrine çıkanların en büyük testi, halka açık toplantılardan ziyade kapalı olanlardadır. Âdet olduğu üzere Kılıçdaroğlu da Bipartisan Policy Center (BPC) ve Center for American Progress (CAP) adlı düşünce kuruluşlarında basına kapalı sohbet toplantılarına katıldı. Bu toplantılarda ABD başkentinde Türkiye’yi ve bölgeyi yakından takip eden uzmanlar hazır bulundu. Duyduklarım şöyle: CHP Genel Başkanı, daha önce tanışmadığı birçok insanı etkilemeyi başarmış. Üslup ve karakterine ilişkin olumsuz yorum yapana rastlamadım. Aksine, ‘düzgün birisi’ lafını sıkça duydum. Ancak iktidara gelirse (özellikle Kürt meselesinde) hangi politikaları izleyeceğine ilişkin yeterince net ve detaylı konuşmadığından şikâyet edenler oldu. ‘Geldiğine memnun olduk ama asıl lobiyi burada değil Türkiye’de yapmalı. Oyları Amerikalılar değil Türkler verecek’ diyen birkaç kişiye de rastladım.OBAMA’YLA ÖRTÜŞEN DIŞ POLİTİKAKılıçdaroğlu, kamuoyuna açık etkinliklerde Gezi olaylarına özel vurgu yaparak hükümete demokrasi salvoları yaptı. Dış politikada ise gerçekçi ve pragmatik tezleri ön plana çıkardı. Her iki alandaki argümanlar da Washington’da zamanın ruhuna uygun. Zira Obama’nın özellikle Suriye, Irak ve Mısır’a yönelik dış politikasıyla CHP çizgisi arasında pek fark yok. Erdoğan hükümetinin iç ve dış politikasına yaygın tepkilerin olduğu ABD başkentinde Kılıçdaroğlu’nun eleştirileri kulakları tırmalamadı.Bazı eski kafalı sempatizanları, Kılıçdaroğlu’nun Washington’a vermek istediği ‘yeni, ilerici ve demokrat’ CHP imajını baltaladı. Brookings’deki toplantıyı adeta ablukaya alan diaspora Kemalistleri, tabanın en azından bir kesiminin Kılıçdaroğlu’nun ılımlı mesajlarını hazmetmeye hazır olmadığı yönünde şüpheler uyandırdı. Diğer yandan partisindeki şahin ve statükocuları hoşnutsuz etme pahasına, Hizmet hareketine yakınlığıyla bilinen Türki Amerikan Birliği’nin kahvaltı davetine icabet etmesi ve kararının arkasında kuvvetle durması, liderlik keyfiyeti açısından olumlu haneye yazıldı. Kılıçdaroğlu’nun temel şanssızlığı ise geçen hafta Washington’daki Türkiye gözlemcilerinin ve medyanın, dikkatlerini muhafazakâr camiadaki dershane ihtilafına yoğunlaştırmış olmasıydı.Sonuç olarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD başkentine ziyareti genel itibarıyla hem kendisi hem Amerikalılar için faydalı oldu. Ancak CHP’yi ciddi bir iktidar adayı ve güçlü bir muhalefet olarak görmeyen Washington’da bu kanaatler pek değişmedi. Kılıçdaroğlu’nun kazandığı artistik puanların silinmemesi ise memlekete döndüğünde Amerikalıları rencide eden popülist söylemlerden uzak durmasına bağlı.
↧