Elbette siyaset de yerinde durmuyor, gelişmelere göre biçim değiştiriyor; bu yüzden yeni kavramlara ihtiyaç duyuluyor.“Zümrevî vesayet” dinî hassasiyeti bulunan bazı STK’ların, hükümeti desteklemek üzere dün gazetelere verdikleri “Milletin beyânı” başlıklı ilanda geçiyor ve geçen hafta “Bin yıl sürecek sanmışlardı...” diye başlayan ilan ile aynı paralelde mesajlar içeriyor. “Onbir yıldır ülkemizi yöneten vizyoner liderliğin... başarılarının perdelenmeye çalışılmasını...” engellemek üzere kaleme alınmış ve bu engelleme çabalarının kaynağı olarak “zümrevî vesayet” gösterilmiş.“Zümrevî vesayet”, “sivil vesayet”, “paralel devlet” tabirleri, son zamanlarda AK Parti’nin kendi doğal tabanındaki bir ayrışmayı ifade etmek için kullanılıyor. Kastedilen doğrudan Hizmet Hareketi; veya kamuoyunda bilinen ismiyle Gülen Cemaati. Her iki ilana imza verenler de, farklı dinî cemaatler veya tarikatlardan meydana geliyor. Tuhaf bir durum: AK Parti ile Hizmet Hareketi arasında dershane sorununun alevlendirdiği bir görüş ayrılığı var. Bir cemaat hükümetin bir kararını veya politikasını eleştiriyor. Diğer cemaatler bu eleştirilere “zümrevî vesayet” diyerek karşı çıkıyor ve hükümete açık destek veriyor. Bu cemaatlerin her birinin toplumda saygınlığının, ağırlığının ve karşılığının olduğunu göz ardı etmeyelim. Tuhaflık bu ilanların içeriği ile gözetilen maksad arasındaki iflah olmaz çelişkide yatıyor. Bir siyasî partiye destek niteliğindeki bu tür ilanlar, desteği verenlerin tercihlerini ve kendilerini bu tercihle bağladıklarını ifade eder. Ancak hükümete verilen böyle bir destek, sadece bir zaafa işaret eder. Hükümetin arkasındaki destek azaldığı zaman safları sıkılaştırmak adına böylesine teşebbüsler gündeme gelir. Daha tuhaf bir durum var: Bu ilanlar bir başka siyasî partiye veya siyasî oluşuma karşı değil, on bir yıldır doğrudan AK Parti hükümetini destekleyen büyük bir cemaati hedef alıyor? Bu cemaat ile hükümet arasında bir tartışma yaşandığı doğru; ama mensupları hâlâ AK Parti’ye ve önümüzdeki seçimlerde gösterdiği adaylara yakın duruyorlar. Öyleyse bu ilanlarla saflar sıklaşırken alan daralıyor.Kitle partileri, geniş koalisyonlardan oluşur. Siyasî liderlik, farklı eğilimleri ve çıkarları telif ederek partisine desteğe dönüştürür. Dinî hassasiyeti olan cemaatler veya gruplar, bu topraklarda uzun zaman baskı altında kaldılar. On bir yıllık AK Parti iktidarında ilk defa rahat nefes aldılar. Peki bugünkü ayrışmanın ve birbirini ötekileştirmenin anlamı ne?AK-Çay, dün Taraf’ta, Sezin Öney’in Amerika’da Cumhuriyetçilerin Çay Partisi’ne izafeten kullandığı bir benzetme. Çay Partisi (Tea Party), Muhafazakârlar içinde uzlaşmaz çelik çekirdeğe verilen isim. Çay Partisi siyaseti “ölümüne bir savaş” ve ödün vermeyi “ihanet” olarak görenlerden oluşuyor. Her türlü itiraz ve eleştiri hakir görülüyor. “Çaydanlıklar” politikalarına mutlak bir sadakat bekliyorlar. Uzun iktidar yılları AK Parti’nin çelik çekirdeğinde bir yoğunlaşma getirdi. Kitle partisinin geniş kitlelere ulaşma ve farklılıkları bir arada tutma çabası ile, bu çelik çekirdeğin elindeki iktidarı kimseyle paylaşmama refleksi çatışma halinde. Bir siyasî partiyi her konuda aslanlar gibi savunanların, o partiye oy veren ve tekrar vermesi muhtemel olan seçmen kesimlerine savaş açmasını başka türlü açıklayamazsınız. Gerçekten AK Parti içinde bir Çay Partisi yoğun mesai harcıyor. Dikkat ederseniz kullanılan “vesayet” ve “paralel devlet” tabirleri hep iktidarın paylaşımına itirazları ve “devlet benim” imalarını barındırıyor. Şayet zor kullanma ayrıcalığına sahip değilseniz ne “paralel” ne de “alternatif” devlet olamazsınız. Hukuk devletinde, kimse kanuna dayanmayan bir yetkiyi kullanamaz; kullanırsa kulağından tutar yargılarsınız. Parti politikasına “sivil” veya “zümrevi” müdahalelerin olması da, müdahalede bulunanın kantardaki ağırlığı kadar karşılık görür. “Vesayet” bir sivil gücün becerisi değil, iktidarın zaafı olabilir.Yavaş yavaş bir Çay Partisi zuhur ediyor. Soru: AK Parti, kendi Çaydanlıkları ile ne kadar yol alabilecek?
↧